English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Büyük baba

Büyük baba Çeviri Fransızca

687 parallel translation
Hey, büyük baba!
Grand-père, comment ça va?
Cary, bu büyük baba Adams.
Cary, c'est Grand-père Adams.
- Buradaki herkesi tanıyorsun. - Gelsene, büyük baba.
- Tu connais tout le monde.
Aferin sana, büyük baba!
Bravo, grand-père.
Büyük baba seni istiyor, hemen gelsin dedi.
Grand-père veut que tu viennes tout de suite.
- Bana ihtiyacın var mıydı, Büyük baba?
- T'as besoin de moi, grand-père?
Büyük baba.
Grand-père.
Büyük baba, onları vermeyelim.
Grand-père, si on les laissait partir?
- Büyük baba.
- Grand-père.
Günaydın, Büyük baba.
Bonjour, grand-père.
Hey, Büyük baba.
Salut, grand-père.
Neden Hud'la uğraşıyorsun, Büyük baba?
Pourquoi t'en prendre à Hud, grand-père?
Büyük baba'ya şimdi ne yapmayı planlıyorsun?
Qu'est-ce que tu réserves à grand-père?
Büyük baba, ne oldu?
Grand-père, que s'est-il passé?
- Buradayım, Büyük baba. Merak etme.
- Je suis là, grand-père.
Büyük Baba!
Notre Père!
Annemin babası, Büyük baba Lessep o yıl öldü. Doğduğu aynı yatakta ve aynı evde.
Le père de ma mère, grand-père Lessep, mourut cette année-là, chez lui, dans la chambre et le lit où il est né.
Merhaba büyük baba.
- Bonjour grand-père.
Ve elli yıIdır evli olan ve birbirlerini hala ilk günkü gibi seven büyük anne ve büyük baba vardı.
Dieu qu'il était repoussant! Mon grand-père et ma grand-mère mariés depuis 50 ans et amoureux comme au premierjour.
Sadece dört yıllığına "Büyük Baba" olduğuma dikkatinizi çekerim.
Et je suis Le Grand Père... pour seulement quatre ans.
Oturan Boğa, Büyük Baba'yla burada buluşacağını rüyasında gördü. Ve Büyük Baba'nın ricasını yerine getireceğini umdu.
Ses rêves lui ont révélé qu'il verrait le Grand Père ici, il espérait que le Grand Père honorerait sa requête.
Ama Büyük Baba, Oturan Boğa'nın ricasını henüz duymadı.
Vous n'avez pas entendu la requête de Sitting Bull.
Devlet serseri, kayış tiz, dikit yasa, statü manevra oğlan enik küçük çocuk, bebek, yavru şerit, çatlak, hassas, cezalı yırtıcı, vahşi, öfkeli evcil bukolik, idilik arkadyen, pastoral otlak pastörizasyon sınırdışı, ayırma yok etme masturbasyon özlem, abartılı ruhsuz, donuk baba babalık, büyük baba babadan kalma, aile reisi himaye elektron, nötron, sigorta lamba, radyo lambası... çeşitli elektronik parçaların içine vakumlanarak yerleştirildiği camdan yapılmış bir tüptür.
Etat... plombier... fouet... balance... stalagmite... éternuement... statut... enclos... jeune homme... garçon... enfant... bambin... bébé... livide... contracté... craquelé... rapace... sauvage... agreste... alpestre... bucolique... idyllique... arcadien... pastoral... élevage... pasteurisation... déportation... séparation... exclusion... masturbation... libido... mamelles gonflées... languide... obscène... père... patriarche... parrain... patron... père éternel... saint patron... électron... nucléus... fusible... valves... La valve est constituée par une enveloppe de verre... à l'intérieur de laquelle est fait le vide... et sont placées les composantes essentielles d'une valve :
Tüm bu altın bileziklerle bir büyük baba olarak bebek arabasını ittiğini.
Je te vois en grand-père. En train de pousser le landau avec tes gourmettes.
Kaldır eşyalarını büyük baba.
Vite, donne les affaires.
Baba, annem büyük bir kilise düğünü planlıyor.
Maman veut un mariage en grande pompe.
Şef, büyük beyaz baba.
Mon peuple vouloir paix.
Büyük beyaz baba kardeşimin halkına söz verirse Uzun Saç ve onun uzun bıçakları Kara Tepeleri kirletmeye gelen beyazlara karşı koruyacak.
Long Hair et Longs Couteaux défendront les Black Hills contre les Blancs qui voudront les profaner. Tu as la parole de Long Hair. Parole Long Hair, bonne parole.
Ona şarkı söyleyen telden konuşan Büyük Beyaz Baba'nın Kızılderili oğlunun yaralanmasından dolayı çok üzgün olduğunu söyle, ama bu ışıklı konuşma güçlü bir ilaçtır ve buradan geçmek zorundadır.
Le Grand Chef Blanc à la Parole de Feu des Fils Chantants est triste que son fils soit blessé, mais Parole de Feu est une médecine puissante qui doit passer.
Ona Büyük Beyaz Baba'nın şimşeğinin şimdiye kadar gördükleri en güçlü ilaç olduğunu... ve şarkı söyleyen telin onları barış ve huzur içinde tutacağını söyle.
II dit que le Feu du Grand Chef Blanc est très puissant et que Fil Chantant peut passer.
Büyük çapta baba.
Et père, d'une façon certaine.
- Baba, başlama lütfen. - Sanırım kayınbabamın zamanımızın en büyük et imalatçısı olmasına vurgun yapıyorsunuz.
Mon futur beau-père est le plus grand fabricant de conserves.
Sevgili Noel Baba, oyuncak bebek ve büyük kırmızı bir top istemiyorum.
"Cher Père Noël, " je ne veux ni une poupée ni un ballon rouge,
Umarım büyük servetim canını sıkmıyordur, Baba.
Mon succès ne vous fait pas trop de peine?
Baba, bugün bir büyük kova dolusu suyu dereden taşıdım.
Papa, j'ai vu un cerf au bord de la riviére. J'ai vu son...
Baba olmak büyük sorumluluk gerektiriyor.
Devenir père rend un homme responsable.
Baba, misafirin sözünü kesmen çok ayıp. Bana karışman daha büyük ayıp.
C'est plus impoli de corriger ses aînés.
Timuçin'e hissettiğim öfke en az sizinki kadar büyük, baba.
Je ne désire pas moins que toi d " apprendre où se trouve Temüjin.
Şimdi olması şart mı baba? Jordan, büyük girişe yetişeceksek acele etmemiz lazım.
Jordan, on sera en retard pour la grande entrée.
- Kızım seni eve götüremiyorum. - Baba, büyük Meanie!
J'aimerais vous présenter, venue spécialement de Boston, pour vous jouer la 5ème Symphonie de Beethoven :
Bırak gideyim, baba! Bu dövüş yaşamımın en büyük şansı!
Laisse-moi, c'est ma seule chance d'en sortir!
Biz, büyük bir adaletsizliğin kurbanıyız, evladım. Sinirlenme, baba.
Nous sommes victimes d'une grande injustice.
St. John Lord Merridew, büyük dedektif krallar gibi gülümsedi kocaman bir Noel baba ifadesi yüzünde aydınlandı.
St. John Lord Merridew, le grand détective, se leva majestueusement, son énorme visage de père Noël illuminé d'une joie espiègle.
Büyük bir kediydi, baba.
C'est un gros minou, papa.
Baba... En büyük oğlunun en büyük oğlunu öldürdüm.
Père, j'ai tué le fils aîné de ton fils aîné.
Dinle baba, büyük bir fırsat var.
Ecoute, papa. J'ai dégotté une aubaine :
Büyük ev, degil mi baba?
Grande maison, hein, papa?
Bu kadar büyük olduğunu sanmıyordum. Baba bir örümcek...
Je ne la voyais pas si grosse, mais elle est colossale.
Baba gelip sana büyük bir öpücük verecek.
Papa viendra te faire un bisou.
Bana bakıp, "Baba o gerçekten büyük." dedi.
Il m'a regardé en disant "Qu'il est grand!"
Pekala büyük baba. Dene bakalım.
Essaie ça.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]