Doğrusunu söylemek gerekirse Çeviri Fransızca
436 parallel translation
Doğrusunu söylemek gerekirse bir parça rahatsız edici.
En vérité, c'est un peu incommodant.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ikimiz de damat olmak için uygun değiliz.
S'il faut juger en toute conscience, ni moi, ni lui, ne devons être des promis.
Doğrusunu söylemek gerekirse biraz yorgunum ve dinlenmek istiyorum.
Franchement, je suis un peu fatiguée. Je voudrais me reposer.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bilmem.
A vrai dire, moi je n'en sais rien.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu adamın askerlerini sevdim.
Pour tout vous dire, j'aime bien l'armée.
Ve sen kesinlikle oraya davet edilmeyeceksin. Doğrusunu söylemek gerekirse evim Shropshire'de değil.
et qui mène une vie dissolue.
Doğrusunu söylemek gerekirse her şeye evet de.
D'ailleurs, réponds oui à tout.
Doğrusunu söylemek gerekirse, evet.
- Oui, en effet.
Doğrusunu söylemek gerekirse, cesaretini takdir ettim. Yine de onunla düello yapma.
J'admire votre courage, mais si je peux être franc, ne faites pas de duel avec lui.
Doğrusunu söylemek gerekirse, gördüğüm ilk vaka.
Pas vraiment. C'est d'ailleurs le premier cas que je vois.
Doğrusunu söylemek gerekirse, o benim.
En fait, c'est moi.
Gelişim bu yüzden. Doğrusunu söylemek gerekirse, sanırım o biraz deli.
Alors je suis venue vous voir.
Ben Napolyon'a karşı savaştım ama doğrusunu söylemek gerekirse... Ama bir hayaletle karşılaşmaktansa o Fransızla yüz yüze gelmeyi tercih ederim.
J'ai combattu Napoléon, mais à dire vrai, je préférerais me retrouver face à face avec ce maudit français plutôt qu'un fantôme...
Doğrusunu söylemek gerekirse, böyle bir şeye yeltenmenizin doğuracağı sonuçlardan korkuyorum.
Je ne vous conseille pas d'essayer, par peur des conséquences.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bence biraz aptalca.
C'est un peu bête, non?
Doğrusunu söylemek gerekirse, Burada her şey çok kibar.. ve görkemli, Versailles biraz taşralı kalıyor.
A dire vrai, Versailles est un peu provincial, alors qu'ici, tout est si raffine, splendide.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bence kürkten bir bot izi.
À parler franchement, je pense qu'elle a été faite par une botte en fourrure.
Doğrusunu söylemek gerekirse Bayan Fine kızımla biraz başım dertte.
À dire vrai, Mme Fine, j'ai eu des problèmes avec ma fille.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Ben gitmek istemiyorum.
Si vous voulez savoir, ça n'entrait pas du tout dans mes projets.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu sadece basit bir yetenek
À vrai dire, ces dards, c'est rien du tout.
Doğrusunu söylemek gerekirse, sizi tanımam hayatta mümkün değildi.
A vrai dire, je ne t'aurais jamais reconnu.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Sanırım motor kayıp.
Le moteur a des ratés.
Ne için? Doğrusunu söylemek gerekirse, şaraplar konusunda daha çok şey öğrenmek için.
Je veux en savoir plus sur le vin.
Doğrusunu söylemek gerekirse biraz aşığım.
Toujours ta bonne humeur. Sans doute.
- Doğrusunu söylemek gerekirse, dedektif olmak istiyorum.
Pour être honnête, Je voudrais être détective.
Doğrusunu söylemek gerekirse senin için pek hazırlanamadık.
On n'était pas prêts, si vous voulez tout savoir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, beni buraya getirdiklerinde ödüm kopmuştu. Sandım ki o beni...
Je vais te marier... avec l'oncle Claude!
Doğrusunu söylemek gerekirse benim birkaç kez taksi çağırdığım oldu.
Pour être honnête... je... j'ai pris un taxi une ou deux fois.
Doğrusunu söylemek gerekirse o hayatta olmasaydı Grace yaşıyor olurdu.
Sans lui, ma Grace serait encore en vie.
Doğrusunu söylemek gerekirse, seyircilerin arasında olmayı ve mütevazi sanatımın bir sır olarak kalmasını yeğlerim.
Je préfère rester parmi les spectateurs et cultiver mon petit art en secret.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Kim... korkman gereken tek kişi benim.
En toute sincérité, Kim... la seule personne qui devrait vous faire peur, c'est moi.
Doğrusunu söylemek gerekirse Andy artık öğretmenlik yapabileceğimi sanmıyorum.
Je vais vous dire un truc. Je ne peux plus enseigner.
Doğrusunu söylemek gerekirse, eski moda işkenceyi tercih ederim.
Personnellement, je préférais les vieilles méthodes de torture.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bahsi ben kazandım.
En fait, j'ai gagné mon pari.
" Doğrusunu söylemek gerekirse Tolya'cığım, hala umutsuzlar, ben de öyleyim.
" A vrai dire, Tolya, ils crevent de nostalgie. Tout comme moi.
Doğrusunu söylemek gerekirse sadece birkaç kez denedik.
Cela fait combien de temps que vous et Stanley pratiquez l'échangisme?
Doğrusunu söylemek gerekirse, zamanın büyük bir bölümünü uyuyarak geçirdiniz.
A vrai dire, je crois plutôt que vous dormiez.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bugün işimi kaybettim.
Pour tout vous dire, j'ai perdu mon boulot aujourd'hui.
Liberallerin dostumuz, ve muhafazakârların da düşmanımız olduklarını bildiklerini biliyorum, ama doğrusunu söylemek gerekirse efendim ben farkı söyleyemiyorum. Bana hepsi aynı gibi geliyor. Bu, ne seni ne de adamları ilgilendirir.
Nous savons que les Libéraux sont nos amis, et les Conservateurs nos ennemis, mais franchement, je ne fais pas la différence.
Onları yeterince doyurabildiğimi pek sanmıyorum, doğrusunu söylemek gerekirse.
Ça me coûte chaud de les protéger!
Şey, doğrusunu söylemek gerekirse, efendim, yüzüyormuş hissi veriyor.
Pour tout vous dire, ça me donne un peu le mal de mer.
Doğrusunu söylemek gerekirse korkudan ölecektik.
Vous voulez savoir la vérité? Nous étions terrifiés.
Doğrusunu söylemek gerekirse... istemiyorum.
Et en toute honnêteté, je ne veux pas.
Doğrusunu söylemek gerekirse Empire State binasının tepesinde kaybettiğimden beri panoramik fotoğraf makinelerinden ümidimi kesmiştim ama burası üç buçuk saatlik yolculuğa değer.
Je vais être honnête, j'ai en quelque sorte cessé d'admirer les panoramas depuis que j'ai perdu toute envie sur la terrasse d'observation de l'Empire State Building, mais cet endroit vaut presque les trois heures et demi de route.
Demek bu nedenle cesedi taşıdınız, çünkü karınızla kurban arasında bir ilişki olmasını istemediniz. Doğrusunu söylemek gerekirse, her şey yeni baştan olsaydı, aynını yine yapardım, ve sanırım siz de yapardınız. Evet.
Vous avez déplacé le corps pour qu'on ne fasse pas le lien entre votre femme et la victime?
Doğrusunu söylemek gerekirse yeni birini tanımak istiyorum.
Pour être complètement franche j'espère rencontrer quelqu'un d'autre.
Dinleyin çocuklar. Buraya iyi vakit geçirmek için gelen bir grubuz doğrusunu söylemek gerekirse, bu biraz garip oldu.
On est tous venus ici pour s'amuser et notre séjour a été pour Ie moins étrange.
Doğrusunu söylemek gerekirse, artık yaşamıyorlar... gerçekten de bu konuda konuşmaktan pek hoşlanmıyorum.
A vrai dire ils ne sont plus vivants, alors... Je n'aime pas parler de ça.
Doğrusunu söylemek gerekirse mali durumunuzun derinlemesine bilmek istiyor.
Je crois qu'il cherche à connaître votre situation financière.
Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de birkaç kişiyi geberttim.
J'en ai tué pas mal moi-même...
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu mektuba nasıl başlayacağımı pek bilmiyorum.
" J'ai un aveu à vous faire.
gerekirse 81
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğru 10892
dogru 95
doğru söylüyorsun 77
doğrudur 303
doğru mu 1537
doğru söyle 45
doğrusu 383
doğrulandı 46
doğru bildin 42
doğruymuş 64
doğru söylüyor 187
doğru söylüyorum 192
doğru mu anladım 18
doğru değil 421
doğru mu söylüyorsun 24
doğruyu söyle 121
doğru değil mi 315
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru diyorsun 34
doğru söylüyor 187
doğru söylüyorum 192
doğru mu anladım 18
doğru değil 421
doğru mu söylüyorsun 24
doğruyu söyle 121
doğru değil mi 315
doğruyu söylemek gerekirse 116
doğru diyorsun 34