English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ K ] / Kaldır beni

Kaldır beni Çeviri Fransızca

582 parallel translation
- Kaldır beni.
- Laissez-moi.
Kaldır beni.
Redressez-moi.
Kaldır beni.
Redresse-moi.
- Şimdi kaldır beni. - Ne dediniz? Kaldır beni dedim.
Ben, vous allez me porter maintenant.
Haydi, kaldır beni ayağa.
Allez, aide-moi à me lever.
Beni kaldırıp arabana koyman ve sonra da hastaneye götürmen gerekiyor.
"Tu devrais m'emmener dans ta charrette et me conduire à l'hôpital."
Beni yakından takip eden gazeteler İngiltere'yi ayağa kaldırıp kellemi istemeye başladılar.
Toute la presse anglaise pleura ma mort
Şimdi sağını kaldır ve beni izle.
Mon gauche... Parez-le avec votre bras droit.
Beni kaldırır mısınız efendim? Adaya bakayım.
Aidez-moi, j'aimerais voir l'île.
Dur biraz Sugie. Beni, saygın bir dişçinin el ilanı gibi kaldırıma fırlattınız.
- Me balancer sur un paillasson... comme une poubelle!
- İyi fikir. - Kaldırın beni.
Bonne idée.
İzinsiz konuşma. Bir şey istiyorsan elini kaldır ve bekle. - Beni dinle...
Ici, on parle que quand on y est autorisé.
Umarım beni yine dansa kaldırırsınız.
J'espère que vous m'inviterez encore.
Neden beni bu saatte kaldırdınız? Sadece gece vardiyasında çalışırım!
Me réveiller alors que je bosse de nuit!
Sokakta dalgın bir şekilde yürürken... biri gelip tamamen yanlışlıkla bana çarptı ve yalpaladım. O da beni tutup kaldırıma çekti. Kimdi bu dersiniz?
Je me promenais dans la rue tout simplement... quand devinez qui se trouvait ici, par pure coïncidence, évidemment... et s'est arreté le long du trottoir?
Hayır, ama varmış gibi düşünmeni sağlamalıydım. O zaman da Kitty'nin karın olduğunu öğrenmeden... beni ortadan kaldırmaya çalışacağına emindim.
Non, pour vous il s'agissait d'empêcher que je découvre que vous êtes mariés.
Anne, lütfen! Lütfen beni kaldır!
Porte-moi, s'il te plaît.
Öyleyse neden ahizeyi kaldırıp beni aramadınız tüm bu mikilikleri yapmak yerine?
Et vous ne m'avez pas appelé? Pourquoi tous ces détours?
Beni kaldırın, lütfen.
Soulevez-le... je vous en prie.
- Evet, ama sanırım beni kaldığım yer... Paris Oteli.
Je croyais que j'habiterais à...
Uzun zamandır ilk fırsatta beni ortadan kaldırıp çalılıkların arasına tıpkı bir köpek gibi gömmek istiyorsun böylece sadece ihtiyarınkini değil, benim altınımı da alabileceksin.
Voilà longtemps que tu veux me buter et m'enterrer comme un chien. T'auras l'or du vieux et le mien par-dessus le marché.
Beni sabah erken kaldır, olur mu?
Réveille-moi tôt, tu veux?
Her neyse, beni gördü ve kaldırımdan indi ve kamyon...
Il est venu à ma rencontre... et le camion...
Sonra beni kaldırıp etrafa baktırdılar. Demek istediğimi anlıyor musun?
Ils ont dû me laisser me lever et regarder.
Sinuhe, eğer beni seviyorsan.. Ruhumun üzerindeki yükü kaldır.
Si tu m'aimes, soulage mon âme.
Beni ayağa kaldırın.
Aidez-moi à me mettre debout.
Babamdan sonra beni en iyi sen kaldırıyorsun.
Après papa, c'est toi qui me portes le mieux!
Beni ve doktoru beklemek için elinden geleni yap. Ama çit tekrar kısa devre yaptığı an gemiyi kaldır ve bu bölgedeki durumu Dünya üssüne bildir.
Faites de votre mieux pour nous attendre, le docteur et moi... mais au premier court-circuit sur la cloture, decollez immediatement... et faites un rapport complet a la base sur la situation de ce secteur.
- Kaldırın beni!
- Relevez-moi!
Arka odadan beni işitemezseniz, lütfen elinizi kaldırın ve ses düğmesini ayarlayın.
Si vous ne m'entendez pas dans le fond, Levez la main et régler le volume.
Gidip daha büyük bir kutu ve naftalin al. Beni de bir rafa kaldır, olsun bitsin.
Autant me ranger dans la naphtaline moi aussi.
Beni kaldır.
Soulevez-moi.
Beni ilgilendirmez ama o çılgın Harris yerdeki sığırları kaldırıyor.
Ça ne me regarde pas... mais ce fou de Harris est dans le wagon pour faire lever les vaches.
Bir keresinde, daha önce hiç görmediğim bir adam beni buzdan kaldırırken yanağımdan öpmüştü.
Une fois un inconnu, sur la joue. J'étais tombée, en patinant.
Çocuklar, beni kaldırın.
Soulevez-moi, les garçons.
Bay Stringer, beni kaldırır mıydınız?
Vous pouvez me faire la courte échelle?
Beni sabah erkenden kaldır.
Réveille-moi, demain matin.
Babam beni kaldırıp ertesi gün bebek almaya söz vererek yatıştırdı.
Papa m'a prise dans ses bras et m'a promis la poupée.
Siz beni kaldırırsanız, olan biteni izleyebilirim.
Soulevez-moi pour que je voie ce qui se passe.
Beni kaldırır mısın, Susan? Teşekkür ederim.
Donne-moi ton bras, veux-tu, Susan?
- Kaldırın beni.
- Soulevez-moi.
Beni kaldırırsanız, ufak parçalara bölünürüm.
Si vous me bougez, je me casserai en morceaux.
Bu kadehi sağlığımıza ve Bayan Sophie Western'in adına kaldırıyorum.
Je propose de boire à la santé et au nom béni de Mlle Sophie Western.
Annem gelip beni yataktan kaldırıyor.
Maman vient me sortir du lit.
Romolo, beni kaldır.
Romolo, "tire-moi-là-dessus"!
Şimdi bana sadece ölüm kaldı. Yıldırım, çarp beni!
Il ne me reste plus qu'à mourir.
Eğer silahlarınızı indirip, ellerinizi yukarı kaldırırsanız beni memnun edersiniz.
Vous me feriez tous trés plaisir si vous laissiez tomber vos armes... et mettiez vos mains en l'air.
Beni iki saat sonra kaldırın, Söz mü?
Réveillez-moi dans 2 heures.
Sessiz kaldığımı görünce... beni sessizliğimle kendi halime bırakacaklardır.
Lorsqu'ils verront que je me tais, ils ne voudront rien d'autre.
Dinle beni genç, acelemiz var, kaldır hemen o ellerini.
Bien Niño, je suis pressé, haut les mains!
Beni izleyin. Bir, dönüyorum. İki, ayağımı kaldırıyorum.
Chassé bas 1, je pivote. 2, je groupe. 3, je frappe - 4, je regroupe. 5, je reviens en garde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]