Merhamet et Çeviri Fransızca
972 parallel translation
" Efendim, bize merhamet et.
" Maître, aie pitié de nous.
Tanrim, ona merhamet et.
Mon Dieu, ayez pitié de lui!
Merhamet et bana!
Ayez pitié de moi!
- Ruhumuza merhamet et. - Hepsi geçti, sevgilim.
Dieu ait pitié de nous.
Seni kaçırmaya çalışmıştım ama ertesi gün sen bana içeyim diye su verdin ve az da olsa merhamet ettin.
J'avais tenté de vous enlever... et Ie lendemain, vous m'accordiez... un peu d'eau... et un peu de votre pitié.
Merhamet et.
Aie pitié.
Theo, merhamet et.
Théo, pitié.
Merhamet et.
Pitié.
Yüce Tanrım. Ölenlere merhamet et. Yaşayanlara huzur ve mutluluk ver.
Oui, Seigneur, aie pitié de ceux qui sont morts, et donne la paix et le bonheur aux vivants.
Nasıl küçük ve de zalimler, İğrenç günahları ve ayıpları ile örtülüler. Gazap Günü, bana merhamet et,
Regardez-les devant Son trône, tels de petits grumeaux, vêtus de honte et d'une foi coupable.
Tanrı'm bize merhamet et!
Seigneur, protégez-nous!
Gazap Günü, bana merhamet et, Günahlarımı Şeytan'ın boyunduruğundan def et,
Jour de colère, regarde-les devant Son trône, tels de petits grumeaux vêtus de honte et d'une foi coupable.
Tanrım, benim gibi bir günahkara merhamet et!
Seigneur, prends pitié de moi. Moi qui suis un pécheur.
Tanrı ikinize de merhamet etsin.
Dieu ait pitié d'elle et de vous.
- Bu günâhkarın ruhuna merhamet et.
- Sauve ta servante.
- Tanrı sana merhamet etsin.
- Et avec votre esprit.
Merhamet et, ey Meryem.
Pitié, Vierge Marie.
Tanrım, biz günahkarlara merhamet et.
Seigneur, aies pitié de nous.
Tanrım, bize merhamet et!
Oh, Dieu, aie pitié de nous!
Tanrım, eğer varsan, ki olmak zorundasın bize merhamet et!
Dieu, toi qui es quelque part, qui dois être quelque part ;... Aie pitié de nous!
Tanrı benim lânet kara ruhuma merhamet etsin.
Que Dieu ait pitié de mon âme noire et ensanglantée.
Onun ayaklarının altında yeri öp ve merhamet dilen!
"Embrasse la terre à ses pieds et implore sa pitié!"
Ve eğer onu bulursan, Tanrıdan kendine merhamet dile -! "
"Et que Dieu soit avec vous lorsque vous le trouverez!"
Hikâyemizin zamanı herhangi bir zaman yeri de insan yüreğinin aşka ve nefrete, merhamet ve korkuya tepki verdiği herhangi bir yerdir.
histoire est atemporelle et se déroule là où Ie coeur répond à l'amour, Ia haine, Ia pitié et Ia terreur.
"Merhamet et!" diye ağlar tilki.
Aie pitié! "
Noel'i daima güzel bir gün olarak görmüşümdür yardımseverlik, merhamet dolu, eğlenceli bir gün.
J'ai toujours considéré Noël comme un bon moment, un moment d'amour, de charité et de pardon.
Yardımlaşma, merhamet, sabır, ve cömertlik benim işim tüm bu saydıklarımdı.
La charité, le pardon, la tolérance et la bienveillance, voilà ce qu'auraient dû être mes affaires.
Veya merhamet de olabilir.
De l'amour et de la tendresse.
Elbette ki bağışlamak, anlamak ve o tatlı merhamet- -
Les qualités de la pitié, la compréhension - et le doux pardon...
Ama ahmaklıktan kör olmuş Savaş Kabineniz İngiltere'nin kaybettiğini hala göremiyorsa bunu onlara kanıtlamak biz Almanların kutsal görevidir hem de onlarca defa ta ki dizlerinin üzerine çöküp yalvarıp, merhamet dileyip Führer'imizin kılıçtan keskin adaletine boyun eğene dek.
Mais si vos chefs ne voient pas que vous avez déjà perdu, c'est notre devoir sacré que de le leur prouver, encore et encore, jusqu'à ce qu'ils tombent à genoux et supplient notre führer de leur accorder sa pitié.
Senin gibi birisi çıkıp muzaffer bir teğmene el açıp üç kuruşluk merhamet dilensin diye.
Pour que quelqu'un comme vous tende la main au vainqueur, et qu'il lui fasse l'aumône d'un pfennig?
Sen bana merhamet getirdin, Betsy. Ve cömert bir kalp.
Au lieu de cela, vous m'apportez de la compassion et un cœur d'or.
Hayatımın bütün günlerinde iyilik ve merhamet ardımca yürüyecek ve günlerin devamınca Tanrı'nın evinde oturacağım.
"... seulement bonté et bienveillance accompagnent ma vie quotidienne... " "... et je serai dans sa maison pour de très longues années.
Tanrım ruhuma merhamet et. Tanrım merhamet et!
Aie pitié, Seigneur!
Yüce tanrım, biz günahkarlarına merhamet et! Günahkarların yolu basit taşlardan yapılır.
Le chemin des pécheurs est parsemé de pierres.
Öyle koyulaştırın ki kanımı,... merhamet işleyemez olsun içime. İnsanlığım yumuşatıp da beni,... sarsmasın korkunç kararımı. Aman vermeyin bana işim bitinceye dek.
Rendez mon sang épais, fermez tout accès et passage à la pitié, qu'aucun retour compatissant n'ébranle mon cruel projet et ne fasse la paix entre lui et l'exécution.
Merhamet ve tensel çekim gibi duygular çoğu zaman aşk ile karıştırılır da.
On confond parfois pitié et attirance avec l'amour.
O haldeyken bile Beş Şehrin Efendisi ona merhamet edemedi!
Et pourtant, le seigneur des cinq villes ne l'a pas épargné.
Siz kral ve fatihsiniz. Merhamet edin!
Vous êtes un roi et un conquérant.
Kör ve çaresiz bir adam için merhamet istiyorum ben!
Je demande la grâce d'un homme aveugle et faible.
Tanrıya isyan, öfkelenmekten kaçınmış ve cezası için merhamet dilemiştir. "
Oubliez sa rage blasphématoire et plaignez son châtiment.
İnsana hayat, sevgi ihsanını bahşeden sensindir. Bu Uçan Hollandalı kuluna ve cezasına merhamet eyle. Tanrı'nın Lütuf'unun ona ihsanlarından en yücesini bahşetmesi için yalvarıyorum merhametli bir ölüm ihsanını. "
Vous qui avez le don de la vie, de l'amour, plaignez le châtiment du Hollandais Volant et priez pour que la grâce de Dieu lui accorde le meilleur de tous les dons...
Adalet ve merhamet.
Justice et charité.
O adalet ve merhamet adına kalplere ve akıllara hükmediyor.
Il règne sur les hommes au nom de la justice et de la charité.
Oğluma merhamet et.
Ayez pitié de cet enfant.
Bana biraz merhamet edin de bir başıma öleyim.
- Ayez un peu pitié de moi et laissez-moi crever tranquille.
Bu kadar sevgi zengini olan merhamet yoksulu olabilir mi?
Peut-on être si riche en amour et si pauvre en compassion?
Eski barbarlık ve zorbalık anıtları adına, adalet ve merhamet sözleri edeceğim.
Sur les anciens monuments de la barbarie et du despotisme j'écrirai les grands mots de : Justice et Miséricorde...
Naçizane sana yalvarıyorum vakti geldiğinde ona merhamet edip kutsal huzuruna kabul et.
Ayez pitié de lui quand son heure aura sonné... et accueillez-le en Votre Royaume.
Merhamet et.
Au secours!
- Suçunu kabul edip merhamet dilenmek.
- Plaider coupable et demander indulgence.
etkileyici 234
etrafta 23
etmez 34
etmiyorum 100
etmedin 20
etmedim 69
etmem 47
etmelisin 16
etmiyor 21
etrafta kimse yok 27
etrafta 23
etmez 34
etmiyorum 100
etmedin 20
etmedim 69
etmem 47
etmelisin 16
etmiyor 21
etrafta kimse yok 27