English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Oraya bırak

Oraya bırak Çeviri Fransızca

433 parallel translation
Annen her zaman oraya bırakırdı.
Ta mère le mettait toujours là pour moi.
Oraya bırak Nanine.
Vous.
Elbette hayır. Anahtarı, dönüşte tuvaletin oraya bırakırsın. Kocana iletmemi istediğin bir şey var mı?
Bien sûr, tenez, en partant, vous passerez par les lavabos et vous me la rendrez il n'y a pas de commission pour votre mari?
Bölükteki Filipinli izcilerden oraya bırak dikkatli olsunlar.. Ancak çaresiz kalmadıkça herhangi bir hareket yapmasınlar. - Ne var ne yok, efendim?
Mettez cette compagnie d'éclaireurs philippins en alerte mais qu'ils ne passent pas à l'action à moins que la situation soit désespérée.
Oraya bırakın.
Là. Posez-la ici.
Nerede bulduysan, tam olarak oraya bırak.
Exactement où vous l'avez trouvé.
Oraya bırak.
Mettez ça là.
Yarın, arabayı bir yere kadar sürüp oraya bırakırım.
Demain, j'abandonnerai la voiture loin d'ici.
Eve götürmeye zaman yok, oraya bırakın.
On n'a pas le temps de la ramener.
Büyük el çantamı aşağı indir, bavulu da oraya bırak.
Mais où allez-vous? Où?
Tamam o zaman, bunları verandanın oraya bırakıyorum.
Très bien. Je laisse ça sous la véranda.
Kilerin kapısının oraya bırak ki LeRoy atsın.
Donne-la à LeRoy.
Oraya bırakıver.
Laisse ça là.
Oraya bırak.
Mets-le là.
Üzgünüm, şerif yardımcısı silahını tam oraya bırak.
Lâchez votre arme shérif.
Oraya bırak ve çık.
Pose ça là. Tu peux t'en aller.
Oraya bırak, Teresa.
- Laissez-le là, Teresa.
Çünkü onu her gece oraya bırakıp, her sabah oradan alıyorum.
Je la dépose tous les soirs... et je vais la chercher tous les matins.
Oraya bırakın lütfen.
Merci. Posez ma malle.
Süpürgeni oraya bırak.
Pose ton balai.
Onları oraya bırak.
Lance l'argent ici.
Seni oraya bırakırım. - Buna gerek yok.
- Pas la peine, merci.
Belki de öyle düşünmeniz için mektup kasten oraya bırakıldı.
Il se pourrait que la lettre ai été laissée exprès, que penseriez vous de ca
Silahlarınızı oraya bırakın.
Laissez les armes surplace.
- Oraya bırak.
- Mettez-le par là.
Oraya bırak!
- Le dossier Castagnier. - Foutez le camp!
- Dinamitleri oraya bırak.
- Mets-la ici.
Hemen oraya bırakın, Mr. Dvorak.
Laissez-le où vous l'avez trouvé.
Şunu oraya bırak lütfen.
Posez ça ici.
- Onu oraya bırak. - Evet efendim.
Mettez-le là.
Bir formülü satıp servet kazanmayı reddediyorsun ve bir milyon doları bir hiçmiş gibi oraya bırakıyorsun.
Tu refuses de vendre ta formule, de faire fortune. Tu laisses traîner un million comme si c'était du papier toilette.
- Şapkanı ve paltonu oraya bırak.
Débarrassez-vous.
Oraya bırakın.
Laissez, on verra ça plus tard.
- Oraya bırak.
Pose ça là.
İyi, bırak oraya.
Laissez les autres bas dessous.
Oraya bırak.
Laissez-la ici.
Bırakın evine gitsin. Oraya geç.
Laissez les rentrer chez eux.
- Konuşmayı bırak da oraya git.
- Fermez-la et dépêchez-vous!
Bırak oraya.
- Maman?
Ne diye bizim oraya geldin ki! Bırak dedim.
Fichues vacances!
Oraya bırak.
Posez-le ici.
Oyalanmayı bırak da oraya git hemen.
Cesser de lambiner et allez-y!
Bu yüzden uzman kesilip konuşmayı bırak ve oraya gidip... söylemen gerekenleri söyle!
Alors arrête de jouer l'expert tout à coup et va raconter ce que tu es censé dire.
Oraya kasten bırakılmıştı.
Il a été laissé là délibérément.
Oraya bırak, Charles.
Laissez-le là, Charles.
Size bıraktığı izlenim, serbest bırakılırsa oraya gidecek gibi miydi?
Avez-vous eu l'impression que s'il était relâché, il irait là-bas?
Bırakın, bunları da oraya kilitle.
Laissez-le. Enfermez-les là-dedans.
Silahlarınızı oraya bırakın.
Laissez vos armes ici.
Oraya bırak onu.
Pose-le là.
Oraya bir yere bırak onu.
Mettez-le là.
Her neredeyse işini gücünü bırakıp, ben neredeysem oraya gelir.
Il fonce en avion à tout moment pour me voir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]