Sorun olmaz değil mi Çeviri Fransızca
506 parallel translation
Sorun olmaz değil mi?
Ça ne te dérange pas, non?
Ve bu uğurda tesadüfen dayak yesem de senin için sorun olmaz değil mi?
En me faisant démolir. Et vous vous en foutez?
Sorun olmaz değil mi?
Ça te fait rien, hein?
Senin için sorun olmaz değil mi?
- Ça ne vous ennuie pas?
Sorun olmaz değil mi?
Ça ne vous ennuie pas?
- Sizin için sorun olmaz değil mi?
- Ça ne vous dérange pas? - Pas de problème.
Profesör, Bayan Sherman'ı Tivoli'de öğle yemeğine götürmeye söz verdim. - Sizin için sorun olmaz değil mi?
A propos, j'avais promis à Mlle Sherman de l'emmener au Tivoli.
Bu gece ayrı yatarsak sorun olmaz değil mi?
Et si aujourd'hui nous dormions encore séparément?
Shogunluğun, şimdiki darphane üçüncü yöneticisi Efendi Goto Sanyemon senin Goto ailesine damat olan oğlun yada ben öyle duydum ve bu yüzden başka bir avans, diyelim ki, 100-ryo sizin için sorun olmaz değil mi, efendim?
L'officier actuellement en fonction s'appelle Goto Saémon. Ce n'est autre que votre fils cadet qui a été adopté par la famille Goto. Après tout ce que je viens de dire, je pense que vous ne refuserez pas de me verser encore 100 petits ryos.
Kapıyı kapatır mısın? Sorun olmaz değil mi?
Fermez la porte.
- İyi, iyi. - Biraz göz atmam sorun olmaz değil mi?
- bien, bien - est-ce que je peux faire un tour?
Bir görüşme yapsam sorun olmaz değil mi?
Vous permettez que je passe un coup de fil?
Şimdi bu kadar açık konuşmamalıyım ama sonra sorun olmaz değil mi?
J'irai en maison de retraite.
- Biz açsak sorun olmaz değil mi?
Au fait!
Bana neler olduğu anlatmanız sorun olmaz değil mi?
Comment est-ce arrivé?
Bu sorun olmaz değil mi Tess?
Ca vous pose problème?
Yani, onu da alırsanız, sizin için bir sorun olmaz değil mi?
Enfin, ça ne vous ferait rien de l'emmener, n'est-ce pas?
Benimle merkeze gelmeniz sizin için sorun olmaz değil mi?
Vous ne voyez pas d'inconvénient à m'accompagner au bureau?
Nigel desem sorun olmaz değil mi?
Je peux vous appeler Nigel?
- Sorun olmaz, değil mi? - Hayır. - Dinle, kimse bilmez.
- ça pose pas de problème personne n'en saura rien - c'est pour ton bien
- Ben içsem sorun olmaz, değil mi?
- Ça te dérange si j'en prends un?
O da, "Pantolonunun üstünde kalması sorun olmaz, değil mi?" dedi.
Elle a dit : "Ça ne te dérange pas de garder ton pantalon, n'est-ce pas?"
Bir kaç aile meselesi konuşmamız senin için sorun olmaz, değil mi Carlo?
Je peux parler d'affaires de famille, Carlo?
Sorun olmaz, değil mi?
Non, pas du tout.
- O zaman, hiç sorun olmaz, değil mi?
C'est quelqu'un de bien, n'est-ce pas?
Sorun olmaz, değil mi Sally?
Ça vous dérange pas, n'est-ce pas Sally?
Oraya gitmemiz sorun olmaz sanırım, değil mi?
Je suppose, que ça ne dérange pas, si on grimpe là haut, non?
Sorun olmaz değil mi?
Tu es toujours d'accord?
Biraz fazlasını versem sorun olmaz, değil mi?
Je suppose qu'un petit extra ne sera pas mal venu?
Ekmek çok taze değil ama, sorun olmaz, değil mi?
Le pain n'est pas très frais, mais vous vous en accommoderez, n'est-ce pas?
Bu yüzden, ben de geliyorum, sorun olmaz, değil mi?
Alors, je viens moi aussi. Ça ne vous dérange pas?
- Hiç sorun olmaz, değil mi Charlotte?
Ça ne nous dérange pas.
Sorun olmaz, değil mi?
Qu'est-ce qu'il y a?
Yolumuzun üzerinde birkaç dakika durmamız sorun olmaz, değil mi?
Nous ferons un petit détour.
Biraz değişiklik sorun olmaz, değil mi Yargıç?
Le changement, ça a du bon, pas vrai?
Sorun olmaz, değil mi?
Ca te va?
Ayrıldıkları zaman, işlerini bitiririz. Sorun olmaz, değil mi?
Quand ils seront séparés, on les aura sans problème.
Sorun olmaz, değil mi, evlat?
Si ça ne t'ennuie pas?
Gerta ile biraz eğlensek sorun olmaz, değil mi?
Cela ne vous dérange pas... que nous jouions avec gerta?
Herhalde karıma... veda etmem sorun olmaz, değil mi?
Je peux quand même dire au revoir à ma femme?
Sorun olmaz değil mi?
- Tu veux bien?
Senin için sorun olmaz, değil mi?
Tu es sûre que ça ira?
Ona uğrayıp bir selam versem sorun olmaz, değil mi? Sorun mu?
Tu permets que je passe chez elle lui dire bonjour?
Sorun olmaz, değil mi?
Il n'y a plus de problème, n'est-ce pas?
- Senin için sorun olmaz, değil mi Charlie?
- Ca te dérange pas, Charlie?
- Sorun olmaz, değil mi, Ray?
- Ca t'embête pas, hein, Ray?
Önce bir hayata sahip olsam sorun olmaz, değil mi anne?
Ça va si j'ai une vie d'abord?
Sorun olmaz, değil mi?
Ça ne te dérange pas, hein?
Senin için sorun olmaz, değil mi?
Ça te pose un problème?
Hesabı size bırakmaktan nefret ediyorum, sorun olmaz, değil mi? Mahkemeye yetişmeliyim.
Je déteste laisser la note mais, de toute façon, vous paierez.
Sorun olmaz, değil mi?
Ça ne te gêne pas?
sorun olmaz 185
sorun olmaz mı 17
sorun olmazsa 18
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
sorun olmaz mı 17
sorun olmazsa 18
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi hayatım 33
değil mi jack 21
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33