English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ T ] / Tegmen

Tegmen Çeviri Fransızca

10,372 parallel translation
Ben Teğmen Schmidt.
Je suis le lieutenant Schmidt.
- Teğmen, bize biraz izin ver.
L.T. Suis-nous une minute.
İşini nasıl yapacağını hatırladığından emin misin teğmen?
Tu sais encore faire ton job, Lieutenant?
Tekrar hoş geldin teğmen.
Bon retour, Lieutenant.
Selam teğmen.
Lieutenant.
Teğmen Welch de bunun bilincindedir.
Le lieutenant Welch est bien conscient de ça.
Teğmen?
Lieutenant?
- Nasıl gidiyor teğmen?
Comment allez-vous, Lieutenant?
- Bu Vargas. Herrmann ve Teğmen Casey.
Hermann et le lieutenant Casey.
Pantolonunun içine geri sok onu teğmen.
Calmez vos ardeurs. Vous n'êtes pas mon genre.
Aynen. - Teğmen.
- Lieutenant?
- Teğmen Fusco.
- Lieutenant Fusco.
Teğmen Jones, uyuşturucudan kiralık katile akla gelen her şeyi satan bir yeraltı örgütünün Web sitesini çökertmeye çalışırken öldürüldü.
Le Lieutenant Jones a été assassiné pendant qu'il tentait de mettre fin à un site web clandestin qui vend tout dès drogues jusqu'aux... tueurs à gages.
Kurbanımız Teğmen Kit Jones.
Notre victime... Le Lieutenant Kit Jones.
ONI'den gelen dosyasına göre Teğmen Kit Jones sadık bir asker ve çalışkan bir siber uzmandı. "Fenikeli Takas" web sitesini kapatmaya çalışan bir görev gücünün üyelerinden biriydi.
Selon son dossier de l'O.N.I, ( Office of Naval Intelligence ) le Lieutenant Kit Jones était un cyber-spécialiste loyal et assidu. Un membre d'un groupe de travail inter-agence qui essayait de fermer les serveurs pour un site web appelé "The Phoenician Exchange", ou PX, en abrégé.
Teğmen iyi bir adamdı.
Le Lieutenant était un homme bien.
Teğmen Jones ortaya çıkana kadar.
Jusqu'à ce que le Lieutenant Jones arrive.
Teğmen Jones olduğunu düşünüyoruz.
Nous pensions au Lieutenant Jones en personne.
Anlıyorum ama Teğmen iyi ellerde. Yardım gerekirse, yetki FBI'da.
Noté, mais le Lieutenant est entre de bonnes mains, et s'il a besoin d'aide, c'est la juridiction du FBI.
Teğmen Jones'un erişimi vardı.
Le lieutenant Jones y avait accès.
Teğmen çift taraflı ajan değil.
Le lieutenant n'est pas un agent double.
Teğmen Jones zeki biriymiş.
Le lieutenant Jones était malin.
Teğmen Jones.
Lieutenant Jones.
Teşekkürler Teğmen Belden.
Merci bien, lieutenant Belden.
Fakat öyle olsa bile Teğmen Belden bana en az 100 kilo kokainin caddelerden temizlendiğini. Yasadışı silahlara el koyuldu yüzlerce hatta binlerce uyuşturucu parasını yakalandı.
Et puis même, le lieutenant Belden m'a dit que vous aviez saisi 100 kilos de cocaïne, des armes illégales, et des centaines de milliers de dollars issus de la drogue.
Teğmen, Sag Limanı'na gidip Albay Floyd'a saldırı altında olduğumuzu ve tercihen silahlı gemiyle birlikte destek istediğimizi haber ver. Öyle ki nazikçe ödünç aldığımız tütününü de göndereceğiz.
Enseigne, chevauchez à Sag Harbor et informez le colonel Floyd qu'on est attaqué et demandons des renforts, de préférence avec le navire armé qu'on lui a prêté pour transporter son tabac.
Teğmen Monica King.
Le lieutenant Monica King.
Hey, her detayını öğrenmek istiyorum, teğmen bozuntusu.
Hey, je veux tout entendre, Lieutenant dur à cuire.
Teğmen Kelly, Yüzbaşı Grover.
Voici le lieutenant Kelly, et le capitaine Grover.
Teğmen Kelly.
Lieutenant Kelly.
Ben lanet, Teğmen, ne cehennem demek?
Lieutenant, c'est quoi ce bordel?
, Teğmen çalışmak beni koy.
Faites-moi travailler, Lt.
Orada inkar etmiyorum bazı kötü kan oldu Teğmen Welch ve kendim arasında, ama... Bu kazada bir rolü yoktu neyse, bizim ucunda.
Je ne nie pas qu'il y a eu de la rancoeur entre le lieutenant welch et moi meme mais il n'a joué aucun rôle dans cet accident... pas de notre côté en tout cas.
Üzgünüm, Teğmen.
Désolé, Lieutenant.
Sen şimdiye kadar gördüğüm en iyi teğmen vardır. Ve Daha iyi bir itfaiyeci içine bana yapacağız başka kimse daha fazla olabilir.
T'es le meilleur lieutenant que j'ai jamais vu, et tu vas faire de moi une meilleure pompière et ça mieux que n'importe qui d'autre.
O Teğmen Welch ona selam verdi diyor.
Il dit que Welch lui a donné le signal.
Dani, bu Kamyon 81. Teğmen Casey, olduğunu.
Welch et moi avons réuni les deux casernes.
Ben Teğmen Sid Markam, Çete Görev Kuvveti'nin başıyım.
Salut, Carlos.
- İyi geceler, Teğmen.
- Bonne nuit, Mlle Kitty
Size saygım sonsuz, Teğmen, ama Juarez'de öldürüldüğü halde Jimmy Tecca'nın cesedini El Paso'da bulabilirdiniz.
Sauf votre respect, lieutenant, vous avez peut-être trouvé le corps de Jimmy Teccas enterré sous un ras de scarabées ici, à El Paso, mais il a été tué à Juarez.
Teğmen Bishop'un eski ofisini kullanamaz mısın?
Vous pouvez utiliser l'ancien bureau du Lieutenant Bishop?
- Teğmen Wade.
- Lieutenant Wade.
İçeride, Teğmen.
Oui.
Lord Teğmen'in kokteyl partisi vermesi çok cüretkar.
C'est généreux de la part du lord lieutenant de donner un cocktail.
İç İşleri meselesinde bize yardım eden Teğmen Park'ı hatırlıyor musun?
Tu te souviens du Lieutenant Park qui nous a aidés pour l'IGS?
Şef, bu İç İşleri meselesinde bize yardım eden Teğmen Park.
Chef, c'est le lieutenant Park, qui nous a aidés pour l'IGS.
Teğmen, sizi gördüğüme sevindim.
Lieutenant, c'est bon de vous voir.
- Teğmen Park bu mu?
C'est le lieutenant Park? Oui.
Teğmen Park'ın seni yakaladığını düşündüm.
Je pensais que Park t'avait déjà eu.
- Belki de ben teğmen olurum sen de seni benim kadar tanımayan... yeni biriyle çalışmak zorunda kalırsın.
- Je vais peut-être devenir lieutenant et tu devras travailler avec quelqu'un d'autre... qui ne te connait pas autant que moi.
Umarım teğmen olursun.
J'espère que tu passeras lieutenant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]