English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yaklaştık

Yaklaştık Çeviri Fransızca

1,427 parallel translation
O günden itibaren, Sophia tam olarak "sonsuza dek mutlu" olamadık, ama buna çok yaklaştık.
Et depuis ce jour, Sophia... Ce n'était pas le parfait bonheur, mais c'était pas mal proche.
- Ha gayret. Çok yaklaştık.
- Fais pas le con, on est tout près du but!
- Yeteri kadar yaklaştık.
On est tout près, arrête-toi.
Yaklaştık.
On approche.
Ama neden Tanrı'ya yaklaştıkça, eğlenceli olmaktan çıkıyorlar?
Mais pourquoi perdre son humour quand on rencontre Dieu?
Daha az para alacağız demek bu ama bok çukuruna çok yaklaştık hepimiz.
On en tirera un peu moins de fric, mais les emmerdements sont en train d'arriver.
Neredeyse, burnunun dibine geldik. Roma'ya o kadar yaklaştık! Burası Madrid!
On est venus jusqu'ici, à un pas de Rome, à Madrid.
- Tamam, bu tarafa? - Çok yaklaştık.
- Est-ce qu'on brûle?
Bundan eminim ; çünkü onlara yeterince yaklaştık ve CHA hâlâ kayıp.
Je le parlerai, car on se rapproche d'eux et Cha est toujours manquant.
Yaklaştık mı?
On y est bientôt?
- Marwan'ı bulmaya yaklaştık mı?
- Vous vous rapprochez de Marwan?
Yaklaştık.
- Tout près.
Çok yaklaştık. Sinyalini buldum.
Je reçois sa fréquence.
Demek ki yaklaştık.
On est pas loin alors.
Bitirmeye çok yaklaştık.
Nous sommes si prêts du but.
Onu bulmaya yaklaştık mı?
On se rapproche de lui?
Peki, sanırım suçluyu bulmaya iyice yaklaştık.
Bien, je pense qu'on ne va pas tarder à savoir qui est le coupable.
Hayır, ama sanırım yaklaştık.
Non, je pense qu'on se rapproche.
sona yaklaştıkça her şey iyice karmaşık ve korkunç olacak.
Vers la fin, ça va devenir perturbant et effrayant.
Çok yaklaştık.
On y est presque.
Söylemeye çalıştığım şu, son yaklaştıkta, nelerin kıymetli olduğunu fark etmeye başlıyorsun. Bilirsin, nelere değer verdiğini...
Ce que j'essaie de te dire, c'est qu'à la fin, on commence à comprendre ce qui compte vraiment, tu vois, qui sont les gens importants.
Bu gece çok yaklaştık, dostum.
C'était très juste ce soir, mec.
Çok yaklaştık, dönemeyiz.
Nous sommes bien trop près pour faire demi-tour.
- Ne kadar yaklaştık?
- En sommes nous proche?
Bak, biz yaklaştık, daha önce olduğumuzdan çok daha yakınız.
Nous brûlons. Nous sommes plus près que jamais.
Yaklaştık, ama henüz bulamadık.
Rien n'est encore joué.
Yaklaştık.
On y est presque.
Yaklaştık.
On s'approche.
Sanırım inine yaklaştık.
Je pense que nous sommes près de sa tanière.
Black Water Ridge'a yaklaştık.
Ainsi Black Water Ridge est assez lointain.
Yaklaştık.
Ça y est, nous sommes connectés.
Kış gün dönümü gelirken, doğal dünya ve ruhlar dünyası birbirine yaklaştıkça yaklaşır. ve de sonunda aralarındaki sınır ortadan kalkar.
À l'approche du solstice, notre monde et le monde spirituel se rejoignent, jusqu'à ce que la frontière qui les sépare s'estompe totalement.
Çok yaklaştık.
On approche.
Emin değilim ama sanırım yaklaştık.
- Je ne sais pas trop. Mais on doit approcher.
Hayır. Çok yaklaştık. Pena bu odaların birinde ve onu almadan bir yere gitmiyoruz.
Non, le Pic est dans une de ces pièces, on ne partira pas sans lui.
Tristan, kıyıya yaklaştık.
Tristan, nous avons accosté.
Kılıcı keskinleştirmek, ölüme yaklaştırır.
Plus la lame est acérée, plus la mort est proche.
Birazcık yaklaştır.
Un peu plus...
Dina Araz'la, bizim için gizli çalışması ve Fayed'e yaklaştırması için bir anlaşma yaptık.
Nous avons obtenu un marché avec Dina Araz pour travailler sous couverture avec nous et approcher Fayed.
Sıkıntının yaklaştığını gören... dangalaklar da... akıllandılar...
Et les pauvres diables, sûrs que la vague approche vite ont commencé à penser :
İstilacılar yaklaştığında, "domuz gibi çığlık atmanın" ne olduğunu öğrenirsiniz
Quand les envahisseurs viendront vous poignarder, vous allez vraiment connaître la signification de "faire dans son froc".
Demek istediğim, biliyor musunuz, o kırılgan bir şeymiş gibi ona her zaman ihtiyatla yaklaştım.
- Oui Enfin, je l'ai traité avec tant de précaution, vous voyez?
- Tamam, dinleyin birkaç ay önce, bir havacılık gösterisinde Gosnell'in oğluyla karşılaştım. Ve o da, babasının, çalışan bir uçağı yapmaya çok yaklaştığını ağzından kaçırdı.
- Bon, écoutez, j'ai rencontré son fils à un salon il y a quelques mois, et il m'a dit que son père avait mis au point un prototype.
Artık, buradan taburcu olma zamanın yaklaştı, değil mi?
Alors... tu devrais pas tarder à rentrer non?
Eve dönme vaktin yaklaştı artık, değil mi?
Tu devrais pas tarder à rentrer non?
Söylesene, seninle yakından uzaktan ilgilenmemiş, hatta senin varlığından bile tiksinmiş, ona yaklaştığın an cildi görünür biçimde buruşmaya başlamış bir kızın peşinden gitmek için bunca zahmete değer mi?
Pourquoi te donner tout ce mal pour retrouver une fille qui n'est pas intéressée? Une fille qui semble même révulsée par tout ton être. Une fille qui a la chair de poule quand tu t'approches.
Yanık vakaların kısmına böylece onlardan biri olmaya ne kadar yaklaştığımızı bilirsin.
va au service des grands brûlés voir ce qui nous pend au nez.
İşçiler, altına gitgide yaklaştığı için, yetkililer, FBI ve Gizli Servis ajanlarının katılımıyla "Ground Zero" ya giriş kısıtlaması başlattılar.
Alors que les gens se rapprochaient du lieu, l'accès à Ground Zero fut restreint par le FBI et des agents des Services Secrets.
Bana karanlık bir otoparkta yaklaştı.
Il m'a abordée sur un parking mal éclairé.
Eshton, şuradaki kırlangıcın kış yaklaştığında güneye göç ettiğini söylüyor.
Eshton dit que cette hirondelle se dirige vers le sud en hiver.
Sokakta onlara yaklaştığım zaman yollarını değiştirdiler..... ve kısa süre sonra da Maltazard Şeytani M. oldum.
On changeait de trottoir. Et bien vite, je suis devenu Maltazard... M le Maudit!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]