English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yaklaştın

Yaklaştın Çeviri Fransızca

2,741 parallel translation
Bu Wo Fat'i bulmaya ne kadar yaklaştınız?
Vous êtes sur le point d'arrêter ce Wo Fat?
Sakın durma! Çok yaklaştın.
Ne t'arrête pas, tu y es presque.
İnsanlarla aran iyidir. Burada amacına çok yaklaştın.
Tu es sociable, et tu étais si proche.
Yeteri kadar yaklaştınız.
C'est probablement assez près.
Bu tarafa çok yaklaştın.
- Hé, tu es très proche de ce côté-ci.
- Onları devirmeye çok yaklaştın.
Tu es très proche de les faire tomber.
Senin için bir anlamı var mı bilmiyorum çünkü onunla çok yaklaştın ve buna saygı duyuyorum.
Et si ça doit signifier quelque chose, c'est que tu as fait du chemin avec elle, et je respecte ça.
Herkesten daha çok yaklaştın.
Vous êtes allé plus loin que n'importe qui.
- Lamba. - Yaklaştınız, yaklaştınız.
- C'est plus chaud.
- Çok yaklaştın. Bizi fark edecekler.
Ils vont nous repérer.
Yaklaştın, 32.
32. Presque.
Yaklaştın.
Presque.
- Yaklaştın. Hintçe.
De l'hindi.
JetBlue Uluslararası uçuşuydu. Nereye gidiyorlar biliyorum. Ama vedalaştıklarını duyacak kadar yaklaştım.
C'était un international de Jet Blue, je ne connais pas la destination, mais j'étais assez proche pour entendre les au revoir, et il a dit qu'il les verrait dans quelques jours.
Algılayıcılar bir insansız aracın, yaklaştığını saptadı.
Capteurs de proximité récupérés sur la sonde automatique.
- Kiranın yaklaştığını söylüyordun.
- Tu as dit que t'étais court pour le loyer.
Biraz daha yaklaştırın.
Rapprochez-les.
Ona, Uzay Araştırmaları Başkanlık Komisyonu'nda Çalışmaya ne kadar yaklaştığını söylesene.
Dis-lui que tu as failli intégrer la Commission pour l'Espace.
"Sandıkların % 75'i açıldı artık önseçimlerde kimin galip geldiğini söylemeye çok yaklaştık."
À 75 % du dépouillement, nous connaissons presque le vainqueur de la primaire gouvernatoriale.
Onlara yaklaştığınızda kafalarını kesin.
Tu les arroses, tu t'approches et tu les décapites.
Lut, Sodom'un kapılarında, meleklerin yaklaştığını görür. Bunun ne alaka...
Aux portes de Sodome, Loth voyait les anges approcher.
Sorunlara iyi niyetle yaklaştığın yöntemin bir çok insanın hayatına mâl oldu.
Protéger les perturbés, comme vous le faites, a causé de nombreuses morts.
Ama o, büyük bir gelişmeye çok yaklaştığını ve birkaç bürokratik bilim adamının onu engelleyemeyeceğini söyleyip gitti.
Mais il pensait être trop près du but pour laisser quelques gratte-papiers lui barrer le chemin.
Burada olduğun, ve bana yaklaştığın sürece acımaz.
Tant que tu es là, viens plus près.
Müdür Price seni bir daha asla Hoyt'un yanına yaklaştırmayacaktır.
Il n'y a aucune chance que Warden Price vous laisse parler à Hoyt encore une fois.
O iğrenç amcığını bir daha kulübüme veya aileme yaklaştırırsan seni gebertirim.
Tu viens encore exhiber ton cul devant mon club ou ma famille, je te tue.
Ben aslında sadece öylesine uğramak ve size David Hollister davasında sona yaklaştığımızı bildirmek istedim.
En fait, je suis juste venue pour vous dire que, uh, on n'est pas loin de coincer David Hollister.
- Yaklaştın.
Pas loin.
Yaklaştım da ne oldu, bunun hiçbir anlamı yok.
- Presque ce n'est rien. - Presque n'a aucun sens.
- Yaklaştığınızda ararsınız sanıyordum.
Je pensais que vous appeliez quand ce serait presque réglé.
Ama çok yaklaştın. Bebeğin çıkmak üzere.
Mais votre bébé va arriver.
Yine de kuyumcudaki insanlar çok yaklaştılar.
Ça n'empêche pas Cartier de le facturer.
Buza en fazla yaklaştığım zaman,.. ... hamile bir kadının hokey maçında bana bıçak çektiği zamandı.
Le plus proche que j'ai été des lames sur la glace c'est quand une femme enceinte m'a menacé avec un couteau à un match de hockey.
Evet, sahne burada olursa, kamerayı buraya yaklaştırıyorsunuz. Neyi koyup koymadığınız karakterlere hayat veriyor. Çünkü ağızlarını değiştiriyorsunuz,...,... farklı gözler koyuyorsunuz ve karakter bambaşka bir tepki veriyor.
en zoomant. ça donnait vie à ces personnages. le personnage avait des bosselures différentes.
Çok yaklaştın.
T'y es presque.
Ama ona çok yaklaştık.
Il n'est pas loin.
Eminim dikiz aynasından ona yaklaştığını gördü ve bundan çok korktu.
Je suis sûr qu'il vous a vue gagner du terrain sur lui, et ça l'a effrayé.
Bu adam çoktan bir polisi harcamış ve seni da çok yaklaştığın için vurmuş ve bunlara rağmen gelip beni uyaran sen mi oluyorsun yani?
Ce type a déjà descendu un flic, il vous a tiré dessus parce que vous approchiez du but, et vous venez me mettre en garde? Disons que c'était une visite de politesse.
- Yaklaştırır mısın?
- Tu peux zoomer?
Korkarım Ostra Festivali çok yaklaştı.
Je crains que la fête d'Ostara n'approche à grands pas.
Programa katılmaya yaklaştığımız zaman 3 bacaklı bir Corgi * alıp adını "Bay Turşu" koydu.
Aussitôt qu'on nous a retenues pour l'émission, elle a adopté un Corgi a trois pattes et l'a appelé M. Pickle.
Şükran günü yaklaştı. İnsanlar hediyelere kaç para harcayacağını farkettiğinde, cüzdanlarını öylesine sıkı kapatır ki düğün masrafları sonrası Kim Kardashian'ın bacakları gibi olur.
Thanksgiving est pour bientôt, et dès que les gens réalisent combien d'argent ils vont devoir dépenser en cadeaux, leurs porte-monnaie se referment rapidement, comme les jambes de Kim Kardashian après le mariage soit annulé.
Glee Kulübü olarak size Noel gösterimizin yaklaştığını hatırlatmak isteriz.
Le Glee club vous rappelle que notre spectacle de noël approche.
Altılar'ın köstebeğine çok yaklaştık.
C'est du sang. On s'est rapprochés de l'espion.
Mümkün olduğunca yaklaştırın!
Menez-moi le plus près possible.
-'43. Yaklaştın. 2.
Pas loin.
Beyaz Sarayın elindeki gerçeğe bakarsak bu ajans böyle bir durumun yaklaştığını görmediği için 50 Amerikalı 6.yüzyıl'dan kalma bir bok çukurunda tutsak durumda.
Et la vérité, là, c'est que selon la Maison Blanche, ces 50 Américains sont prisonniers dans ce trou à rats du 6e siècle, parce que cette agence n'a pas su voir les signaux d'avertissement.
Trenin yaklaştığını gördüm ve birden içimde büyük bir güç belirdi.
Je vois le train arriver et y a comme une force qui me domine.
Beni hayatta kralın yanına yaklaştırmazlar.
Ils ne me laisseront jamais approcher le Roi.
Çünkü sonun yaklaştığını her zaman biliyordu.
Car il a toujours su que la fin était proche.
Ne kadar çok yaklaştırırsanız kazanırsınız.
Lancez vos tongs jusqu'ici et c'est gagné.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]