English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yaşlı kadın

Yaşlı kadın Çeviri Fransızca

2,471 parallel translation
Pekala, bu yaşlı kadın genellikle hayır işlerine düşkün müdür?
Mais, cette vieille dame, c'est une habituée des œuvres de charité?
Bunun hesabını vereceksin, yaşlı kadın.
Y a une bonne dose qui t'attend, ma vieille.
Yaşlı kadınların çıplak fotoğraflarını çekmek isteyen adamların sapık olarak görüldüğü bir toplumda yaşıyoruz. Bu adamlar kovalanıyorlar, hakarete uğruyorlar dövülüyor sonra yine kovalanıyorlar.
Apparemment on vit dans une société qui voit un homme qui veut juste prendre des photos nues de vieilles femmes comme un pervers qui mérite d'être pourchassé et engueulé et tabassé et pourchassé!
- O yaşlı kadın...
- Cette femme que l'on vient de voir.
Manş Denizi'ni yüzerek geçen en yaşlı kadın bugün Calais'e vardı.
La femme la plus âgée ayant traversé la Manche à la nage est arrivée aujourd'hui à Calais,
- Yaşlı kadının hayatını kurtardırn. - İnanılmaz.
- Vous venez de lui sauver la vie!
Gerçekçi ol. Aptal yaşlı kadın!
Réfléchis, vieille idiote!
Şimdi yaşlı kadını bir daha ara.
Essaye encore la vieille.
Dikkat çekmek için yaşlı kadını öldürmek, yapar mıydın?
Tu l'as butée pour te faire remarquer?
Ve şimdi yaşlı kadın ölüyor.
Maintenant, la vieille est morte.
Ve yaşlı kadınlarla para için sevişmek veya ayı tuzaklarıyla ilgili işler hariç, herhangi bir işi kabul edeceğim.
J'accepte n'importe quel poste, sauf s'il faut coucher avec des mamies ou chasser l'ours.
Yaşlı kadın öldüğünde yalnızdı.
Elle était seule quand c'est arrivé.
- Yaşlı kadın mı?
- La vieille dame?
- Yaşlı kadın nerede? - Gitti. İtalya'ya.
Elle est où, la vieille?
Yaşlı kadın daha iyi bilmeliydi.
Cette vielle femme aurait du être mieux informée.
Eczanedeki yaşlı kadın emekli olduğumu bilmiyor, hâlâ bana ertesi gün haplarından veriyor.
La vieille à la pharmacie ignore que je suis à la retraite, elle continue de me refiler des pilules du lendemain gratuites.
Yaşlı kadınla yaşadıkların yüzünden mi?
À cause de cette vieille femme?
Bugünkü yaşlı kadın paltomdan bir düğme koparmıştı.
La vieille femme a arraché un bouton de ma manche.
Lamia, yaşlı kadının kullandığı kelime bu.
C'est le mot qu'elle a employé.
Etrafta dolanan bir sürü yaşlı kadın falan...
C'est plein de vieilles dames.
Tek düşündüğün o yaşlı kadın!
Tu ne fais que penser à cette vieille femme.
Pardon, arkadaşım. Rahatsız ettiğim için üzgünüm ama arkadaşım üzerime kahve döktü, sonra yaşlı bir kadın ceketimi çaldı daha sonra çalıştığım yerden beni attılar.
Excusez-moi de vous déranger, mais... mon collègue m'a aspergé de café, et une vieille dame m'a volé ma veste, et ils m'ont viré du bâtiment où je travaille.
Yaşlı bir kadınım diye kendimi koruyamam mı sandın?
Tu me prends pour une vieille sans défense?
Onların yardımına ihtiyacımız var ve sen kalkmış yaşlı bir kadınla uğraşıyorsun?
On a besoin d'aide, et tu agresses des vieilles?
Şimdi sadece solmuş yaşlı bir kadınım.
Je ne suis qu'une vieille femme ridée maintenant.
Lucy'nin yaşlı bir kadın olduğu nu söyledin?
Tu dis que Lucy est une vieille femme à présent?
Benjamin, artık yaşlı bir kadınım.
Benjamin, je suis une femme âgée à présent.
Yaşlı, çılgın bir kadın çalışıyordu.
Vous vous rappelez la vieille folle qui travaille ici?
Yaşlı bir kadın kendini koruyamaz mı sandın?
Tu me prends pour une vieille sans défense?
Kapıda nöbet tutan yaşlı bir kadın varsa, bu daha da zorlaşıyor.
Une vieille femme aux aguets, ça n'aide pas.
Yaşlı bir kadın.
Une dame âgée.
Tabi, alışverişten dönen yaşlı bir kadının elindeki poşetleri taşımasına falan yardım etmem. O kadar uzun boylu değil ama ona kapıyı falan açarım, önden buyrun falan filan, başımla beraber.
S'il y a une vieille dame qui porte ses sacs d'épicerie jusqu'à chez elle, je ne l'aide pas à les porter, je ne vais pas jusque là, mais je tiens la porte ouverte pour elle et je la laisse sortir avant moi.
Ben küçükken, ilgilendiği yaşlı bir kadın mirasını ona bırakmış.
Elle a reçu un héritage de la vieille dont elle s'occupait pendant mon enfance.
Yaşlı kadın iyi.
La vieille est gentille.
- Yaşlı bir kadın için harika dans ediyorsun.
- Tu danses bien, pour une vieille dame.
Ama şimdi yaşlı bir kadının senin müziğini dinlerken gözyaşı döktüğünü görüyorum.
Mais à l'instant, une femme pleurait dehors car la musique l'avait émue.
Yaşlı kurt beni dinlemeyecek o kadın- -
Le Patron m'écoutera si elle... - Je dois la voir.
Unutma, artık o yaşlı bir kadın.
N'oublie pas qu'elle est rendue vieille.
- Birkaç yaşlı kadını soyabiliriz.
On pourrait dépouiller de vieilles dames.
Hey, uzaydan gelen kocaman bir şeyin yaşlı bir kadının evine düştüğünü duymuş muydun?
Hé, avez-vous entendu parler de cet énorme débris spatial qui a atterri dans la maison d'une vieille dame
Sen bahçeyle uğraşan yaşlı bir kadın veya kumsalda bir bebek değilsin.
Tu n'es ni jardinier ni un bébé sur une plage.
İpotek kredisini uzatmak isteyen yaşlı bir kadın geldi.
Une femme âgée demande un délai supplémentaire pour son hypothèque.
Sınırı geçince Meksika'da yaşlı bir kadın var.
Il y a une vieille dame de l'autre côté de la frontière...
- Ben yaşlı bir kadınım Bay Spiers.
- Je suis une vieille femme.
"Orta yaşlı, kareli ceket giyen kadın" diye yazmış.
"Guette... " la femme entre deux âges en veste écossaise. "
Yaşlı kadını çıkarmamış mıydı? Evet ama sonra tekrar girdi. İkinci katta yanından geçtim.
La journée va être magnifique.
- Case, yaşlılar evindeki büyücü kadın mı?
- Case, la folle de la maison de retraite?
Yani, yaşlı bir kadının cazibesi reddedilemez.
Vraiment, le charme d'une femme plus âgée est indéniable.
Annenizin gözü yaşlı, hüngür hüngür ağlıyor kadın! Komşularınızın kolları arasında!
Votre mère pleure dans les bras des voisines.
Buraya geldin ve yaşlı bir kadın buldun...
Tu es revenu et... Tu as trouvé une vieille femme.
Evet, yaşlı bir kadın buldun.
Oui, tu as trouvé une vieille femme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]