Kadın mı Çeviri Fransızca
20,115 parallel translation
Bir kadın mı?
Une femme?
Hâlâ aşık olduğun kadın mı Einar?
Cette femme dont tu es toujours amoureux, Einar?
Bu kadın mı?
Elle?
Özel Bir Kadın mı?
Pretty Woman?
Ben sinir bozucu bir kadın mıyım?
Est-ce que je suis chiante?
Esme, programımıza hoş geldin. Silah meselesinin artık büyük ölçüde bir kadın meselesi hâline geldiğini söyleyebilir miyiz?
Est-ce que le débat sur les armes à feu est devenu une question avant tout féminine?
O kadının itibarını yerle bir etmek için gerekirse sol taşağımı feda ederim ama bir şey bulamazsınız.
- Je donnerais ma couille gauche pour la traîner dans la boue, mais on n'y arrivera pas.
İttifakını kurabilmek için beni kandırıp o Wisdeth'li kadınla evlenmeme sebep olduğundan beri nefret ediyorum ondan.
Je le hais depuis qu'il m'a piégé pour que j'épouse cette fille de Wisdeth pour l'alliance.
- Tamam. Neyse, sanırım kadın vurunca beyin sarsıntısı geçirdim.
Quoi qu'il en soit, je pense que j'avais une commotion cérébrale.
O olmasaydı bu muhtaç kadınlara yardım edecek kaynağı bulamazdık.
Sans lui, nous n'aurions pas les moyens d'aider ces femmes dans le besoin.
Eğer bir kadın beni başkasını sikmekle suçlarsa ben de gider başkasını sikerim.
Si ma femme m'accuse d'en baiser une autre, eh bien, je vais en baiser une autre.
Bugün burada, genç kadın ve erkek dostlarımızın kullandıkları berbat biraları bırakıp kaliteli biralara geçişini kutlamak için bulunuyoruz.
Nous sommes réunis ici aujourd'hui pour célébrer les jeunes hommes et les jeunes femmes de cette communauté qui sont diplômé de leur bière de merde vers une bière decente.
O kadın ben olacak mıyım?
Cela sera-t-il moi?
Dostluk ise, kadın kahramanımız.
Et l'héroine, Amitié.
Kadın da ona aşık mıydı?
Et elle?
Kadının durumunu kontrol etmemiz lazım.
On veut s'assurer qu'elle va bien.
Kendi küçük savaşımızda bize katılacak olan sekiz kadın ve erkeğin dosyasını.
Les huit hommes et femmes qui nous rejoindront dans notre petite croisade.
Uzun süredir bir kadının önünde pantolonumu çıkarmamıştım.
Je n'ai pas enlevé mon pantalon en face d'une femme depuis quelque temps.
- Bu beylere de kadının deli olduğunu anlatmaya çalışıyordum, kadın.... kafama lanet bir düzeltici ile vurdu.
Je disais à vos agents que cette folle m'a frappé avec un verre.
Neden bana çekici bir genç kadın olduğumu söylemiyorsun ya da hiç aşık olup olmadığımı sormuyorsun?
Pourquoi ne me dites-vous pas que je suis charmante ou ne me demandez-vous pas si j'ai déjà été amoureuse?
Yani bizden, kadınların onlara nazik davranan erkeklerle çıkmasını zorunlu bırakan bir kanun çıkarmamızı mı istiyorsun?
Donc, vous voulez qu'on adopte une loi qui obligerait les femmes à sortir avec des gars gentils?
Bir keresinde benim de başıma böyle bir olay geldi ve bu kadını aradım.
Je me suis retrouvée une fois dans une situation comme la tienne, et j'ai appelé cette femme.
Becky Cavatappi'yi tanımıyorsun. Ama kadın tam bir katil.
Quoi?
Duş rafı kullanmayacağım, çünkü ben yetişkin bir kadınım ve bir yurtta yaşamıyorum.
Je n'utilise pas de panier de douche, car je suis une femme adulte et je ne vis pas dans un dortoir.
- Bunu söyleyen başka bir kadın var mı? - Bildiğimiz kadarıyla yok.
Il y en a une autre?
Sanırım en utanç duyulabilecek olanı, onun pornografik tanımlarıyla bahsettiği, Büyük göğüslü kadınların yeraldığı, insanların yaptığı çeşitli seks aktiviteleri, ya da hayvanlarla.
Je pense que le plus embarrassant a été sa description d'images pornographiques mettant en scène des femmes avec d'énormes poitrines se livrant à divers actes sexuels avec différentes personnes ou...
Sanırım, kadınların ve erkeklerin bu olaya, bakış açısındaki temel farklılıkları bu vurgular.
Cela met en évidence les différences d'interprétation des hommes et des femmes.
Sanırım, idealleri olan bir kadın olmak kolay olsa gerek.
Je devine que c'est facile d'être une femme idéaliste, vu votre condition.
Dalga mı geçiyorsun, o kadın deli.
Tu te fous de moi? C'est une vieille menteuse.
Evet, bu noktadan sonra yattığım tek kadın sen olacaksın.
Oui, à partir de maintenant, tu seras la seule femme avec qui je couche.
Farkında mısın bilmiyorum ama ama Charles, Kitaplardan Yapıtlara bağışı için Kadınların Edebiyat Yemeği Oprah Ödülleri'nde isteniyor.
Je ne sais pas si tu es au courant, mais Charles va recevoir le tant convoité Oprah Award au déjeuner des Femmes dans la Littérature pour son œuvre de charité, "Des Livres dans les Bâtiments".
Bu kadın beni neredeyse yok etti.
Cette femme m'a presque détruite.
Sen, arkadaşım, bomba bir kadın olmanın parlak bir örneğisin.
Toi, mon amie, tu es le brillant exemple de ce qu'est une femme du tonnerre.
Niyetinizi anlıyorum gerçekten anlıyorum ve kitabınızın muazzam bir başarıya ulaşacağını biliyorum ama deneyebildiğiniz kadar deneyin kadın olmak nasıl bir şey asla anlayamazsınız.
J'apprécie vos intentions, vraiment, et je vais m'assurer que votre livre ait un succès énorme mais aussi dur que vous essaierez, vous ne pourrez jamais savoir ce que c'est qu'être une femme.
Erkekler, kadın olamaz ve feminizme dışarıdan yardım edemeyiz.
Les hommes ne peuvent pas être des femmes, et pourtant on ne peux pas aider le féminisme de l'extérieur.
Arkadaşım, dünyadaki en güzel kadını baştan çıkardım.
Mon ami, j'ai séduit les femmes les plus belles au monde.
Seninle tanışmadan önce bambaşka bir adamdım Dolores ve senin gibi bir kadını hak etmeden önce halletmem gereken bazı hesaplaşmalar var.
Avant de te rencontrer, j'étais un autre homme. J'ai des choses à régler avant d'être digne de toi.
Kadınımı biraz ateşli isterim ben.
J'aime les femmes fougueuses.
Şimdi... siz de yeterince zekî bir kadın olduğunuza göre söyleyin bakalım tüm bunları güvence altına almanıza neden ihtiyacımız var?
Vous êtes une femme intelligente. Pourquoi aurait-on besoin de vous?
Dolores evde bir kadın var, adı Juliet ve babası çalıştığım şirketin sahibi.
Dolores. Chez moi, il y a une femme, Juliet.
Bir nevi Umutsuz Ev Kadınları ile cadıların karışımı gibi bir şey.
Un peu genre... Desperate Housewives mélangé à... Je ne sais pas, des sorcières.
İstemediğimde ya da unuttuğumda çocuklarımı her zaman okuldan alan kadınsın.
Tu es la fille qui ramène mon fils de l'école quand j'oublie ou quand ça ne me tente pas.
- Hayır, tatlım düşecek olan tek şey, bir başka kadının üzerine olan kocandır.
Non, ma chérie. Le seul qui va se plier, c'est ton mari, penché sur une autre femme.
Kızım evsiz bir kadının parasını çaldı.
Ma fille a volé une mendiante.
Herkesin benzersiz bir cinayeti örnek olay seçmesi gerekiyordu ben de düğün gecesi öldürülen bir kadın üstüne yaptım.
On devait traiter un meurtre différent et j'ai fait le mien sur une femme tuée le soir de son mariage.
Bu kadının "Salyangozun Hayatı" nı yayınladığını hatırlayalım.
Souviens-toi que c'est la même personne qui a publié "Cette vie d'escargot."
Grammy kazanmış kadınım.
J'ai gagné un Grammy.
Jane Scott'un cesedini halletmem için beni tuttukları vakit davayı tekrar canlandırabilmek adına Göldeki Kadın Katili öldürmüş gibi yaptım.
Donc quand j'ai été engagé pour m'occuper du corps de Jane Scott, je l'ai fait ressembler au meurtrier de la femme du lac pour rouvrir l'affaire.
Olmaz, ihtiyar kadınların karşıdan karşıya geçmesine yardım etmeyeceğim artık Reese.
Pas moyen, j'en ai fini d'aider les petites vielles à traverser dans les clous, Reese.
Sizi durdurmazdım, velilerle sınıf dışında konuşmaktan hoşlanmam ama onun çok özel bir kadın olduğunu söylemek istedim.
Désolée, je n'aime pas parler aux parents en dehors de l'école, mais je tenais à vous dire qu'elle est vraiment unique.
" Burada, dalgaların çarptığı gün batımı kapılarında elinde meşalesiyle güçlü bir kadın duruyor, alevi yıldırım gibi ve adı Sürgündekilerin Anası.
" Ici, devant nos portes battues par les flots au soleil couchant, se dressera une femme puissante avec une torche, dont la flamme est un éclair emprisonné, et le nom est Mère des Exilés.