Kadın da Çeviri Fransızca
6,526 parallel translation
Adam şehirli bir borsacı, kadın da... Hay sikeyim.
Ce gars est un courtier de la ville, et la femme est...
Kadın da bulmuşsun.
Tu as une copine.
- Kadın da evlidir.
- Alors elle...
Adam bir kanser araştırma kurumunda CEO ve kadın da Lille Üniversitesi'nde öğretmenlik yapıyor.
Il dirige une association caritative contre le cancer, elle enseigne à l'université de Lille.
Adam "oraya gel" diyor mesela kadın da "geleceğim" diyor.
Lui, il disait : "Rate point le rendez-vous." Elle : "J'y manquerai point."
PA, J-me'nin nereye gittiğini söyledi. Kadın da onu öldüresiye dövmesi için Çatlak Diego'yu yolladı.
L'A.P. lui a dit où se dirigeait Jamie, et elle a envoyé Diego le Fou le battre à mort.
Öldün sen! Yalnızca sen değil o kadın da öyle.
Vous allez tous y passer. mais cette femme aussi.
Ve köydeki bir kadın da bunca adaletsizliğin ve ölümün, bu dünya ile öteki arasındaki kapının... açık kalmasına neden olduğunu bazı ölülerin ise kapının yanlış tarafında kaldığını iddia ediyor
Et une femme dans le village affirme que toute ces morts et l'injustice a laissé une porte ouverte entre ce monde et le prochain et certains morts sont du mauvais côté de celui-ci.
Kiralık bir araç ve kadın da özel dedektif değil.
C'est une location, et elle est loin d'être détective privé.
- Dostum bu kadın da neymiş?
Mon Dieu, cette fille, hein?
Çünkü Carter seni o kadını tutuklarken görürse onunla bir ilişki kurman daha da zorlaşır.
Parce que s'y carter te voit arrêter cette femme, Ça va être beaucoup plus difficile pour toi... de construire une relation avec elle
O eğer bir kadını oradan çıkarabiliyorsa, bana da ulaşabilir.
S'il a trouvé un moyen d'employer une femme, il peut trouver un moyen de m'employer.
- Geçen hafta çatıda bir kadın öldürüldü.
Une femme a été tuée la semaine dernière sur un toit.
Belki de onu öldüren şey Wesen değildi. Volcanalis ya da o hayalet kadın gibi bir şeydi.
Peut-être que ce qui l'a tué n'était pas wesen, comme un Volcanalis ou cette femme fantôme.
Amerika'da son zamanlarda erkekler için günde dokuz tatlı kaşığı şekerden daha fazlasını yememeleri öneriliyor, bu kadınlar için ise altı tatlı kaşığından fazla değil.
Aux Etats-Unis, il a été récemment recommandé pour les hommes d'avoir pas plus de neuf cuillères à café de sucre par jour et les femmes pas plus de six.
Kederli kutlama yapıyordum ki bu da çok fazla Çin yemeği yemek ve kadın katiller hakkında dizi izlemek anlamına geliyordu.
Je célébrais tristement. et les 2 impliquaient de manger beaucoup de nourriture chinoise en regardant une émission sur les femmes meurtrières.
Ama James için, bana ve diğer yetişkinlere katılarak nasıl bir erkek ya da kadın olacağına karar verme zamanı.
Il est temps pour James de me rejoindre ainsi que les autres adultes pour décider du genre d'homme ou de femme qu'il veut être.
Kadın ve mumyalanmışlar, bu yüzden Emily Bartson ya da Keri Torres burda mı bakamıyoruz.
Sexe féminin et momifiée, donc il ne s'agit absolument pas d'Emily Bartson ou de Keri Torres ici.
Demek istediğim... hala başka bir erkek onunla ilgilenirse, ben onu kıskanıyorum. ve eğer benle bir kadın ilgilenirse, o da beni kıskanıyor.
Je suis jaloux si elle attire d'autres hommes et elle le devient si je reçois celles des autres femmes.
Senin gibi güzel bir kadın nasıl oldu da buraya düşebildi?
Comment une belle femme, comme vous, a-t-elle pu fini ici?
Ya da cadı kadın.
Ou une sorcière.
Yani o dışarıda kadın gibi mi giyiniyor?
Il sort dehors, habillé comme une femme?
- Ve kadınlar da etkilenmeyecek.
- Les femmes non plus. - Il n'a pas tort.
Ya doktor da olaya karıştı ya da biri kadını takip ediyordu.
Soit le docteur est impliqué, soit quelqu'un d'autre la pistait.
Adamı balıkçı olarak düşündüm, kadını da garson.
Donc pour moi, il est pêcheur et elle serveuse.
Bir kadının benim gibi bir adama aşık olmaya başlaması için belli sayıda vuruşma limiti vardır.
Eh bien, il y a un nombre limité de "coups" avant qu'une femme comme toi commence à tomber amoureuse d'un gars comme moi.
Felicity Smoak, tam da görmek istediğim kadın.
Felicity Smoak, exactement la femme que je voulais voir.
Dodoma'da bir kadın sünnetiyle mücadele işini kabul ettim.
J'ai accepté un travail à Dodoma, dans un centre pour femmes qui ont subit une ablation après un cancer.
Diğer kadınlar biz onları bulana kadar o kadar da şanslı değillerdi.
Ces femmes n'ont pas eu tant de chance, jusqu'à ce qu'on les trouve.
- Sırf o da kadın diye mi?
- Parce que c'est une femme?
Ya da kadın olduğu için.
Parce que c'est une femme.
Michigan'da öğrenci olan o kadın...
Cette fille...
Toplantıda kimliğini tespit edemediğimiz bir kadın üye var. Ama bazı isimler lazım.
Nous avons une femme de l'assemblée non identifiée, mais j'ai besoin de noms.
Tüm bunlar için düşündüklerini bir kenara koy ve o kadının da orada olduğunu unutma. Sonra kendine şunu sor ;
En dehors de ce que vous pensez de tout ça, souvenez-vous qu'en son cœur, il y a également elle, et demandez-vous :
Ama delik izleri Kevin Brubaker'da da vardı ve Douglas'ın kamuflaj amaçlı kadınlarla çıktığını biliyoruz.
Mais il y avait la même perforation sur Kevin Brubaker, et Douglas flirtait avec des femmes en couverture.
- Kadını tarif etti mi ya da isim verdi mi?
Vous l'a-t-il décrite ou donné un nom?
Benden başka birinin seçileceğine dair yanlış bir izlenime kapılan varsa kadın ya da erkek fark etmez, kendini aptal duruma düşürmeden önce onu doğru yola sokacağıma emin olabilirsin.
Et si l'un d'entre eux a la fausse impression qu'il y a vraiment plusieurs options, je lui montrerai le bon chemin avant qu'il ou elle ne montre à tout monde qu'il est un abruti.
Onun da icabına bakılması lazım... bu yeni Grimm kadının da.
Donc on doit s'en occuper. On doit s'occuper de cette femme Grimm.
Ama oğlunuzun hedefleri kadınlar. Bu da demek oluyor ki hayatındaki en önemli kadının, cinayetler serisini tetikleyecek bir travmaya yol açtığı anlamına gelir.
Mais les cibles de Davin sont des femmes, ce qui signifie qu'une femme particulière dans sa vie a fait quelque chose traumatisant pour déclencher sa folie meurtrière.
Peki bu Mara denilen kadın ya da her neyse, ne yapıyormuş? Bizim Audrey'nin kılığına mı girmiş? Evet.
Et cette Mara ou peu importe qui elle est, elle est comme une femme portant notre Audrey comme une sorte de déguisement tout ce temps?
Olaya dahil olan kadına ve ailene içten özürler,... karını aşağıladığını söylersin, kızından da özür dilersin genel itibariyle kadınlardan.
Excuses cordiales à la femme impliquée ainsi qu'à votre famille, dégradant pour votre femme, pour vos filles, les femmes en général.
İkna edici genç bir kadınsın ve ona iki kere bakacak olan en güzel kız da sensin.
Vous êtes une jeune femme très persuasive et la plus jolie fille qui le regardera jamais deux fois.
Beni ve bebeğimi Nick'in evine götüren kadın Nick'in annesiydi ama... ve kafası da gayet yerindeydi.
La femme qui nous a amené moi et mon bébé chez Nick était la mère de Nick, et elle avait sans aucun doute sa tête.
Bakın, tek dediğim, eğer bir bekârlar masası olacaksa neden biraz da kadın koymazsın?
Je dis juste que si déjà il y a une table pour célibataires, pourquoi ne pas nous mélanger un peu?
Ya da bu durumda bir kadın.
Ou dans ce cas-ci, une femme.
İşte bu da kadın işi.
Et ça c'est, si vous demandez vos nobles, le travail d'une femme.
Bunu söyleyebilirim çünkü ben bir kadınım, ama o da muhtemelen ayaklı bir kaltak.
Je peux le dire parce que je suis une femme, mais c'est probablement une salope sur roues.
Ama kaldıramadığına göre zayıf ya da yaralı olabilir, belki de bir kadındır. Şüpheli yine yeni bir şey giydirmiş.
Cette personne n'a pas pu, ce qui suggère qu'il peut être faible ou blessé ou être une femme.
Kadın... yukarıda banyoda.
Une femme... Dans la salle de bain à l'étage.
Ayrıca, kadınların çözülmesi zor olduklarını da anladım.
Et aussi que les femmes sont compliquées.
Kadının çantasında telefon ya da kimlik yok.
Aucun portable ni de pièce d'identité, dans le sac de la femme.