English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Y ] / Yukarı çıkın

Yukarı çıkın Çeviri Fransızca

763 parallel translation
Yukarı çıkın. O şeyi geriye çekin!
Là, tirez la poutre!
Yukarı çıkın.
Montez.
Kes sesini. Yukarı çıkın ve yere yatın. Bizim kaçmamız lazım.
Montez à l'étage, on va contre-attaquer.
Yukarı çıkın! Haydi! Bu açılış gecesi değil mi?
Si vous la connaissiez Comme moi je la connais
Jack'le yukarı çıkın Manuel. Gabya yelkenini kontrol edeceksiniz.
Monte avec Jack et contrôlez.
- Yukarı çıkın, Doktor. - Ah güzel.
Tant mieux.
Yukarı çıkın!
Allez, montez!
Yukarı çıkın!
Allez, en haut!
Siz yukarı çıkın.
Vous feriez mieux de remonter, tous les deux.
Tepsinizi alıp dosdoğru yukarı çıkın.
Je viendrai reprendre le plateau plus tard.
Zeminden başlayıp yukarı çıkın.
Fouillez le sous-sol et les étages.
Yukarı çıkın.
Grimpez là-haut!
Yukarı çıkın!
Grimpez! Allez là-haut!
Yukarı çıkınca tekrarlanmayacak.
Je n'arriverai jamais à grimper par là.
Yukarı çıkın!
En haut!
Hadi, yukarı çıkın.
Allez à l'étage. Vite!
Doktor gelip etrafta başıboş dolandığını görmeden yukarı ait olduğun yere çık.
Remonte en vitesse à ta place, avant qu'il ne rentre et te trouve en train de te balader.
Yukarı çık ve bayan Thatcher'a babasının burada olduğunu söyle.
Montez prévenir Mlle Thatcher que son père est ici.
Hemen yukarı çık. Natasha'nın sana ihtiyacı var.
Monte vite Pépel, Natacha a besoin de toi!
Her şeyi hazırlayın. Yukarı çıkıyoruz.
Préparez tout, nous arrivons.
Şimdi yukarı çık da eşyalarını topla.
Va préparer tes affaires.
Bayan Black, bu genç hanımı yukarı kata çıkarın. Ona kıyafet bulun.
Mme Black, occupez-vous de cette jeune personne.
Yukarı çıkıyoruz.
Allez, assez parlé. Il n'y a qu'à monter.
Yukarı çıkın.
C'est bien.
Neden yukarı çıkıp nişanlımın bavulunu hazırlamıyorsunuz? Lütfen.
Si vous montiez préparer les affaires de ma fiancée?
Yukarı çıkıp, banyo yapın, sizden önceki kadar hoşlanacağım, söz.
Montez prendre un bain, je vous aimerez toujours autant.
Addie, yukarı çık ve Alexandra'nın eşyalarını hazırla.
Monte preparer les choses de Mlle Alexandra.
Birazdan yukarı çıkıp sana bavula ne koyacağını söyleyeceğim.
Je monte dans un instant te dire quoi emporter!
Eşyalarını al ve yukarı çık.
Enlève ton paquetage et monte.
- Yukarıya çıkın bayan.
Par ici, mademoiselle.
O yaşlı bir felçli. Yukarıya çıkın peder, çabuk olun.
Allez, dépêchez-vous.
Sizce yukarı çıkıp Martha'nın durumuna baksam iyi olmaz mı?
Ne pensez-vous pas que Je devrais aller voir si Martha va bien?
- Sızdın. Yukarı çıkıyor.
- Vous vous êtes évanoui.
- Yukarı çıkıp ve bakarsın, değil mi, lütfen?
- Tu ne veux pas monter voir?
Yukarı çıkın.
Monte.
- Yani yukarı çıkıp Kellersonlara birini öldürüp öldürmediğini sormayı düşünmezsin değil mi?
Tu n'espères pas demander aux Kellerson s'ils ont tué quelqu'un?
Yukarı çık da durdur şu kadını!
Monte lui dire d'arrêter ça.
Bobby, yukarı çık ve küreği kap getir, biraz altını kazalım yeter.
Bobby. Va chercher la pelle, il suffira de creuser, c'est tout.
Bak, yukarı çıkıp şu üzerindeki hemşire formasını değiştirdikten sonra, dışarı çıkar güzel bir yerde birşeyler içeriz.
Vous montez, vous vous débarrassez de cet uniforme et on va boire un verre quelque part.
Neden yukarı çıkıp biraz dinlenmiyorsunuz? Uyumaya çalışın.
Pourquoi ne montez-vous pas essayer de dormir un peu?
Yukarı çıkıp, istediğin odayı alırsın, tamam mı?
Choisis la chambre que tu veux.
Yukarıya çok yavaş çıkıyorlar, sırasıyla, ta ki kapı kapanana değin. ve kapı kolu dönüyor, ve kapı açılmağa başlıyor ve... asla ne olduğunu bilemeyeceğim,
très lentement, un pas à la fois, jusqu'à ce qu'ils atteignent la porte, et la poignée tourne, la porte commence à s'ouvrir et... je n'ai jamais su ce que c'était,
Yangın çıkınca, yukarı çıkacağım... yukarı çıkacağım, sonra onun elbiselerini giyip, hemen terkedeceğim.
Je vais à l'étage, je mets ses vêtements et je pars immédiatement.
Yukarı çıkıyorum. Seymour. Aynı odada bir başkası ile birlikte iken sen sadece bir aynada kendini beğenerek seyretme konumuna değil seninle birlikte olan kişinin ancak en iyi görüş açım diye adlandırdığını görebileceği konuma girdiğinin farkında mısın?
Je monte. tu réalises que tu es avec quelqu'un dans cette pièce, tu ne dois pas avoir la même attitude que lorsque tu es seul devant ton miroir,
O küçük sardalye kutularında denize açılırdık ve... su altına indiğimizde bir daha yukarı çıkabileceğimize emin olamazdık.
On allait dans ces boît es de sardines et quand on plongeait, on n'étaitjamais sûrs de remonter.
Silahını at, ellerin yukarıda, parmakların ayrık olarak çık dışarı.
Jette ton arme. Sors, les mains levées.
- Yukarı çıkıp uyanmış mı diye bakar mısın? - Peki efendim.
Allez voir si elle est réveillée.
Yukarı! Çabuk! Çıkın oradan!
Tout le monde en haut!
Pasific'in doğusuna gitmek için emir almıştık. Iwo Jima'nın kuzeyine doğru yukarı çıktığımızda hava radyasyon tozuyla kaplanmıştı.
On nous a demandé de gagner le Pacifique Ouest, et quand nous avons mis le nez dehors, près d'Iwo Jima... l'air était plein de poussière radioactive.
Yukarı çıkın, çabuk!
Grimpez!
Elini ceketine, kalp çarpıntısı nedeniyle ağrısı olduğunu bildiğim yere sıkıştırıp sokağın yukarısına doğru fırladı.
Et il se mit à gravir la pente abrupte, une main glissée dans le veston... à l'endroit du cœur car, je le savais, il souffrait de palpitations.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]