Yukarı bakın Çeviri Fransızca
258 parallel translation
Yerde değil. Yukarı bakın.
Ce n'est pas en bas mais en haut.
Tamam. Yukarı bakın.
Relevez la tête.
- Yukarı bakın!
Regardez! Là-haut! C'est lui!
Daha yukarı bakın general.
Regardez plus haut, Général.
Şimdi sırtınızı diğer tarafa çevirin ve yukarı bakın. Başınızın üstüne dokunun. Yavaşça.
maintenant, tournez-vous... et regardez en l'air.
Tanrı'm! Yukarı bakın.
Regardez là-haut!
# Yukarı bakın ve beklemediğimiz umudumuzu hissedelim #
Regardez et savourez l'espoir qu'on attendait
Beyler, beyler, yukarı bakın!
Soldats, soldats, regardez là-haut!
Yukarı bakın, lütfen.
Regardez en l'air, s'il vous plaît.
Bak, Ross, baş parmağını yukarı, dümdüz tutuyorsun.
Ton pouce était dressé en l'air. Comme ça.
Yukarıdaki bayanı ve onun bana bakışını düşünüyordum...
Je pensais à la femme d'en haut, à son regard.
Tam, yatakları hazırlamak için yukarı çıkmıştım ki orada, atölye kapısının yanında durmuş bana bakıyordu.
Je montais ouvrir les lits... Elle était devant l'atelier, qui me regardait.
Şimdi yukarı bakın.
Regardez vers le haut.
Hey, kafanızı çevirip yukarıya bakın!
Hé, attention en bas!
Ağcı yukarı taşırken merdivenlerdeki insanların yüzlerindeki bakışlar hep dost canlısı ve hoştu.
Lorsqu'on a apporté l'arbre... les gens étaient aimables, ils étaient bons.
Yukarıda baktığın gibi bak.
Comme du haut de l'escalier.
Yukarı bakın.
Relevez la tête.
- Yukarı gelin de yeni gece elbiseme bakın.
" Ensemble de campagne, accessoires.
Sen nehrin karşı tarafına bak, ben de ırmağın yukarısına.
Regarde sur l'autre rive, je vais voir en amont.
Bakın. Yukarıya bakın.
Regardez ça.
Bak, yukarı çıkıp şu üzerindeki hemşire formasını değiştirdikten sonra, dışarı çıkar güzel bir yerde birşeyler içeriz.
Vous montez, vous vous débarrassez de cet uniforme et on va boire un verre quelque part.
Bak, sadece seni görmek için 20 araba 70 erzak fıçısı ve 94 insanı bir dağdan yukarı çıkarıp yollarını iki gün uzattım.
J'ai fait monter 20 chariots, 70 têtes de bétail et 94 personnes sur une montagne : deux jours de route en plus, juste pour te voir.
Siz ikiniz bu kata ve yukarı kata bakın. Tamam.
Vous deux, fouillez cet étage et celui au-dessus.
Bakın! Yukarıya bakın!
Regardez là-haut!
Bakın bu çaydanlığı yukarıda kırdı.
Vous savez, elle a cassé la théière là-haut.
Yukarı çıkıp samanlığa bakın!
Allez regarder dans le grenier.
Bu kadın, Tanrının yazdığı alın yazısıyla sadakat ve sabrını, ömür boyu süren kötü talihiyle test ederek yaşadı en azından, artık yukarıdan bizlere bakıp, görebilecek.
Cette femme, dont le destin et la providence divine ont voulu éprouver la foi et la résignation chrétienne. Elle aura au moins la consolation de nous voir de là-haut.
Yukarı doğru bakın profesör. Gözünüze bir damla damlatacağım.
Je vais vous mettre des gouttes dans les yeux.
Şu yukarıda ilerideki duvarlara bakın. Lenf sistemine giriyoruz.
Regardez ces parois, là.
Yukarıya bakın!
Eh! Regardez là-haut!
Görünüşe bakılırsa yukarıdan gelen emirlere göre bunlar yok edilmemiş.
... que nous n'avons bien entendu pas effacé.
Bakın kişisel ayrıntılardan sonra, sağdan sola yukarıdan aşağıya ve ortadaki her şeyi inceleyeceğiz.
Écoutez... Après les renseignements personnels, inspectez de chaque côté, et fouillez la maison de fond en comble.
Bakın doktor bey, yukarısı, dağlarda sürümü güttüğüm yerler olağanüstü güzel. Gökyüzü yıldızlarla dolu. ve ben çok yalnızım.
Voyez-vous, Docteur, quand je garde mon troupeau dans la montagne... tout est si beau sous le ciel étoilé... il n'y a que moi, et parfois je me sens si seul.
Bak! Yukarısı onların karargahı.
Regardez, voici leurs bureaux.
- Yalnızca yukarı bak. - Manny, orada mısın?
- Regardez en l'air.
Parfümünü koklamak, kalp atışını duymak yumuşak, kıvrımlı göğüslerini yanağında hissetmek ve yukarı baktığı zaman, onun bakışıyla karşılaşmak ve sonra gözlerini kapatıp onun sıcak, derin bakışını hissedecekti ve narin, şehvetli gülüşünü ve sonra kadın saçlarını hafifçe okşayacaktı, aşağıya doğru aşağıya doğru...
"humer son parfum, entendre battre son coeur, " sentir ses doux seins galbés " contre sa joue.
Şuraya bakın. Yukarı. İşte bu.
Regardez en l'air.
Bakın, ne varmış yukarıda
Venez voir ce qu'il y a sur la table
Yukarı bakıp germe onu.
N'essayez pas de le regarder.
Öğrenci arkadaşlar, yukarıya bakın. Bu kediyi pencereden bırakınca yerçekiminin etkisiyle ve akabinde içgüdüsel olarak nasıl bir davranış sergileyecek?
Messieurs les étudiants, je suis ici, en haut et si je jette ce chat par la fenêtre, comment se comportera cet être organisé soumis au "centrum gravitationis"
Dönemin şair ve diplomatı Constantin Huygens bu şehir sarayındaki ihtişamın "kibirli, gotik bir yukarıdan bakış" olduğunu söylemiş.
Constantin Huygens, poète et diplomate de l'époque... trouve que cet hôtel de ville fait disparaître... "la misère et la crasse gothiques".
Bak. Senin ayaklarını yukarı kaldıracağım.
J'ai soulevé tes pieds du sol.
Ve mehtap çıkmış. Ay ışığı göğüslerine çarptığında, vücutlarına bakıyoruz. O göğüslerin nazikçe yukarı ve aşağı zıplayışını izliyoruz.
Ie clair de lune, on voit leurs seins nus... qui frémissent sous nos regards...
Bakın, yukarıda tanışmanızı istediğim bazı insanlar var, birkaç dakika sonra, oldu mu?
J'aimerais vous présenter à quelques personnes là-haut.
Şimdi bak, aşağı indikten beş dakika sonra, beni önemli bir iş için yukarı çağırmalısın. Tamam mı?
Au bout de cinq minutes, appelez-moi pour une affaire importante.
O yüzden ben de, yukarıda daha iyi para alacağı bir iş yapacağını düşündüm ve ona bakıp güldüm.
Cela me fit penser qu'elle voulait accomplir un travail mieux payé et ensommeillée, je lui souris.
Yukarıya bakın!
Regarde là-haut!
Eğer hala canlıysanız yukarı doğru bize bakın.
Si tu t'en sors, contacte-nous.
Şu suratının haline bak! Az daha yukarı vursa, kafanı uçuracaktı.
La tête que tu fais... 5 cm plus haut, tu n'avais plus de tête.
Bakın biraz önce duyduğumuza göre yukarıda yaklaşık 50 ceset varmış.
Il paraît qu'il y aurait plus de 50 morts là-haut.
Normalde mikroskopla bakınca adamın tohumlarını... rahimden yukarı çıkarken görmesi gerektiğini söyledi.
Normalement, l'Indolore aurait vu les bestioles du mec... remonter vers la matrice, sous son microscope.
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın kim geldi 23
bakın ne buldum 41
bakın hele 21
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın bayan 50
bakın ona 18
bakın ne diyeceğim 82
bakın kim geldi 23
bakın ne buldum 41
bakın hele 21
bakın bayım 46
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın burada kim var 25
bakın bana 20
bakın beyler 30
bakın şuna 23
bakın işte 18
bakın kimler gelmiş 31
bakın burada ne var 16
bakın kim burada 16
bakın çocuklar 69
bakın burada kim var 25
bakın bana 20
bakın beyler 30
bakın şuna 23
bakın işte 18
bakın kimler gelmiş 31
bakın burada ne varmış 17
bakın millet 24
bakın hanımefendi 18
bakın burada kim varmış 20
bakın doktor 20
bakın efendim 47
yukarı 789
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
bakın millet 24
bakın hanımefendi 18
bakın burada kim varmış 20
bakın doktor 20
bakın efendim 47
yukarı 789
yukari 32
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yukarı gelmek ister misin 19
yukarıda ne var 19
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yukarı gelmek ister misin 19
yukarıda ne var 19