Yük Çeviri Fransızca
3,480 parallel translation
Her yük kapasitesi ve atış mesafesinden elli sekiz gemi ilerliyor.
58 navires font route. De tout tonnage et armement.
Ailece yük gemisiyle bedavaya gidebileceğiz.
On pourra trouver de la place dans le cargo, pour nous tous.
Şu motor kontrol paneline gitmeni istiyorum. Hangi rölelerde aşırı yük olduğunu söyle.
J'ai besoin que vous alliez au panneau de contrôle du moteur et que vous me disiez quels relais sont surchargés.
Senin bir yük olacağını ve... yabanda hayatta kalamacayağını söylememiş miydim?
N'avais-je pas dit que vous seriez qu'un fardeau? Que vous ne pourriez survivre dans les terres sauvages?
Yük teftişi!
Contrôle du chargement!
Şu yük vagonlarından her birinde en safından 4,5 ton ham gümüş var.
Chacun de ses wagons contient 4,5 tonnes d'argent de la plus grande pureté.
İki yıl önce elimizdeki fil bu yük gemisiydi.
Il y a 2 ans... l'éléphant... était ce cargo.
Bu arada dinlediğin için teşekkürler, göğsümden bir yük kalktı ve içime atmaktansa bunları böyle ortaya söylemek çok rahatlattı.
Et merci de m'avoir écouté. De m'avoir permis de vider mon sac et de tout expulser au lieu de me contenir.
Sorunlarımla sana yük oldum, biliyorum. Senin, kendi sorunların var.
Je n'ai fait que t'imposer mes problèmes, alors que tu as les tiens.
Annie, sana yük olmak istemiyorum.
Annie, je ne veux pas être un fardeau.
Sen bana hiçbir zaman yük olmazsın Max.
Tu ne seras jamais un fardeau, Max.
Neden fazla yük taşıyorsun?
Pourquoi traîner ce surpoids?
Hepimiz, annenin istediği gibi yük arabasında gideceğiz.
On monte tous dans le chariot avec M'man, comme elle le souhaitait.
Tüm yük bacaklarına geliyor, değil mi? Evet.
- Tu vois, ça se perd pas!
- Yük olmak istememiştim. Boğazına bıçak dayamıyorum endişe etmene gerek yok.
Mais te sens pas obligé.
Çok yük almışız.
- On est surchargés!
Ve biz bir yük gemisi değiliz.
Et disons qu'on est un poil plus petits qu'un cargo.
Omuzlarından büyük bir yük kalkıyor.
Tu te sens beaucoup plus libre.
Arpı olmayan bir arpçı yük değil çözülmeyi bekleyen bir bulmacaydı.
Car un harpiste sans harpe n'est pas un poids mort Juste une énigme à résoudre
Umarım bunu yapmanın, bana nasıl bir yük olduğunun farkındasınızdır.
J'espère que vous réalisez le lourd fardeau que je traîne.
Artık yük haline geldi.
C'est un handicap.
Sen de suçlu olmayan bir kadına yalan söyleyerek kadının sırtına büyük bir yük bindirmiş oldun.
Et vous avez menti à une femme, qui n'est pas coupable, sur ce que vous lui injectiez.
- Pekala bu her doktorun katlanmayı öğrenmesi gereken bir yük.
- Eh bien, c'est le poids que tout médecin doit apprendre à supporter.
- Olmaz. Yük olmak istemem.
Je ne voudrais pas m'imposer.
Eski yerleşimciler, şehir dışındaki sert iklim koşulları için yük hayvanı kullanmanın gerekli olacağını düşünmüşler. Bu yüzden develere önem vermişler.
Les premiers colons avaient besoin de bêtes de somme mieux adaptées au climat du désert.
Çünkü bu yıllardır omzumda bir yük gibiydi ve kimseye borçlu kalmadan yaşamayı seven biriyim.
Tu sais, j'y pense depuis des années. Je n'aime pas avoir de dettes.
Her gün Menzil'den 100 yük arabası geliyormuş.
Ils m'ont dit qu'une centaine de chariots arrivaient chaque jour.
Charlotte'ın beni reddetmesi de o anlardan biriydi... ama şimdi bir "kız arkadaşı" olduğunu öğrenince sırtımdan büyük bir yük kalktı.
Le rejet de Charlotte fût un de ces moments, mais maintenant je sais qu'elle a une'copine'eh bien, C'est un réel soulagement.
Sen aptal kitap turlarında veya Henry'nin velayet boklarındayken kafam çok karışıktı ve yük olmak istemedim.
J'étais perdue et tu étais parti pour une promo débile ou pour t'occuper de Henry. Je ne voulais pas te peser.
Sadece yük ve eşya alıyoruz.
Nous prenons seulement des cargaisons et des bagages.
Söyledim sana, sadece yük ve bagaj.
Je vous ai dit, seulement des cargaisons et des bagages.
Evet, yük gibi görünmeye başladın şimdi.
Oui, vous commencez à ressembler à des baggages.
Eminim ki bir yük olacaktır.
Je suis sûr que c'est beaucoup à porter.
Kendi kendinize yük olduğunuzu düşünmeseydim, sizden hoşlanabilirdim.
Si vous n'étiez pas un danger pour vous-même, je vous apprécierais.
Yük nedir bilirim, ama ben kendi yükümü konuşabilirim.
J'en sais beaucoup en ce qui concerne les bagages mais je ne peux pas en parler.
Josh, üzerinde daha fazla yük olsun istemedim.
Josh, je n'ai pas voulu décharger plus de truc sur toi.
O'nun halkı bir yük hayvanı gibi oldu
Tous ces gens réduit à des bêtes de somme.
- Evet, Thayer hakkında olan şu şey, o çok iyi bir çocuk, ama keza bu omuzunda büyük bir yük.
Oui, le truc sur Thayer, c'est que c'est vraiment quelqu'un de bien, mais il a aussi cette puce majeur sur son épaule. A propos de ton père?
Sırtıma kaldırabileceğinden fazla yük biner.
Elle se retrouverait avec trop de choses à devoir s'occuper.
Dürüst olmak gerekirse, sana yük olmadan bu dava için cevaplarla ortaya çıkmam haricinde ben ne yaptım?
Honnêtement Jules, ce que j'ai fait... excepté, revenir avec des réponses pour cette affaire et sans même vous facturer?
Bunu takdir ediyorum, ama, Karen, sırtında ağır yük taşıyan sensin.
- [GLOUSSEMENT] J'apprécie ça, Karen, mais tu es celle qui fait le plus gros du travail ici.
Omuzlarımdan yük kalktı, Önümüzdeki iki günü iple çekiyorum.
Il a moins de poids sur les épaules, et je suis pressé d'arriver aux jours qui viennent,
Omuzlarımdan büyük yük kalktı.
C'est un grand soulagement pour moi.
Neden yük arabalarını yüklemelerine yardım etmiyorsunuz?
Pourquoi ne pas les aider à charger leurs wagons?
Kuzey kısmında eski bir yük yolu var.
Il y a un chemin au nord.
Bu bir yük yolu.
Un chemin forestier.
Gizli bir yük taşıyoruz.
Nous transportons une cargaison secrète.
Bu kadar yük olduğunu düşünmemiştim...
LINDA : Je ne savais pas que c'était un tel fardeau
Tüm bu hediyelerin büyük bir yük olduğunu biliyorum.
" mais sache aussi que cet héritage
Ama bana zaman gerekliydi seni bir yük olarak düşünmemek için. Demek istediğim bu hep senin yanında olamamın bahanesi olamaz.
Ça excuse pas le fait que j'aie pas été assez là pour toi.
Rahibe, üstümden koca bir yük kalkmış gibi hissediyorum.
Je me sens déjà mieux.
yukarı 789
yukari 32
yuki 55
yukiko 72
yüksek 42
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yükle 21
yukarıdayım 26
yukari 32
yuki 55
yukiko 72
yüksek 42
yukarıda 424
yukarı bak 74
yukarda 62
yükle 21
yukarıdayım 26
yukarıya 106
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yükseliyor 29
yukarı gelmek ister misin 19
yukarı aşağı 19
yukarıda ne var 19
yukarıdan 22
yukarı ve aşağı 20
yukarı çek 30
yukarı gel 146
yukarı çık 160
yükseliyor 29
yukarı gelmek ister misin 19
yukarı aşağı 19
yukarıda ne var 19