Ama bana Çeviri Portekizce
23,721 parallel translation
Ama bana bakmaya devam etmiştin.
Mas continuavas a olhar para mim.
Sorun yaşamasına neden olduysam üzgünüm ama bana söylemedi.
Se lhe causei problemas, sinto muito,
Ama bana biraz daha süre verirsen...
Se me der mais tempo...
Ama bana gelip bilmem kaçıncı kez para istemekte bir beis görmüyorsun.
Mas não tens problema em vir ter comigo para me esmifrares mais uma vez.
Ama bana emir verme gücü onlardan biri değil.
O poder para mandar em mim não é uma delas.
Ama bana bundan bahsetmediniz.
Mas não me falou disto.
Eminim öyledir ama bana demeye başlamarına izin vermeyeceğim. - Sen bir korkaksın.
Claro que chamam, mas não a mim.
Hayır, hayır, olamaz. Ama bana hemen lazım.
- Mas preciso dele agora.
Ama bana Teresa denen kızı vermen gerek.
Mas preciso que me dês a rapariga, a Teresa.
Buna gerek de yok. Ama bana hizmetçiyi vermelisin.
E não preciso, mas preciso que me entregues a empregada.
Ne yaparsınız bilmiyorum ama bana biraz zaman kazandırın.
Não sei. Consigam-me algum tempo, está bem?
Ama sen o notu bana fikirlerimin ne kadar saçma olduğunu söylediğin el yazınla geri yolladın.
Mas reenviou-me com umas notas escritas a mão a detalhar como as minhas ideias eram estúpidas.
Ama inan bana mesele yine kendisi, sen değilsin.
Mas garanto-te que isto é acerca dela, e não se trata de ti.
Biliyorum. Bağırma bana ama.
Eu sei, não te zangues comigo.
Ama niye bana anlatasın ki?
Mas porque haveriam de me dizer alguma coisa?
Bakın, bu işi bana önerdiğiniz için çok minnettarım ama onların arasında kendimi yabancı gibi hissetmekten de alıkoyamıyorum.
Olha, estou-te muito agradecida por me teres recomendado para o trabalho, mas eu também... Não consigo deixar de sentir que pode existir algo de estranho a acontecer entre eles.
Ama New York'ta bana da açılmıştı.
Mas também se abriu comigo, em Nova Iorque.
Adım John Henry. Ama çoğu insan bana Doc der.
O meu nome é John Henry, mas costumam chamar-me "Doc".
Ben sarhoştum ama o daha da sarhoştu bu yüzden ona anahtarları bana vermesini söyledim, tamam mı?
Eu estava bêbada, mas ele ainda estava mais, então eu disse-lhe para me dar as chaves.
Doğru ama sen cinsel işlev bozukluklarında uzmanlaşmış birisin ve kocam bazen ereksiyon olabiliyor, bazen de olamıyor. Bütün bunları bana açıklayabileceğini umuyordum.
Sim, mas a sua especialidade é a disfunção sexual, e às vezes ele consegue ter erecção e outras vezes não, e eu esperava que você me pudesse explicar isso.
Evine dönmek istediğini söyledi, ama nedense bana duygusal biri gibi gelmiyor.
Disse que quer ir para casa, mas de alguma forma ela não me parece ser do tipo sentimental.
Ama içki şişesini eline aldı. Bardağa birazcık koyup bana verdi.
que ia levar porrada mas ele pegou na garrafa, meteu um pouco num copo e deu-me.
Eşime yazdığım düzinelerce cevaplanmamış mektuplardan sonra bunun bana yazılan bir mektup olmadığını ama sana şifreyle yazılmış bir mektup olduğunu farkettiğimde şaşkınlığımı tahmin edersin.
Depois das dúzias de cartas que escrevi à minha esposa, todas elas sem resposta, imaginai a minha surpresa quando me apercebi de que esta não era uma carta para mim, mas uma mensagem em código para vós.
Sana ne yaptığını biliyorum, bana yaptığını da, ama şimdi Diana ve Kelly'ye sahibiz.
Sei o que isso fez contigo e o que fez comigo. Mas agora temos a Diana e o Kelly.
Bana burasının ne olduğuna dair istediğin hikâyeyi anlatabilirsin ama bir diktatörlüğe uyandığım gerçeğini kabul etmeyeceğim.
Pode contar-me as histórias que quiser sobre este sítio, mas não aceito uma realidade onde acordo numa ditadura.
Ama sesimin dünyanın etrafında dolaşıp kimse duymadan tekrar bana döneceğini hayal ettim.
Mas imaginei a minha voz a dar a volta ao mundo e a voltar para mim sem ninguém para a ouvir.
Bana ayaklarımın üstünde durmayı öğrettin ama ben sana yardım edemedim.
Ensinaste-me a ser independente. Mas eu não te ajudei.
Ama hepsinin öleceğinden bahsetmişti bana.
Mas ele estava a perguntar se a alternativa era morrerem.
Hepsi gizli ama inan bana aklının almayacağı şeyler yapıyorlar.
Elas são confidenciais, mas... confia em mim, eles fazem coisas que tu nem sequer consegues imaginar.
Bana inanmadığını biliyorum ama lanet olası bir küçük kasaba garsonu olmak için doğmadın.
Sei que não acreditas, mas não nasceste para ser empregada de terriola.
Ağabey olacaktı sözde ama o da bana geldi.
Ele é que devia ser o irmão mais velho, mas vinha ter comigo.
Bana yol sevmiyorsun çünkü ı seni seviyorum.
Porque você não me ama do jeito que eu te amo.
- Hadi ama Frank. Bana verdiğin bölgede kimse satış yapamaz.
Ninguém consegue vender nas áreas onde estou.
Ama sen odama geldin. Kırmızı şarap içtik ve bana korkmam gerekmediğini söyledin.
Mas, tu foste ao meu quarto, bebemos vinho tinto, e disseste-me que não precisava de ter medo.
Ama, hey, hata yaptığımı ortaya çıkar paramın geri kalanının yerini öğrenip bana göster bütün harcadığın emeğin karşılığını öderim.
Mas digo-lhe o seguinte. Se descobrir que estou errado e encontrar o meu dinheiro, diga-me. Não vai arrepender-se.
Generalimin ne istediğinin farkındayım ama benim bir sorunum var. Bana bu konularda yardım etmeyin.
Sei o que o meu General quer, mas não me pode ajudar com um problema.
Televizyona çıkmak pek bana göre değil ama yine de teşekkürler.
Não gosto de aparecer na televisão, mas obrigada.
Pardon bana düşmez ama burada ne yapıyorsun?
Desculpe, não é da minha conta, mas o que é que faz aqui, afinal?
Aynı rütbede olabiliriz, Johnson. Ama burada yetki bende. Bana rapor veriyorsun.
Podemos ter a mesma patente, Johnson, mas eu estou no comando aqui e você responde-me a mim.
Burada ne söylediğini bilmiyorum, bana söylemedi ama inanabilirsiniz.
Não sei o que diz aí, ela não me diz, mas pode acreditar.
Hadi ama. "Amanın" deyip bana söylememezlik edemezsin şimdi.
Não podes dizer isso e não me contares!
"Tanrı'ya güvenin ama kıçlarınız bana ait." tarzı saçmalıklar.
"Confia no Senhor, mas o teu couro é meu", cenas assim.
- Evet ama bu bana verdikleri hücre değil.
Pois, mas esta não foi a que me deram.
Bana deli de ama bu herifin kendini arkadan vurduğunu düşünmüyorum.
Chama-me maluco, mas não acho que este tipo se alvejou nas costas.
Kuru yalan ama güven bana, Blanca bunu hak etmişti.
Tudo mentira. Mas acredita, a Blanca merecia-o.
Ondan nefret ediyordum ama o bana karşı hep kibar davranıyordu.
Odiava-o, mas ele era simpático comigo.
Diğer asistanlar onlardan daha yaşlı olduğum için bana takılmayı seviyorlar ama günün sonunda en bilgili olan hala ben oluyorum.
Os outros residentes gostam de me chatear por ser muito mais velho do que eles, mas no fim das contas, também sou mais sensato.
Bana bir açıklama borçlu değilsin ama sen çok iyi bir adam ve harika bir cerrahsın.
Não me deves uma explicação, obviamente, mas és um bom tipo e um óptimo cirurgião, e eu...
Evet ama bu bana verdikleri hücre değil.
Pois, mas esta não foi a que me deram.
- Teşekkürler Donna. Bana bir teşekkür borcun var ama bunun için değil.
Deves-me um agradecimento, mas não é por isso.
Ama Harvey, şimdi de sen bana borçlandın.
Mas, Harvey agora és tu que me deves uma.
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana öyle bakma 161
bana bak 1395
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana öyle bakma 161
bana bak 1395
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana ver 290
bana bir bak 53
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana ver 290
bana bir bak 53