Bir daha olmaz Çeviri Portekizce
993 parallel translation
Affedersin, bir daha olmaz.
Desculkpe, não volta a acontecer.
- Bir daha olmaz efendim.
- Não tornará a acontecer.
Bu kasabada bir daha olmaz diyordum.
Desta vez, nesta cidade, eu prometi a mim mesma que não aconteceria de novo.
Şimdi tüm bunları bir kenara mı atacağız? Bay Van Daan. Eminim ki bu bir daha olmaz, değil mi?
Sr. Van Daan, eu sei que isso nunca vai se repetir, vai?
Bir daha olmaz.
Não volta a acontecer.
Bir daha olmaz.
Não voltará a acontecer.
Bu bir daha olmaz.
Não tornará a acontecer.
Hapishaneye dönmek istemiyorum. Bir daha olmaz.
Não quero voltar para a prisão, nunca mais.
- Evet efendim, bir daha olmaz.
- Sim, senhor. Não torna a acontecer.
Sanırım bir tane daha almamın zararı olmaz.
Acho que não faz mal tomar outro.
Bazen hepimiz birer şeytan olsaydık,... meleklerin ve iyiliğin bir değeri olmasaydı yaşam daha hoş olmaz mıydı diye merak ederim.
Às vezes pergunto-me se a vida não seria muito mais divertida se fôssemos todos diabos, e sem nada de tretas sobre anjos e ser-se bonzinho.
Ilkeler bir kere dogdu mu, bir daha yok olmaz.
Os grandes princípios näo se perdem quando vêem a luz.
Jekyll'dan biraz daha detaylara inmesini istememin bir sakıncası olmaz sanırım.
Pergunto-me o que faria o Jekyll se eu pedisse para desenvolver.
Bunu daha sonra, uygun bir zamanda tartışsak olmaz mı?
Porque não discutimos esta questão num momento adequado?
Bir 50 yıl daha tekrarı olmaz.
Só acontece daqui a 50 anos.
Sadece bir gece hanım için sorun olmaz ama daha fazla kalırsa,
Minha esposa concordou apenas por uma noite, mas para mais tempo...
Bir daha olmaz.
Isso não se repetirá.
Onun yerine bir subay alsan daha iyi olmaz mı?
Não devia levar outro oficial em vez dele?
Bundan daha özel bir gün olur mu bilmiyorum. - Olmaz, kesinlikle.
E não sei se há ocasião mais especial do que esta.
- Bir kadeh konyak içsen daha iyi olmaz mı?
- Não preferes beber um Brandy?
- Kıskanıyorsunuz. Sizce de, kendi duygularınıza bir baksanız, daha iyi olmaz mı?
Nâo devia estudar as suas emoções nessa perspectiva?
- Noriko, sen babamla bir süre daha kalırsın, olmaz mı?
Noriko, ficas com o pai mais algum tempo, certo?
"Aşkın sırrı Ölümün sırrından daha büyüktür" için? küçük bir kutlama olmaz mı?
Não pensa que é um pouco alegre... para "O segredo do amor é maior que o segrêdo da morte"?
Bir daha buralarda görünürsen gitmek için katıra ihtiyacın olmaz.
Se voltas a aparecer aqui, não precisarás de mulas para partires.
Beni bir daha görmek istiyorsan, olmaz.
Não faças isso, se queres voltar a ver-me.
Bir yudumdan daha bir şey olmaz.
Um mais não vai doer.
Sizce de, bir adamın genç bir kızı korkutmasını göstermek daha etkileyici olmaz mı, satış için?
Não concorda que é mais eficaz mostrar um homem a aterrorizar uma jovem? Em termos de vendas?
Tilki bize bir hizmet daha yapana kadar olmaz.
Não até que ele faça o último serviço.
Ama bir kuyuya düşseydim ve bir daha benden haber alınmasaydı daha güvenli olmaz mıydı?
Mas não seria mais seguro se caísse num poço e nunca mais fosse encontrada?
Bir sonraki yarışta 500 dolara 10.000 dolar verecek ama 500 dolar koymalısın. Daha az olmaz.
$ 500 renderão $ 10.000... mas a aposta mínima é de $ 500.
Yalnızken olmaz, ama Swede yanımda olursa bir daha deneyebilirim.
Só não, mas voltarei a tentar novamente se você estiver ao meu lado, Swede.
Bir bira daha içelim. Olmaz.
- Vamos beber outra cerveja.
Eğer olmaz derse, bir daha kızını göremez.
Se disser que não, não verá de novo sua filha.
Çavuş sakinleşir ve bana dert olmaz, bana bir daha şaka yapma.
Se o sargento acalmar e não me causar problemas, nunca mais faça outra brincadeira comigo.
Bu slaytların bir patolog veya bu alanda uzman biri tarafından hazırlanması... daha iyi olmaz mıydı?
Não teria sido preferível que as lâminas fossem preparadas por um patologista, ou um especialista neste campo?
Hoşuma giden bir şey yapsam daha iyi olmaz mı?
Não seria melhor que eu fizesse o meu número?
Şimdi olmaz. Daha uygun bir zamanı kolla.
Agora não Espera por uma oportunidade melhor.
Burada zaten St. Louis'in en pahalı yemeğini yiyoruz biraz daha içeri girsem bir şey olmaz.
Faço-te pagar um jantar caro em St Louis, e não me preocupo se pagares um pouco mais.
- Bir akıl hastanesi daha iyi olmaz mı sizce?
- Um asilo. Seria melhor.
O zaman daha çok isteyecek bir şeyleri olmaz.
Exactamente. O primo Alfredo é um homem do povo.
Sağlam bir temel daha iyi olmaz mıydı? Temel mi?
Não era melhor um bonito fundo de mar pintado por quem eu sei?
Bir doktor çağırsaydık daha iyi olmaz mıydı?
Não seria melhor chamar um médico?
Kaptan, o bakışı daha önce de gördüm ve bir an önce bir şey yapılmazsa, er ya da geç onu üzeceğim, beni rahat bırakmasını söyleyeceğim ve bu da şu an onun için hiç iyi olmaz.
Capitão, já vi aquele olhar antes e, se não se fizer nada, mais cedo ou mais tarde, terei de o magoar, dizer-lhe que me deixe em paz, e isso não lhe faria bem agora.
Başka türlü olmaz! Bir daha kapatın!
Que não seja de outra forma!
Daha şiddetli bir şey olmaz.
Nada de mais violento.
daha aşağı olmaz... satılık iyi bir çocuk... alın sizin olsun... sadece 1.000 peni, hiçbir şey değil... dört gineden az dedim yedi gineden bu fiyata indirdim...
ou à volta disso um belo rapaz tenho para venda podem ficar com ele por apenas 1000 moedas podem fazer as contas quatro guinéus, pouco menos já baixei, porque eram sete
Londra sokaklarında geziniriz ne bulacağımız hiç belli olmaz... daha ceplerine girmediğimiz o kadar çok insan var ki... olduğu gibi kabul ederseniz hayat güzeldir... bırakın mum dibine kadar yansın hayat güzeldir... bazen gözünüze bir yumruk da yiyebilirsiniz... onu kapatır, ötekine de yumruk yersiniz ama asla ağlamazsınız... şalımız yok, tüylerimiz yok gösterişli kürklerimiz yok... zaten dışarıdaki hava da bu elbiselere uygun değil...
há tantos traseiros com bolsos por fechar p'ra quem se contenta com o que há é uma rica vida não deixem a esperança morrer é uma rica vida embora uma vez por outra se fique com um olho negro tapa-o até que te esmurrem o outro mas não te atrevas a chorar não temos folhos, nem penas, nem enfeites, nem rendas o mau tempo não se ajusta a roupas muito elegantes
Sanırım bu kadar kişiyle yapınca bir kez daha yapsa zararı olmaz dedi.
Ela pensou : Quando se vê saloios tanto tempo, que diferença faz mais um?
Umarım sana bir daha kötü bir şey olmaz.
Espero que nada de mal volte a acontecer-te.
Bir kez olsun, daha az şifreli konuşsan olmaz mı?
Por uma vez, se importa de ser menos crítico?
Daha iyi bir kasaba verse, fena olmaz.
Também não faria mal se tivesses uma terra melhor.
bir daha asla 148
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha 442
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42
bir daha yapma 24
bir dahaki sefere 163
bir daha olmasın 24
bir daha 442
bir daha bak 16
bir daha olmayacak 147
bir daha da gelme 19
bir dahaki sefer 17
bir daha yap 42
bir daha söyle 118
bir daha vur 18
bir daha asla olmayacak 26
bir daha deneyelim 45
bir daha dene 80
bir daha yapmayacağım 40
bir daha düşün 29
bir daha yapmam 21
bir daha ki sefere 39
bir daha yapalım 21
bir daha vur 18
bir daha asla olmayacak 26
bir daha deneyelim 45
bir daha dene 80
bir daha yapmayacağım 40
bir daha düşün 29
bir daha yapmam 21
bir daha ki sefere 39
bir daha yapalım 21
bir daha düşündüm de 20
bir daha söylemeyeceğim 30
bir daha söylesene 19
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bir daha söylemeyeceğim 30
bir daha söylesene 19
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16