Birincisi Çeviri Portekizce
2,277 parallel translation
- Pekala, birincisi...
Bom, primeiro :
Senin yapmadığını biliyorum bu durumda sanırım birincisi.
Sei que não o fizeste, por isso, é a primeira opção.
Birincisi Doğruluk Kılıcı.
Primeiro... da Espada da Verdade.
Tamam, Dan sana geri dönmedi çünkü birincisi senden ayrıldı ikincisi, başka biriyle görüşüyor ve son olarak ne kadar seni savunsam da sen manyak bir insansın.
Certo, o Dan não te respondeu, porque : A ) Acabou contigo. B ) Anda a sair com alguém.
Ne diyorsun sen? Birincisi, işinden gerçekten nefret ediyor olmalısın.
Primeiro, deve odiar mesmo o seu trabalho.
Birincisi, çok bayağı ve halka açık.
A primeira é o espalhafato público.
Tahmin et birincisi neydi.
Adivinhem no que me formei.
Birincisi : Garip, ortama aykırı bir kahkaha.
Risadas estranhas não relacionadas ao assunto.
Birincisi, ayaklarındaki bu şişlikler.
A primeira, é o inchaço das extremidades.
"Eğer hayatta ikinci bir şansın olursa birincisi gibi kullanma" derdi.
Ele disse : "Se te for concedido um segundo ato na vida, não repitas o primeiro." Agradeço toda a conversa,
Birincisi, iğrenç. İkincisi, gerçekten mi?
"A", que nojo e "B", a sério?
Birincisi öldü.
O primeiro está morto.
Birincisi, bir dövüş ayarlamak, en az 20.000 dolara patlar.
Bem, primeiro, vai custar pelo menos 20 grandes para te arranjar uma luta.
Birincisi...
Um.
Sınıfın birincisi oldu.
É o melhor da turma.
Annen sınıf birincisi olduğunu söylemişti.
A tua Mãe diz que és o melhor aluno da turma.
Jack sınıf birincisi demiştin. - Ama o durumun iyi olmadığını söylüyor.
Disseste que o Jack é dos melhores alunos da turma, mas ele disse que não é bem assim.
Birincisi, senin elediğin TriTek.
A primeira, a que despachaste, TriTek.
Birincisi, Johnny kabilesine katılmamı istedi.
Primeiro, Johnny acaba de me pedir para me juntar à sua tribo.
Birincisi, erkek adamlar yön sormazlar.
Primeiro, homens não perguntam a direcção!
Birincisi, annem bu evlilikteki oy hakkını kaybetti.
Em primeiro lugar, a mãe perdeu todos os direitos de voto, neste casamento.
Birincisi, yemege çikmamayi düsünüyordum ama iyi huylu çocuklar kibarca beni ikna ettiler.
Primeiro, estava a pensar em não ir ao encontro, mas, depois, a brigada do reumático, simpaticamente persuadiu-me a ir.
Birincisi, bu bizim düğünümüz, tatlım.
Bom, primeiro é o nosso casamento, amor.
Onu üniversitede okul birincisi... olduğu için mi işe aldın?
Contratou-a porque pensou que era uma estudante certinha da LSU.
Birincisi çenenizi kapayın.
A primeira coisa... é fecharem a matraca...
Birincisi, sana teklif edilen parayı reddedecek ve annene verilmesini talep edeceksin.
Primeiro, vais recusar o dinheiro e exigir que ele seja dado à tua mãe!
Birincisi, benim yerim doldurulabilir, ama seninki doldurulamaz.
Primeiro, eu sou substituível e tu não.
Birincisi, Nate'e uzun vadede iş yapacağımı kanıtlamak, ikincisi, başka bir ispiyon saçmalığı daha olmamasını garantilemekti.
Por um lado provava ao Nate que não pretendia fugir ; Em segundo, assegurava desta maneira que se acabavam as lamúrias e desistências.
Birincisi ne?
Qual é a primeira?
Birincisi parayi siraya koy.
Primeiro, põe o dinheiro em ordem.
- Birincisi ne zamandı?
Qual foi a primeira?
Birincisi, senden nefret ediyorum.
Primeiro : Odeio-te.
Birincisi müzikal olarak etkilendiğin isimler kimlerdir?
1ª : Quais as suas influências musicais?
Birincisi umut.
Uma delas é a esperança.
- Birincisi : Biletlerimin iptal paralarını ödeyeceksin.
- Primeiro, pagam-me os gastos por cancelar o bilhete.
Birincisi, bir erkeğin elinin altında bulunması gereken bir ürünümüz var.
Em primeiro lugar, temos um produto que um homem tem de ter.
Birincisi,'Beni Facebook'a ekle.'dedi.
Primeiro, ela disse "Procura-me no Facebook", certo?
Birincisi, sen keman çalamıyorsun, yani bunu anlayamazsın.
Em primeiro lugar, não tocas violino, por isso não sabes.
Birincisi : light mayonez normal mayonez kadar lezzetli değildir.
Primeira : maionese magra não é nem de longe tão boa como a maionese normal.
Birincisi, Emma iyileşene kadar burada kalmam gerekiyor.
Primeira, preciso ficar aqui até a Emma se recuperar.
Öncelikli olarak hatırlamamız gereken iki önemli şey var, birincisi sakın kollarını size dolamasına izin vermeyin.
As duas coisas mais importantes a lembrar são, em primeiro lugar, nunca os deixem pôr os braços à vossa volta.
Birincisi.
Numero 1.
Tamam birincisi
Certo. Primeira palavra.
Birincisi, sen davetli değilsin Bosco.
Primeiro, não foste convidado, Bosco.
Birincisi filme çekilmek üzere pek yakında sinemalarda.
Cujo primeiro livro está já em adaptação para o cinema... em breve num cinema perto de si.
Bu isteğinin sınıf birincisi olmamla hiçbir alakası yoktur herhâlde.
E o facto de eu ser o melhor aluno da turma não tem nada a ver com o teu convite.
Ama birincisi...
Quanto a primeira...
Birincisi :
- Farinha de milho...
Birincisi ben McDonalds'tan yemem.
Gosto de McDonald's.
Birincisi değil ama.
Sim, já vi outras...
Birincisi...
Primeira...
birini 32
birinci gün 16
birine 18
birinci 55
birinci katta 19
birinci kat 30
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
birini bekliyorum 30
birini arıyorum 33
birinci gün 16
birine 18
birinci 55
birinci katta 19
birinci kat 30
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
birini bekliyorum 30
birini arıyorum 33