Birinci gün Çeviri Portekizce
115 parallel translation
Birinci gün, ikinci gün,... üçüncü gün.
Do primeiro dia, do segundo dia, do terceiro dia.
Akşam oldu, sabah oldu ; birinci gün oluştu.
E foi criada então, a tarde e a manhã do 1º dia.
Birinci gün, birinci ayak...
Primeiro dia, primeira perna.
Birinci gün Tanrı patatesi yarattı.
O primeiro dia, Deus fez a batata.
Gettysburg Savaşı, birinci gün.
Gettysburg, dia 1.
Birinci gün, liderlik.
Primeiro dia. : liderança.
Birinci gün, diş ipi. İkinci gün, diploma.
Primeiro dia, fio dental.
Birinci gün,
Dia um :
Birinci gün.
Dia Um.
Birinci gün... herşey normal gözüküyordu... şey, Joxer'ın öldürülmesi hariç.
O primeiro dia... tudo parecia normal... bem, exceto o Joxer ter sido morto.
Birinci gün.
Primeiro dia.
Birinci gün ; onu soyutla, dikkatini çek.
Dia 1 : Isolá-la. Conquistar atenção dela.
Birinci günden. 90 gün daha toplantılara katılacaksın.
Mais 90 dias, mais 90 reuniões.
Benim ve senin için, bu birinci gün.
Portanto, para mim e para si, miúda, este é o primeiro dia.
Birinci gün.
O primeiro dia.
Birinci Gün
Dia Um
- Birinci gün
DIA 1
Birinci gün, kaptanın seyir defteri : Zeki yaşam formuna rastlamadık.
Até agora nada de organismos inteligentes.
Baker'larda kahvaltı, birinci gün.
Pequeno almoço em casa dos Bakers, dia um.
birinci gün - Bu ülkenin yüzde elli ikisi bekâr.
Dia um 52 % da população é solteira.
- Ve birinci gün de oradaydı.
- E ele estava lá no primeiro dia.
Birinci gün öldüğünde, herkes intihar olduğunu düşünmüştü.
Quando ela morreu no primeiro dia, todos pensaram que foi suicídio.
Ama ne olursa olsun onu bana birinci gün gece yarısından yanı ikinci günün resmî başlama saatinden önce vermeyeceksin.
Dou-te a ti mas, em qualquer circunstância vais entregar-mo antes da meia-noite que será o começo oficial do segundo dia.
Çavuşun dediği gibi, daha birinci gün.
Como o sargento lá fora disse, este é apenas o primeiro dia.
Günlük yazısı, birinci gün.
Anotação no diário. Dia 1.
Birinci gün. 6 kasım Cuma. 1999. Sabah 09 : 48.
1º DIA, SEXTA-FEIRA, 6 DE NOVEMBRO DE 1999, 9 : 48 DA MANHÃ
Yüz yirmi birinci gün 24 Mayıs 1978
Dia 121 24 de Março de 1978
Üç gün sürecekmiş. Yüzbaşı birinci günde kaybolmuş.
É um evento de 3 dias, e ela faltou depois do primeiro dia.
Birinci gün.
DIA 1
Bin birinci gün.
Dia 1.001.
Bir gün birinci teğmen olacağım efendim.
Ainda hei-de ser Primeiro-tenente.
Ve her gün spor yarasın, birinci sınıf cinayet detektifisin.
E faz exercício todas as manhãs, e é um detetive de primeira classe, nos Homicídios.
Birinci kısmı başka bir gün göstereceğim.
Vamos fazer assim. Eu mostrarei a primeira parte uma outra vez.
Sadece tek bir tıbbi kayıt... o da birinci süvarinin beş gün önce Thelusian gribi olduğu.
Apenas um registo médico. O Primeiro-oficial teve gripe thelusiana há 5 dias.
Belki bir gün, biraz şans ve birinci sınıf tıbbi bakımla, Leo'yu geri getiririz.
Talvez um dia com um pouco de sorte e com bons cuidados médicos, terás o Leo de volta.
Harekat amiri Miles O'Brien dahil birinci subaylar iki gün önce Atılgan ile geldiler.
O 1º contigente de oficiais, incluido o Chefe de Operações, Miles O'Brien, chegou há dois dias na Enterprise.
Tamam, birinci gün.
Se conseguir aguentar estes dias todos sem vê-la, ela vai ficar completamente fora da minha vida. Muito bem. Dia um.
Birkaç gün sonra ölümünün birinci yılı olacak değil mi?
Falta pouco para o aniversário da sua morte? Sim.
Birinci gün.
Dia um.
Şimdi izninizle ufak bir kişisel bir not. Kocam Larry'yle bizim için özel bir gün. Bugün birinci yıl dönümümüz.
E se me permitem uma pequena nota pessoal, um beijo ao Larry neste primeiro aniversário de casamento.
Eee, bir gün, birkaç asker bir sandık buldu. İçinde 280 kilo birinci sınıf sığır eti vardı. En azından, bir zamanlar birinci sınıfmış.
Um dia dois soldados encontraram um caixote Lá dentro estavam 600 quilos de carne de 1ª de boi do texas
Birinci sınıfta gördüğümüz botanik dersinin, bir gün işe yarayacağını asla düşünmezdim.
Nunca pensei que as aulas de ciência botânica iriam se tornar tão convenientes.
Annen bir yıl boyunca her gün on dolar vermişti. Böylece sonunda birinci sınıf bir koltuğu oldu.
a tua mãe deu dez dólares por dia durante um ano e acabou tendo o sofá.
- Birinci Gün " dört bilgisayarın kontrolünde.
MISSÃO MESSIAS PRIMEIRO DIA
İlk gün ve birinci tur bittiğinde, gerçek bir heyecan vardı.
Peloo final do dia e da 2 ° ronda, a emoção era real.
Doug New Mexico Üniversitesinde birinci sınıf öğrencisi... Antik diller eğitimi görüyor ve bir gün arkeolog olmayı umut ediyor.
O Doug é um caloiro na Universidade do Novo México... e estuda línguas antigas e espera um dia vir a ser arqueólogo.
Seni ilk gördüğüm gün... ölümünün birinci yıldönümüydü.
O dia em que te conheci foi o dia em que ele faleceu há um ano atrás.
Birinci yıldönümümüze üç gün kala.
Foi apenas a 3 dias do nosso aniversário do primeiro ano de namoro.
Birinci grup her gün antremin yaptı.
O primeiro grupo treinou diariamente no ginásio.
Lionel Fortay'ın, Vikinglerden atılmasından sadece bir gün önce kendisi ve oda arkadaşı tarafından verilen partide birinci sınıf öğrencisi bir kız, ektasi komasına girdi.
Na véspera do Lionel Fortay ser expulso dos Vikings, uma caloira tomou uma overdose de ecstasy numa festa... - dada por ele e o colega. - Como está ela?
Üç gün daha burada kalacaksın sonra da Delsaux Çiftliği'ndeki birinci hatta gideceksin.
Ficas aqui por 3 dias. Depois vais para a quinta Delsaux.
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192