Bu şekilde olmaz Çeviri Portekizce
315 parallel translation
Bu şekilde olmaz.
Não dessa forma.
- Bu şekilde olmaz.
- Porque não é correcto.
O bu işi yapmamış olmalıydı. Bu şekilde olmaz.
Ele não o faria assim nem de outra maneira.
Bu şekilde olmaz...
Isto não vai resultar.
Bu şekilde olmaz ki!
- Edna! Não assim!
Eğer, bir şey olursa seni kurtarırım, ama bu şekilde olmaz.
Se lhe acontecer qualquer coisa, poderei salvá-lo. Mas assim...
Bu şekilde olmaz.
Não podem ser assim.
Schmendrick onu bu şekilde bırakamazsın bu şekilde olmaz.
Schmendrick, não podes deixá-la ficar assim. - Não podes mesmo!
Seni hayatıma heyecan katasın diye tutmadım. Bu şekilde olmaz.
Não te estou a pagar para me animares a vida.
Bu Şekilde Olmaz..
Isto não funciona assim.
Hayır, hayır bu şekilde olmaz!
Não, não, não! Por aí não!
Bu şekilde olmaz Bay Parker.
Não é assim que isto funciona, Mr. Parker.
Bu şekilde olmaz, evlat.
Não funciona assim, rapaz.
Bu şekilde olmaz dostum. Bak, Blanket'in ölümü beni de senin kadar etkiledi. Biri bizden birini öldürmek isteseydi bu kadar zahmete girmesi gerekmezdi.
Também me sinto mal com a morte do Blanket mas se alguém quisesse matar um membro da brigada, tinha mandado aquela ponte pelos ares.
Bu şekilde olmaz!
Assim não!
Seni uyarıyorum. Söylüyorum sana, bu şekilde olmaz.
Aviso-te que não podes fazer isto.
Bu şekilde olmaz.
Não se faz assim!
Bu şekilde olmaz, Kate.
Não é assim que isto funciona, Kate.
Bu şekilde olmaz.
Não falava disso.
Bu şekilde olmaz bu işler.
Não é a maneira correcta.
Bir dakika. Bu şekilde olmaz.
Este não é o caminho para os banhos.
- Bu şekilde olmaz.
- Năo, năo funciona assim.
Bu şekilde olmaz.
Não assim.
Dur, bu şekilde olmaz.
- Aqui não.
Biliyorsun bu şekilde olmaz.
Sabes que isto não funciona assim.
Hadi ama, bu şekilde olmaz.
Não vai dar certo.
- Ne? - Bu şekilde değerlendirmek doğru olmaz.
Não é um modo simpático de perguntar isso.
Bu şekilde bir sorumluluğunuz olmaz. - İkiniz de evlenebilirsiniz.
Desse modo, fica livre de responsabilidade... e podem casar.
- Bu cinayet olmaz. Bu gayet açık bir şekilde meşru müdafaa olur.
- lsso não é homicídio, é simples legítima defesa.
Ama bu aynı şekilde olmaz.
Mas não está a acontecer da mesma maneira. Acontecerá, não te preocupes.
Biliyor musun, lobiye girersek ve Berozski beni görürse, beni bir bebek gibi yatağa yatırır. Aynı şekilde bizi birlikte görürse, maçtan önceki gece, bu da iyi olmaz. İyi olmaz.
Se entrarmos no vestíbulo e o Berozski me vir, vai mandar-me para a cama como a um bebé.
Bu şekilde yanlış anlama. ... olmaz.
Assim não haverá mal-entendidos.
Küçüğüne kaydetsen iyi olmaz mı? Bu şekilde her iki defter de biraz dengelenir.
Não seria melhor pôr na pequena, assim fica igual à grande?
Mantıklı bir şekilde konuşalım bu sizin içinde adil olmaz mı.
Estou aqui para o chamar á razão, para apelar ao seu sentido de justiça.
Bu şekilde hayatta olmaz.
Assim, sem mais nem menos, não.
- Bu şekilde olmaz.
- - Este não é o caminho.
Sadece bu değil. Ona bu şekilde söylemek hiçte adil olmaz. Ona çok büyük saygı duyuyorum.
Não, mas seria uma injustiça tratá-lo dessa maneira, ele merece todo o meu respeito.
Kendi başına yapabilirsin, ama ben şu anda bu işten kaçamam. İkimizi de bu şekilde tehlikeye attıktan sonra olmaz.
Podes tê-lo feito sozinho mas não te abandono agora depois de nos teres posto em risco.
- Şimdi olmaz, baba. Babanla bu şekilde konuşma!
Não fales assim com o teu pai.
Eğer bu kimyasallar güvenli şekilde depolanırsa, endişelenecek bir şey olmaz.
Se os produtos estiverem bem armazenados, não tem que se preocupar.
Ve ben bu şekilde orduyu terkedemem, olmaz efendim.
Entraremos pelo centro.
Amacımı anlarsan, bu şekilde kimse incinmiş olmaz.
Assim ninguém tem de se magoar, se é que me entende.
Bu şekilde sıkıcı olmaz.
Assim já era menos chato.
Pek çok durumda şunu söyleyen siz değilmiydiniz, hatta toplumun gözü önünde açık bir şekilde bu sözü "Lanet olası Kardasi'lara güven olmaz!"
Em várias ocasiões, não exprimiu publicamente a sua oposição ao tratado, porque, passo a citar, "Não se pode confiar nos cardassianos"?
Ve ben de hiç yok. Bu şekilde testin bir anlamı olmaz.
Se eu não tiver a prata para revelar a filme, não há prova.
Bu şekilde bakılsa bile olmaz.
Sabe, Hércules, Devíamo-nos preparar.
Biliyorsun, herşey daima bu şekilde iyi olmaz.
Sabem, as coisas nem sempre foram assim tão boas.
Olmaz, imkânsız! Bütün istasyonlardan bu şekilde geçemeyiz.
É impossivel evitar todas as estações até à Russia.
Bırak Teal'c gitsin. Size yardım edebiliriz, ama bu şekilde bir faydası olmaz.
Liberta o Teal'c. Nós podemos ajudar-vos, mas assim ele não tem utilidade nenhuma.
Bu şekilde yaşayamam, Thadeus... artık olmaz.
Não consigo mais viver assim, Thadeus.
Siz bu şekilde olmasını istediğiniz için bir şeyler olmaz.
Não pode fazer algo acontecer só porque o quer.
bu şekilde değil 53
bu şekilde 200
bu şekilde mi 16
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
bu şekilde 200
bu şekilde mi 16
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu senin 195
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu senin 195
bu seninle benim aramda 18
bu senin için 282
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu senin düşüncen 27
bu sebeple 59
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin hakkın 21
bu ses 55
bu senin fikrin 31
bu senin için 282
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu senin düşüncen 27
bu sebeple 59
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin hakkın 21
bu ses 55
bu senin fikrin 31