English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bırak onları

Bırak onları Çeviri Portekizce

1,814 parallel translation
Bırak onları.
Solta-os.
Bırak onları!
Não mexas nisso!
Bırak onları.
Põe isso no sítio.
Bırak onları onlar zaten kurtarıldı
Esqueçe isso. Eles já foram salvos!
Bırak onları.
- Passa para cá.
- Saçmalık. - Rahat bırak onları Ed.
- Bobagem. - Deixe-os em paz, Ed.
- Bırak onları Cortez.
- Deixa-os ir, Cortez.
Bırak onları.
- Deixa eles.
Bırak onları Almanlar öldürsün.
Deixa que eles matem os Alemães.
Reis, hatalarını kabul ettiler, bırak onları.
Irmão mais velho, eles sabem que estavam errados Tem piedade
Bırak onları!
Por favor...
Evet, onları rahat bırak, yeterince acı çekmişler.
Sim, precisas de os deixar em paz já! Estão a lidar com que chegue.
Muhasebeciyle bazı evrakları derleyeceğim. Karen onları ofisine bırakır, olur mu?
Peço ao contabilista que reúna alguns documentos e à Karen que os leve ao teu escritório.
Bırak düşmanlarını onlar da görsün.
Deixe que vejam quem é o inimigo.
Valizi yere bırak ve şu kenarlara sıkı sıkı tutun. Ben de onlar gelene kadar seninle bekleyeceğim.
Põem a mala no chão e agarre-se com força, e esperarei com você até eles chegarem, certo?
- Hayır. Bizi bırakıp giden onlar değil miydi?
Não, deixaram-nos.
Çin'de, onları çöpe bırakıyorlar.
Sagrado és Tu, meu Senhor. Na China, colocam-nos nas latas de lixo.
Onlar buraya uzaylılar tarafından bırakılmışlar.
Foram deixadas aqui por extra terrestres.
Yeter ki onları bırak.
Deixem-nos partir a eles.
Onları bırak.
- Deixem-nos passar! - Deixem-nos passar! Deixem-nos passar!
Onları durdur yoksa ben bırakıyorum.
Deixe eles pararem ou eu desisto.
Bırak da onlar karar versin.
Deixa-as dizer o que acham, sim?
Onları bırak.
Soltem-nos.
Onları serbest bırakıyorum.
Estou a libertá-los.
Onları kaderin eline bırak.
Deixemo-los ser os reveladores do destino.
Onları, seni mahvetmeden bırak.
Abandone-os antes que te destruam.
Hey, bırakın onları.
Tu aí, apanha isso.
Onlar babamın botları. Bırak.
Estas são as botas do meu pai.
- Onları biraz rahat bırak.
- Dá-lhes algum espaço.
Bırak şu aktörleri. Onlar çatlaktırlar.
Pára de sair com actores.
İşiniz bitince bardakları bırakın, bir görevli gelip onları alacak.
E quando acabarem deixem os frascos na sala para alguém depois recolhê-los.
Onları bırakır mıydın?
Deixava-los lá?
Bırakın onları. Bırakın onları.
Deixem-nos em paz.
- Bırak onları.
- Não viu...
Bırak onlar eksinler.
Eles que o plantem.
N'olur bırakın, benim onlar!
Por favor, ajudem-me!
Anlaşılan o ki ; ordunun orada ne yaptığı ile ilgili hiçbir fikri yoktu. Çünkü, orada tasmalanmış bir şekilde oturan köpek sorguya çekilen kişi üzerinde kesinlikle bir etki yaratmıyordu. İşte bu nedenle onlar da köpeği serbest bırakıyorlardı.
Pois este homem não compreende, o comportamento dos, militares numa zona de conflito, porque enquanto, o soldado via que o cão, com o ançaimo posto, não consegue, impressionar em nada, o interrogador vai retirá-lo.
Onları rahat bırak.
Deixa-os em paz.
Neden onları sadece arkamızda bırakıp gitmiyoruz?
Porque não os deixamos apenas para trás?
Söylendiğine göre, Dünya'ya saldırmak isteyen radikal bir grup varmış. Arkad onları durdurmanın yolunu biliyor ve onu yalnız bırakırsak yardım edecek.
Aparentemente há um grupo radical de jaffa... disposto a atacar a Terra.
Arkad onları durdurmanın yolunu biliyor ve onu yalnız bırakırsak yardım edecek.
Arkad alega ter os meios para detê-los, e ele disse que nos ajudaria se você o deixar em paz.
Evet, sen bir katil değilsin, sen sadece onları serbest bırakıyorsun.
Você não é um assassino, apenas os põe em liberdade.
Rehineleri serbest bırakın yoksa onları öldürürüm.
Deixem os reféns ir,... ou irei matá-los.
Bırak onları Lepidus beslesin.
Que Lepidus os alimente.
Bırak onlar icabına baksın.
Deixa que sejam eles, a tratar desta confusão.
Patronum memnun. Onları sana bırakıyoruz.
O chefe está satisfeito.
Bırakın onları!
Dá-lhes comida!
Oyun kurucu, koşucuları yerleştirdiğinde... Bakın, onları geniş bir alana diziyor ve yalnız bırakıyor.
Quando o "quarterback" manda os "running backs" para os postos, criam uma formação de "single backs".
Sadece, onlar Audrey'i bırakıncaya kadar elimde tutmam gerekiyor.
Só preciso do circuito até eles a soltarem.
Onları yanlız bırak, Jack.
Deixa-os em paz, Jack.
Bırak anneleri onlar için son bir şey yapsın.
Deixa a mãe deles fazer esta última coisa por eles.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]