English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / Onları bana ver

Onları bana ver Çeviri Portekizce

232 parallel translation
Onları bana ver yoksa...
Dá-mos, ou eu...
- Haydi şerif al onları! - Onları bana ver.
- Vamos, xerife, apanhe-as!
Onları bana ver.
Me dê isso.
Onları bana ver, sonra geri alırsın
Os teus papéis. Entregamos-te mais tarde. Eu guardo-os.
Sen onları bana ver ben de sana 1 milyon $ nakit vereyim.
Vocês devolvem-nos e eu pago um milhão em dinheiro.
Onları bana ver.
- Dá-mos. - Vá, Joanne.
O halde onları bana ver!
- Tens que mas dar!
- Hisse senetleri. - Onları bana ver!
- Ações do banco...
Bu yüzden onları bana ver.
Por isso entrega-mo.
Onları bana ver.
Dê-me isso.
Hayır, dünya benim yeteneğimle dalga geçer... ve onların yerine bana... Altın ver.
Não, o mundo goza com o meu talento... e em vez disso dá-me... ouro.
Bana ver onları!
Devolve-mos!
Bunu karşılık almak için yapmıyorum. Onları görmem için bana iyilik yapmanızı istiyorum.
Não é um pagamento, peço-lhe se as posso ver como um favor.
- Ver onları bana!
Devolve-me isso!
Onları bana geri ver.
Devolve-mas.
Adamları bana ver. Sen atları alırken ben onları geciktireceğim.
Eu combaterei se voçê não quiser.
- Bana onları geri ver.
Devolva-mas!
Ama bana onları düzeltmem, kendimi göstermem için bir şans ver.
Mas dá-me uma chance para voltar atrás... para mostrar o que valho.
Bana onları ver.
Mas dá-me isso.
Ver onları bana.
Dá-me esses livros!
Ver onları bana.
Dá-me cá.
- Ver onları bana.
- Dá-me isso.
Bana bir duble onlar ne içiyorsa ondan ver.
Traga-me uma dose dupla do que eles estão a beber.
Neden gidip onların ve kim olduklarını, buraya nasıl geldiklerini kimin çağırdığını öğrenip bana bildir.
Porque não vais até lá, sem dar nas vistas, a ver se descobres quem são. Como vieram dar aqui, quem as convidou, e vem-me dizer, está bem? Certo.
Ver onları bana.
- Vamos a eles!
Onlar benim iç çamaşırım, senin değil! Ver şunu bana.
Esta roupa interior é minha, não tua!
Kıyafetlerin, bana ver onları.
As roupas, dêem-mas.
Profesör, eğer bana Hazinelere giden yolu söylemezsen kızının gözlerini çıkartır ve onları birer üzüm tanesi gibi ayaklarımın altında ezerim.
Está a ver, professor? Se não me contar o caminho para as minas... vou arrancar os olhos da sua filha... e esmagá-los como uvas.
Sakin ol, sadece bir dakika. - Onları bana ver, ihtiyacım var.
- Dá-mas, preciso delas.
Ver onlar bana.
Devolve-as.
Onları bana geri ver!
Dás-mas de volta!
- Ben bir barış adamıyım, savaşcı değil, Bana benim altınlarımı ver ve onların taşınmasını sağla, ki, geri döndüğümde insanlara senin öğretilerini yayayım.
Sou um homem de paz, não um guerreiro, assim que me pagar com ouro, e fornecer os guias, retornarei para pregar seus ensinamentos.
Johnny onları bir emanet kasasına koyup anahtarı bana verdi. İşte burada.
Depois o Johnny pôs tudo num cofre e deu-me a chave, estás a ver?
Hemen ver onları bana.
Dá-mas já.
Bana biraz para ver. Onları New York'a götürüp ulusal kanallardan birine koyayım.
Dá-me dinheiro e conseguirei que actuem na televisão nacional.
Ver onları bana.
Dê-me isso.
Haydi, M'Lynn. En tuhaf vakalarından bir kaçını bana anlatmaz mısın? Onların kim olduğunu ben bulmaya çalışayım.
Vá lá, conta-me alguns dos teus casos mais bizarros e deixa-me ver se adivinho quem são.
Onlar 20 metre yakina gelince bana haber ver.
Dê-me sinal quando estiverem a 20 metros de distância. - Ok.
Bir an için bu dünyadan koptum ve bana ait ne varsa onlar gözümün önüne geldi.
Foi como se o meu cérebro se revirasse, e eu pudesse ver tudo o que é especial para mim.
Ver onları bana.
Dá-me.
Bana ver onları.
- Dê-ma.
Anne, ver onları bana.
- Dê-ma.
Bana ver onları.
- Deixa-mos tirar-te.
Bana kalırsa peyote onları sakinleştirdi. Daha sakinler.
A meu ver, o peyote os tornou mais unidos.
- Onları bana ver.
- Dá-me.
Bırak onları bukleli. Bana ver.
Entrega isso, Curly.
Ver onları bana.
Vamos, Mailo.
Ver onları bana.
Dá-mos.
Bana onları geri ver yoksa kafanı uçururum!
Dá-me o que é meu ou estoiro-te esses miolos.
Bana kalırsa bunlar, yalan söyleyen iki ırkçıdan başka bir şey değildir. Onlar, asla ama asla, bu davayı açmaya niyetli değillerdi.
Na minha maneira de ver, ambos são um par de racistas mentirosos que nunca, nunca tiveram a intenção de levar este caso a julgamento.
Bana bakınca bir Çinlinin suratını görüyor olabilirsiniz. Ama size şunu söyleyeyim ki onlar aynı suratı görmüyorlar.
Vocês podem ver aqui a cara de um chinês, mas eles não vêem a mesma cara.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]