English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Bırakın onları

Bırakın onları Çeviri Portekizce

588 parallel translation
Bırakın onları. Bak burada...
- Soltem-nos.
Bırakın onları.
Baixem as armas.
Bırakın onları!
- Deixa-os em paz.
Bırakın onları!
Deixem-nos, deixem-nos!
Yapraklara bakarak iz sürmeyi ve yolunu kaybetmemek için ağaçlara nasıl işaret bırakılacağını da onlar öğretti.
Me ensinaram a seguir um rastro, reparar as folhas e deixar minha marca numa arvore para não me perder na mata.
Onları yalnız bırakın.
Deixe-os a sós.
- Rüzgar çıkar çıkmaz onları bırakın.
- Lance-os logo que o vento irrompa.
Onları bırakın.
Deixem isso.
Onları rahat bırakın.
Deixe-os.
Boş ver, bırak yüz onların olsun.
Deixa-os ficar com o rosto.
Onları tutmaları için bir birlik bırakın.
- Eles estarão aqui em breve. - Você mntenha-nos aqui.
Ama onların işine geldiğinde kanunlar önemsizleşiyor bizi serbest bırakıyorlar!
Mas quando Ihes convêm, a lei já não conta e libertam-nos.
Katilleri yakalamak için her şeyini riske atarsın ve jüri onları serbest bırakır. Böylece geri dönebilir ve seni vurabilirler.
Arrisca-se a vida capturando assassinos, e os juízes libertam-nos, e eles voltam e disparam sobre nós.
Bırak onlar yapsın dağ tırmanışını.
Eles que subam à montanha.
Lütfen onları bırakın yoksa açlıktan ölürüz!
Poupem os nossos homens, ou vamos morrer à fome!
Yükün yarısını bırak, kalanı götürdükten sonra da gel onları al.
O Oscar era muito rico, sabia?
Kendini onların ellerine bırak yeter, yanılmanız pek mümkün değildir.
É melhor irem embora. Se precisarem de dinheiro, empresto-vos.
- Onların çocuklarını eleştirmeyi bırak.
Podes educá-los convenientemente, em vez de implicares com os deles.
Bırak onların olsun.
Eles que fiquem com tudo!
Onları bırakın!
- Fui eu! Soltem-nas!
Oğlum insanların gitmesine izin verir, onları serbest bırakırdı çünkü ona karşı tavırları yeterince...
Estava sempre a mandar as pessoas embora porque a sua atitude com ele näo era...
Onların başı olmasını bırak mafyanın içinde olduğunu bile kanıtlayamadılar.
Nem provaram que ele pertencia à Máfia, quanto mais que era o chefe.
- Onları hayran bırakırsın.
- O que te leva a pensar isso?
Onları orada şaşkın bir halde bırakıp, kralın yandaşlarını vurmaya gittik.
Montámos o nosso posto e disparámos sobre os Realistas.
Bırak Ruslar daha büyük uyduları olduğunu iddia etsinler, yani ilk onlar deniz atlarının çiftleşme yöntemini buldu diye biz de bir çekirgenin beyninin nasıl işlediğini bulmak zorunda mıyız?
Que os russos fiquem com os satélites. Eles foram os primeiros... a descobrir como os cavalos-marinhos se reproduzem. Vamos competir com eles... para descobrir a estrutura do cérebro do gafanhoto?
Eğer insanoğlu hırsını bir yana bırakıp... birbirleri ile konuşursa... Her şeyden önemli olan şey : konuşmak. Onlar artık insanoğlu değildir.
Mas se os homens não pensarem, lerem, nem falarem uns com os outros... sobretudo falarem... deixam de ser homens!
Bırakın huzur içinde yaşasınlar, onlar artık Romalı!
Deixem que vivam em paz! Agora são romanos!
Basın bize karşı değil. Rahat bırak onları.
A imprensa está do nosso lado, Rock, não contra nós.
-... ama sen onları yaya bırakırsın.
- mas és o pior.
Şimdi, arabaları burada bırakıp sessizce yaklaşalım ve onların etrafını çevirelim.
Vejamos, pomos os carros aqui infiltramo-nos ali em cima e cercamo-los.
Adamlarının yakalandığını sanıyor ve onlar bırakılmazsa şehre ateş açacak.
Ele acha que prenderam os homens e, a menos que eles apareçam, ele abrirá fogo contra a cidade.
Onların hatırına, burayı bırak, tekrar atına atla ve konvoyumuzu Oregonda Willamette vadisine götür.
Para seu bem, abandone este lugar, volte a montar o seu cavalo e leve minha caravana até o Willamette Valley no Oregon.
Kendini tamamen onların ellerine bırak sevgili Bond-san.
Entregue-se inteiramente nas mãos delas, meu caro Bond-san.
O kutsal yazıların, sizin tarihinizin tüm doğrularını anlatmadığını ispat ederlerse uzak geçmişten başka bir kültürün gerçek izlerini bulurlarsa, onları bırakır mıydın?
Se eles provarem que os pergaminhos não dizem toda a verdade da vossa história, se encontrarem provas concludentes doutra cultura do passado remoto, deixa-os em paz? - Claro.
Onları başkasının kapısına bırakın.
Deixe-os na porta de outra pessoa.
Bırak onların bana yaşattığını yaşatayım.
Deixe-me dar-lhes a provar do que eles me deram.
Ve sana ağaçları bırakıyorum ve onların çevik olgunluklarını...
E deixo-te as árvores... e seus ágeis habitantes.
Dans salonundaki kızları bir tarafa bırakırsak. Onlar da sıkışınca kendi başlarının çaresine iyi bakıyorlar.
Tirando as garotas do salão de baile, elas sabem se cuidar.
Hayır, bırak havayolları taşısın, onların işi bu.
Não, a transportadora leva. É o dever deles.
Bırakın onlar yapsın.
Deixem os hunos fazerem isso.
Bırakın atlar yürüsün ve onları siper olarak kullanın!
- Não, desça! Deixe ir os cavalos e use-os como escudo!
Onları rahat bırakın!
Deixem-nos em paz!
Ben ikisini baş başa bırakıyorum ve ayrılırken onların bir kez daha yalnız kalabildikleri için mutlu olduklarını farketmemek elimden gelmiyor.
"Ao anunciar a minha saída, reparo que ficam aliviados " por finalmente voltarem a estar sozinhos.
"Artık saçma kağıt işleriyle uğraşmayı bırakıp, Onlara saldırmaya başlamalıyız, tıpkı onların bize saldırdığı gibi!"
"Em vez de os bombardearmos com papel, devíamos responder na mesma moeda!"
Avcı uçakları tarafından alınır, hedefe getirilirdik ve onlar ayrılırdı. Bombayı bırakırdık.
Éramos apanhados por caças que nos levavam até ao alvo e eles depois iam-se embora e nós lançávamos as bombas.
- Ve onları serbest bırakın!
- E batam com força!
Devam ediyor, "Bırak onların kafası karışsın ve sonsuza kadar cehennem azabından kurtulamasınlar."
E acaba assim : "Sobre eles a vergonha e a reprovação, " confusão e perdição, será o que ganharão. "
- Beni onların önüne bırak. - Tamamdır.
Usamos os arreios e pousamos em frente deles.
- Affedersiniz, Bayan Jacklin. - Onları oraya bir yere bırakın.
- Desculpe, Menina Jacklin.
Bırak onların gözyaşları kalbini temizlesin.
Que as lágrimas deles limpem o seu coração.
Onları rahat bırakın.
Deixa-os em paz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]