English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ E ] / Erkeklerın

Erkeklerın Çeviri Portekizce

1,588 parallel translation
Dinle, erkekler sokakta hanımefendi, yatakta çılgın olan kadınları severler.
Os homens gostam de mulheres certinhas que são umas feras na cama.
Erkekler konusunda daha iyi seçimler yapmaya başlamalısın.
Não interessa! Tem que começar a escolher melhor seus namorados.
Erkekler her zaman sınırda gezinecektir.
Ouça, os homens andam sempre a pisar o risco.
Bütün evli erkekler senin erkek arkadaşın gibi değildir biliyorsun.
Nem todos os homens casados são como os teus namorados.
O zaman erkekler üzerinde etkin olduğunun farkındasın.
Então apercebes-te do efeito que provocas nos homens?
Bazı erkekler eşlerinin popolarını çok uyarıcı bulurlar.
Alguns homens acham o traseiro das suas esposas muito estimulante visivelmente.
İnsanlar o kadını anlamamıştı, hmm, erkekler gibi zevklenilebilir- - yoğun hisler alınabilirdi.
As pessoas não entendiam que as mulheres podiam ter tanto sentir tanto prazer quanto os homens sentiam.
Bakın, erkekler, kadınların klitorisinin boğazında olduğuna inanmak istiyorlar.
Oiça, os homens querem acreditar, que o clitóris se encontra na garganta de mulher.
Bazen erkekler sadece erkeklerle takılmak ister ya? Dikkati dağılmasın diye.
- Nekad momci moraju da se drže momaka, bez odvlaèenja pažnje.
Yılın geri kalanında ne kadar asabi olabilseler de bu esnada erkekler tamamen uysaldırlar. Birleşmiş ve işbirliği içinde bir takım...
Embora possam ser agressivos o resto do ano... agora os machos estão em sintonia... estão unidos numa cooperante equipa!
Bütün erkekler silahlarını kuşansın!
Todos os homens agarram suas armas!
Siz erkekler hep aynısınız!
Todos vocês homens! ( Coreano )
Erkekler duygularını gizler.
Os homens escondem as emoções.
Erkekler, kadınların bilmediklerini bilebilir.
Às vezes os homens sabem mais.
O halde sence kadın gibi olan erkekler için iyi, dürüstçe ve uzun süre dayanacak ayakkabılar yapılabilecek uygun bir pazar var mı acaba?
Então, parece-te que há um nicho de mercado para adequadas, boas, decentes e duradouras botas para mulheres... que são homens?
Bunu, geçen yüzyılda erkekler için ayakkabı üreten bir fabrikanın önümüzdeki yüzyılda, belirli bir türde erkekler için ayakkabı üretmesi adına bir pozitif bir adım olarak görüyorum.
Vejo este como um passo muito positivo para uma firma que passou o último século a fazer uma gama de calçado para homem e começa o século seguinte a fazer calçado para uma gama de homens.
Belki de, insanların aşırı uyarıldığı... içinde yaşadığımız bu çağ yüzünden, erkekler aletlerini... olmadık yerlere sokuyorlar.
Deve ser dos estímulos a mais... com que vivemos, que fazem com que jovens enfiem os... instrumentos em locais estranhos.
Senatör'ün üniformalı kadınlar ve erkekler için, 66 milyar dolarlık bu planı onaylamasını son derecede öneriyorum.
Confio nos militares. Encorajo o Senado a aprovar este projeto de lei... US $ 66 bilhões para nossos homens e mulheres em serviço.
Kızların da erkekler kadar inisiyatif alması hoşuma gider.
Eu gostaria que as raparigas pudessem ter tanta iniciativa como os rapazes.
"Erkekler ve kadınların yeri, Ölünceye kadar ayrıdır" demekle Mr Hobart ne demek istiyor?
A que ponto quer o Sr. Hobart chegar quando ele diz : "Os homens e as mulheres ocupam o seu lugar até à morte"?
- Erkekler ve kadınların farklı rolleri olduğunu ve bunlara bağlı kalmaları gerektiğini.
Que os homens e as mulheres desempenham papéis diferentes e que devem mantê-los?
- iyi geceler.Biliyorsun, erkekler bazen yollarını şaşırır canım.
- Boa noite. Sabe, os homens ás vezes, perdem o seu caminho, querida.
Jones kadınlarını yıkan erkekler oldu. Bu yüzden eve getirdiklerine dikkat et canım.
Os homens têm sido a queda das mulheres Jones desde que houve mulheres Jones, e é por isso que tens que ter cuidado com o tipo de homens que trazes para casa, querida.
Erkekler tek bir sebep yüzünden eski aşklarını ararlar.
Só há uma razão para os homens procurarem o seu amor antigo.
Erkekler, sadece ısrar ederek amaçlarına ulaşacaklarını sanır.
Os homens acham que a persistência lhes conseguirá o que julgam querer.
Siz erkekler hep aynısınız...
Os homens são sempre a mesma coisa...
Ortada kadın yoktur ki zaten. Kahraman-erkek dünyasında erkekler biraraya gelir ve canavarı haklar.
Daí que obtém-se este mundo heróico, exclusivamente masculino em que os homens se juntam e fazem o trabalho.
Scotland Yard'ın başında bir kadın olsaydı öyle yapabilirdik. Ama sadece erkekler olduğu için, hedefimize daha yavaş ilerliyoruz.
Se fosse uma mulher a liderar a Scotland Yard, prendê-lo-ia, mas como é um homem, temos de ponderar as nossas decisões.
Böyle bir silahı kadınların de erkekler kadar kolay kullanabileceği çok açık.
Com uma arma como esta, uma mulher poderia matar com a mesma facilidade de um homem.
Bu sıklıkla yönetmek için bir mücadele şeklinde. Bu çarpişmanın sonuçlarından biri de erkekler ve dişilerin hepsininde çift kısa dişlerini göstermek içindir.
Isso frequentemente leva à confrontação.
James Heller'ın ilerlettiği, Amerika'nın soykırım politikası tarafından kurban edilen, şu ana kadar konuşamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar adına konuşuyoruz.
Falamos pelos homens, mulheres e crianças que não tiveram voz até agora. Que foram vitimados pela política de genocídio dos EUA que o Heller desenvolveu.
# Ama unutmayın kızlar erkekler #
Mas, atenção, meninos e meninas
Kızlar, erkeklerin yırtık pantolonlarını dikerler... erkekler de avlanmak, savaşmak gibi şeyler yaparlar. - İşler doğada böyle yürür.
As mulheres são melhores do que nós a arranjar calças, e nós somos melhores a caçar, lutar e coisas do género.
Çoğunlukla, Kaptan Adama'nın komutasındaki kadın ve erkekler işlerini doğru yapıyor.
Na maior parte das vezes, os homens e mulheres às ordens do Comandante Adama acertam.
Erkekler oğullarını mahveder.
Homens estragam meninos.
Aslında erkekler ayrılmalarını istiyor.
Costumam ser os gajos a "provocar as saídas".
Bazı erkekler annelerinden başka hiç bir kadını sevemezler.
Alguns tipos... nunca podem amar uma mulher que não seja a própria mãe.
Böylece erkekler de kendilerine bir karı satın alıyorlar.
Então os homens compram uma mulher.
Ama malum, 40'ını geçmiş erkekler, hele bir de yalnız ve bar olayından sıkılmışsa, kendisine eş olacak güzel birini satın almak isteyebilirler.
Mas para um tipo com mais de 40... sozinho, cansado de bares, com algum dinheiro... quer comprar uma querida, ser a sua companhia...
Erkekler etrafını sarıyordu.
Havia rapazes sempre à volta dela.
Yaşlı erkekler, onların karizması var, bilirsiniz.
Os homens mais velhos, têm um jeito, sabem?
Hatta kadın ve erkekler o kadar farklı ki, bizim nasıl geçindiğimizi merak ediyorsunuzdur.
De facto, os homens e as mulheres são tão diferentes que é um milagre conseguirmos dar-nos bem sequer.
Tekrar erkekler, kendileri için kadınların harika başarılarını kullanıyorlar.
Mais uma vez, os homens estão a usar as mulheres para fazerem o seu trabalho duro.
İnanın yada inanmayın. Bazı erkekler duygusaldır.
Acreditem ou não, alguns homens são sensíveis.
Evet, ama erkekler genelde, çocukların iyiliği için kariyerinden vazgeçmezler.
A maioria dos homens não poria de lado a carreira por crianças.
Kaç Halliwell kadın aslında erkekler üzerinde tutmak mümkün olmuştur?
Quantas Halliwell é que conseguiram ficar com os seus homens?
Kendine şık, büyük bir oda ve emrinde çalışan erkekler yapmışsın. Seni böyle hayal etmemiştim.
Tem aqui um bom escritório, um monte de homens a trabalhar para si.
Güzel Elle yakın zamanda terfi aldı. D.A.B'da tutunmak çin gerekli donanımı yok. Orası erkekler kulübü.
E a adorável Elle, promovida por suplicar, ela não tem o que é necessário para ser um rapaz do clube do B.A.U.
Orson Welles " Bizim cinsimizden olan kuşların tüyleri dişilerden albenilidir, çünkü erkekler varlıklarını kanıtlamak zorundadırlar zamanımızın çoğunu'Bana bak, banak bak!
Orson Welles disse que os pássaros que são do seu sexo têm as penas mais bonitas. porque os machos têm que tentar justificar a sua existência. Passamos o tempo todo gritando, "olha para mim, olha para mim"
Erkekler her yönden ayağıma geliyorlar, ve ben sadece- - çok eğleniyorum ve hayatın tadını çıkarıyorum, ve - - ne yapıyorum ben?
E eu não a culpo. Homens aparecem na minha vida a torto e a direito, E eu só... eu tenho tido tanta diversão.
Erkekler doğaları gereği, tohumlarını saçmak için bereketli genç kadınlara yönelirler.
Homens por natureza se sentem atraídos por jovens mulheres férteis em quem eles possam plantar suas sementes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]