English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Gecikme

Gecikme Çeviri Portekizce

935 parallel translation
Gecikme ama, o şampanyanın uzun süre dayanacağını sanmam.
Mas não demore muito. Sabe que essa garrafa não durará.
Dinleyicilerimizden özür diliyoruz, Albert Sahnesi'deki konserin yayınında bir gecikme oldu.
Pedimos desculpas pelos atrasos produzidos na transmissão... do concerto desde o Albert Hall.
Gecikme için özür dileriz, atlar ºimdi piste geliyor.
Lamentamos o atraso, mas os cavalos regressam agora à pista.
Ama sizi temin ederim beyler, eğer çok fazla bir gecikme olursa...
Mas asseguro-lhes que se o atraso for grande,
- Kahvaltıya gecikme Kumar
- Atraso Jogo
Teftişe gecikme - Sırada konuşma Yat borusundan sonra şarkı söyleme
Atraso na inspecção - Falar na formatura
Gecikme durumu nedir çavuş?
A que se deve a demora?
Gecikme ne durumda?
A que se deve a demora?
- "Gecikme neden?"
- "Porquê a demora?"
Bu gecikme neden?
Porque esperar tanto?
Herhangi gecikme, 24 saat bile olsa The Day'in değerini azaltacaktır.
O menor atraso retiraria todo o valor ao jornal.
tamamen benim kontrolümün dışında gelişen... korkarım benim olmadan önce küçük bir gecikme olacağını sanıyorum.
Circunstâncias que estão fora do meu controle. Haverá um pequeno atraso antes que sejas minha.
Gecikme olacak.
Há um atraso.
- Tahminen on dakika gecikme.
- Atraso previsto de dez minutos.
Gecikme için de, olayın sinirlerimi çok bozduğunu, eve gidip dinlendiğimi söylerim.
No que diz respeito ao atraso, posso explicar que fiquei tão perturbada, que fui directa para casa descansar.
"Gecikme vadesi hariç size bırakılan" miras 200.000 dolardır.
"Sua herança de $ 200.000... " poderá então lhe ser entregue sem maiores problemas.
Gecikme.
- Não adies as coisas.
Saat 3 : 00'te yola çıkıyoruz. sakın gecikme.
Estaremos prontos para sair às 3 horas.
Şey, gecikme genellikle kararsızlık, çözülmemiş çatışmanın işaretidir, yaşama isteğinin bir dışa vurumu ya da dikkat çekme arzusu, fakat...
Bem, um atraso indica, geralmente, indecisão, um conflito não resolvido, uma manifestação da vontade de viver ou um desejo de atenção, mas...
Yine de biraz gecikme olacak.
No entanto, haverá um ligeiro atraso.
Benimki gecikme olmadan hazır olacak.
As minhas já estão arrumadas.
- Gecikme, tren kaçıyor.
- Vá! Ainda perdemos o comboio.
Catherine Albert'in çocuğunu taşımadığından emin oluncaya kadar iffetli kaldılar. Bu zorunlu gecikme onları coşturdu.
Castos, assim ficaram até Catherine ter a certeza que não estava grávida do Ibert.
... bombayla usulca uğraşırsanız, karşınıza bir çok kablo çıkar, kilidi kurcalarsanız anında, gecikme olmadan patlar.
Se abrirem o aparelho, mexerem nos fios, tentarem forçar o cadeado de imediato, e sem demora bum.
Yani eğer gecikme sürecekse indirme bölgelerimizi değiştirmek için izin istiyorum.
Bom... Se houver mais atrasos... Peço autorização para propor um novo local para as zonas de largada.
Hepinize iyi akşamlar... ve gecikme için özür dilerim...
Boa noite a todos e desculpem o atraso.
Gecikme olmayacak Bir Numara.
Não vai haver atraso, Número Um.
28000 ceza, dava masrafları, gecikme faizi ve diğer masraflar da eklenince toplam 50,780 liret borcunuz gözüküyor!
28 mil liras era o valor da multa. Com a abertura do processo, os juros de mora, as despesas e afins, chegámos às 50780.
- Gecikme.
- Sem falta.
Bayanlar baylar, ufak bir gecikme olacak.
Senhoras e senhores, um ligeiro atraso.
Maaşımdan tam olarak, 20 dk. gecikme kesintisi yapmanızda ısrar ediyorum.
Insisto que me desconte exactamente os 20 minutos de atraso.
10 dakika gecikme işe yarar.
Seria bom se o retardassemos dez minutos.
Gecikme size bir sürprize malolabilir.
A demora custou-lhes o elemento da surpresa.
Biraz gecikme olacak, buradan lütfen.
Teremos de adiar, Almirante.
Emrimi kısa bir gecikme ile yerine getirmem önemli değil.
Um pequeno atraso no cumprimento das minhas ordens não será grave.
Bir gecikme daha, yalnız 42 dakika kaldı.
Outro atraso, com somente 42 minutos sobrando.
"Gecikme hava ikmali için durmaktan kaynaklanıyor."
"Atraso devido à parada para reabastecer ar."
Bir gecikme daha.
Outro atraso.
Daha ne bekliyorsunuz? Bu gecikme neden?
Moscovo.
Buluşmada gecikme, büyük ihtimal her şey yolunda.
Um atraso no encontro. Se calhar não é nada.
Gecikme neden?
Qual é a demora?
Ama çok gecikme. Burada kahve ya da biraz viski içme şansım var mı?
Há por aqui um café ou um uísque que se bebam?
Gecikme için kusura bakmayın. Dükkânı düzenlemek benim yüzümden çok vakit aldı.
Desculpe este atraso, mas a instalação da loja complicou-me muito a vida.
Makul gecikme izni verildi.
Concedido um atraso razoável.
Sesimizin bu dev uzay aracına ulaşma süresi 7 dakika ama kayıt sırasında bu gecikme kaldırıldı.
Foram precisos 7 minutos para as nossas palavras chegarem à nave mas esse tempo de atraso foi eliminado desta gravação.
Kısa bir gecikme olacağını sanıyoruz.
Prevemos um curto atraso.
Gecikme için üzgünüm ama benim hemen Kar Tepesi'e gitmem gerekiyor.
Perdão pelo rodeio, mas tenho que ir a Snow Hill.
Bay Aysgarth'a hakkındaki tahkikatta bir geçikme olduğunu söyler misiniz?
Pode dizer a Mr. Aysgarth que houve um atraso na resposta ao pedido dele?
Gecikme için üzgünüm efendim.
Peço desculpa pela demora, senhor.
- Artık gecikme olmasın
- E sem atrasos. - Sim, chefe.
Gecikme sicilinde kötü duruyordu.
Isso manchou-lhe a folha.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]