Hasta değil Çeviri Portekizce
807 parallel translation
Bernie öylesine bir hasta değil. Aynı zamanda benim sevgilim.
Burnie não é só um paciente, é também meu amante.
Annem öyle yapardı, ama hasta değilse bir erkeğe yakışır şey değil.
A minha mãe come, mas para um rapaz é mariquinhas, se não estiver doente.
- Hasta değilsin değil mi?
- Doente? - Não está doente, pois não?
Sanmıyorum, hasta değil.
Acho que não, doente não.
Hasta değilsin, değil mi?
Não estás doente, pois não?
Eşim kolay bir hasta değil.
A minha esposa não é um paciente fácil.
Hasta değildiniz, değil mi?
Não está doente, pois não?
Hasta değilsin, değil mi anne?
Não estás doente pois não, Mamã?
O hasta değil!
Ele não é doente.
O kadar hasta değil.
Para isso, não.
Haberler iyi Bay Beardsley. Oğlunuz hasta değil. Harika.
Boas notícias, Sr. Beardsley, seu filho não está doente.
Elizabeth hasta değil.
A Elizabeth não está doente.
Hasta olan bu klinik, içindeki insanlar hasta değil.
Esse lugar é que está doente e não as pessoas nele. - Gostaria de ir para casa, não?
Hasta değil, sadece aptalca.
- Não é doentio, é só estúpido.
Bir defasında hasta değil miydi?
Mas ela não estava doente?
Hasta değil. Merak etmeyin.
Não se rale, não está doente.
Hayır kimse hasta değil.
Não, ninguém está doente.
Hiç kimse hasta değil.
Ninguém está doente.
Rid hasta değil, değil mi?
Rid não está doente, está?
Etrec artık hasta değil.
O Etrec já está curado da doença.
Hayır, hasta falan değil.
Não, ela não está doente.
Böyle hasta birinin izi olmaması mümkün değil.
Sendo um caso tão patológico como ele é, de certeza que já teve algum tipo de contacto com as autoridades.
Ve hasta biri hakime değil,.. .. bir doktora teslim edilmelidir.
Quero dizer que este homem é doente, e um homem doente entrega-se a um médico, não a um carrasco.
Anladığım kadarıyla, fabrikamıza hasta olduğunuzu bildirip... Berlin'de, imkanlarınızın çok ötesinde... eğlencelere dalmışsınız, değil mi?
Entendi que tinha me dito que estava de licença da nossa fábrica... e está aqui em Berlim divertindo-se... além das suas possibilidades?
Bir hasta için çok degil mi?
Näo é muita água?
- Çok hasta, degil mi doktor?
- Ele está doente, näo está?
Hasta görünmüyorum, değil mi?
Não pareço doente, pois não?
Hasta bir adamı asmak istemeyiz, değil mi?
Não íamos querer enforcar um homem doente, pois não?
Gerçekten hasta olmamıştır, değil mi?
Não acha que ela está doente, pois não?
Ve bundan hoşlanmıyorsun, seni hasta ediyor, değil mi?
Faz-te enojado, não faz?
Kimse işinin başında değil ve büromda ise yeni bir hasta var!
Ninguém no lugar e no meu escritório tenho um paciente novo!
Beni hasta eden bu da değil.
Dan eu já disse que não é isso.
Siz daha hasta atlar da görmüş olmalısınız değil mi bayım?
Já viu cavalos tão doentes assim, não viu, senhor?
Gazetelerin ne yazdığı, kasabalıların ne söylediği ya da onlara her soruşumuzda Lawton'ın karısının hasta olması umurumda değil.
Não me interessa o que os jornais e a cidade digam... ou o facto da esposa de Lawton ficar doente cada vez que os convidamos... Mas... você!
Ama çok hasta, öyle değil mi?
Mas está muito doente, não está?
Çok iyi durumdalar, değil mi? Hepsi de hasta.
Estão em boa forma, não estão?
Kız kardeşim hasta falan değil.
Minha irmã não está doente.
Demek, hasta birini neşelendirmek için geldin, değil mi?
Vieram animar um homem doente?
Hiç hasta olduklarını duymadın değil mi?
Nunca ouvi dizer que adoeciam. Sabe porquê?
O çok hasta, değil mi?
Ela está muito doente, não está?
Hala hasta tedavi ediyorsunuz, değil mi?
O senhor cura as pessoas.
Hasta ediyor, değil mi?
Ele é doentio, não é?
Duygularını bastırmaya çalışmaktan hasta ve yorgun düşeceğini düşünüyorsun, değil mi, Bayan Fairman?
A gente pensava que ele se cansaria de estar preso aqui, não, Sra. Fairman?
Hiç de hasta değil.
Ela não está doente.
Sadece birkaç hasta sürü değil Bay Bond, ya da bir ekinin kaybedilmesi.
Não é só doença em algumas manadas ou a perda de uma colheita.
Ne kadar hasta olduğu umurumda bile değil.
Não me importa o quanto esteja doente.
Baba da hasta, öyle değil mi?
O Padrinho está doente.
Sanırım o hasta, sen değil, değil mi?
Acho que ele é quem está doente ; não a menina.
Bakın peder, anlıyorum, sizin için zor bir durum... ama bu kampüsteki rahiplerin psikiyatrik danışmanı sizsiniz. Yani kim hasta, kim değil siz bilirsiniz. Yani o tür bir hasta olsa bunu siz bilirdiniz.
Eu compreendo que isto lhe seja muito difícil, mas o senhor é o psiquiatra residente, e saberia quem é que está doente, quando está, e com quê.
- Hasta eş değil.
- Sim, mas que não tenha tosse.
Ama hasta olsaydın, bana söylerdin değil mi?
Mas se estiveres doente, dizes-me, não dizes?
hasta değilsin 19
hasta değilim 35
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
hasta değilim 35
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66