Karar Çeviri Portekizce
53,839 parallel translation
Inan bana, sen Sağa yaptı karar.
Acredita em mim, tomaram a decisão certa.
Bakın, adam yağmur bulutu gibi kararıyor.
Ele está a ficar muito cinzento, como uma nuvem.
Hava kararınca herkes iyice manyağa dönecek.
No escuro, a loucura será ainda maior.
- Kararı ben vermeyeceğim.
- Não sou eu que decido.
Kararını değiştirirsen bana söyle.
Avisa-me se mudares de ideias.
- Karar ver dostum.
Decida o que quer.
Jüri üyeleri beraat kararı vermek istiyor.
Que o Juri os vai absolver.
Hemen karar vermek zorunda değilsiniz.
Não tem que decidir agora.
Karar verdik biz. Teena McGuire yalancı fahişenin teki, ona kimse inanmaz.
Tomaremos a nossa decisão, Tina Maguire, és... és uma puta mentirosa, ninguem acredita em ti.
Biliyorum, bu zor bir karar.
Eu sei... Esta é uma decisão difícil.
Hemen bir karar vermezsek iki dünya da yok olacak.
Se permanecemos aqui neste impasse, ambos os mundos logo deixaram de existir.
- Annenin kararıydı o.
Foi decisão da tua mãe.
Caleb hayatına devam etmeye karar vermiş.
O Caleb decidiu ir embora.
Sen de bilgisayar programlamada karar kıldın.
Então, decidiu entrar
Jürinin yarış öncesi cinayetlerin puan sayılıp sayılmadığına karar vermeleri gerekecek.
Os juízes ainda terão de decidir se as mortes pré-corrida contam como pontos.
Umarım benim vermem gereken kararı vermek zorunda kalmazsın.
Rezo para que nunca tenhas de fazer o tipo de escolha que tomei.
- Onunla kanıtların kesin olduğuna karar verdik.
- Ele e eu concordamos que a prova é conclusiva.
Mantar yeme kararı verdiğim için sanki sayılır gibi...
Mas acho que, já que tinha decidido comê-los...
Ben kararımı verdim.
Fiz a minha escolha.
Üç gün dayanamazsın dediğimde haksız olduğuma karar verdim.
Estava errado quando disse que morrias dentro de três dias.
- Birlikte karar verdik.
Foi acordado pelos dois.
Affedersin, Gil ne giyeceğine karar veremedi.
Desculpa, o Gil não sabia o que vestir.
Karar verdim ve annesinin iç çamaşırını seçtim.
Sabia e escolhi as cuecas da mãe dele.
Karar vermeniz için zaman tanıyoruz size.
Vou dar-te tempo para decidires.
Hava kararıyor.
Está a ficar escuro.
Aslında şu anda bir sonraki çıkışımda nereye gideceğime karar veriyorum.
Já estou a pensar no destino da minha próxima saída.
Korkutucu ama sadece kendiniz karar verebilirsiniz...
É assustador, mas só tu podes decidir.
Aniden bunun fiziksel bir şey olduğuna karar veriyorsun ve ben gafil avlanıyorum ve şimdi de gidip surat asacaksın ve bu benim suçum mu olacak?
De repente, decides que isto é uma cena física, sou apanhada desprevenida e agora amuas e a culpa é minha?
Yani Megan eve gitmeye karar verdi.
A Megan decidiu ir para casa.
- Senin ayrılmaya karar verdiğini.
- Que tinhas decidido ir-te embora.
Eğer o yüzük kararırsa
E se esse anel não te servir
Vegan olma kararı veren hastalarım oldu.
Já vi pessoas que se tornam vegans dizer :
Umarım kalmaya ve hareketimize katılmaya karar verirsiniz.
Espero que decidas ficar e juntares-te a nós.
Karar vermek mi?
Decidir?
Senin için zor bir karar olduğunu biliyorum tamam mı?
- Eu sei, a decisão é difícil...
Hayır, kefalet kararın açıklanana kadar seni merkeze transfer ediyoruz.
Serei solta?
Neye ihtiyaç duyar veya karar verirsen hep yanındayım, tamam mı?
O que você precisar ou decidir...
Bölge Savcılığı adına, Annalise Keating'in duruşma gününe kadar olan süreyi gözetim altında geçirmesine ilişkin mahkeme kararından memnunuz.
Em nome da Promotoria, estamos felizes com a decisão de manter Annalise presa durante o processo. Um jovem foi morto.
Yani, burada tek bir adamdan bahsediyoruz. Değil mi? Beyaz Saray'ın dış politikasını beğenmeyen ve ipleri kendi eline almaya karar veren bir şahin.
Mas estamos a falar de um só homem, um falcão que não gosta do modo como a Casa Branca lida com a política externa e que decidiu agir.
Kararımı kendim verdim.
Fiz uma escolha.
Son karar bu.
A decisão é final.
Ama bu kararı sen veremezsin.
Mas essa decisão não é sua.
Buna biz karar veremeyiz.
Essa decisão não é nossa.
Sorunları için buradayız, onun adına karar vermek için değil.
Estamos aqui para falar dos problemas, não para decidir por ele.
Şey, orta kararım.
Bem, sou medíocre.
Otelle ilgili karar verdin mi canım?
Querido, já decidiste quanto ao hotel?
Çok resmi geldi. Elden teslim etmeye karar verdim.
Como parecia tão formal, decidi entregá-la pessoalmente.
Başka şeyler görmeye karar verdi.
Decidiu que precisava de experimentar mais merdas.
- Karar almaya ara vermeliyim.
- Eu vou deixar de tomar decisões.
Ve tüm bunlardan sonra, sanıklar ayrılmaya hazırlandıktan sonra Bayan McGuire birden fiyatını arttırmaya karar verdi.
Os acusados deram consentimento...
Sevgililer Günü'nde vegan olmaya karar verdim.
No Dia dos namorados, decidi tornar-me vegan e deixar as carnes, algo que nunca tinha pensado na vida.