English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Karar sizin

Karar sizin Çeviri Portekizce

527 parallel translation
Karar sizin. En iyi yıllarını amcanız için harcayan bir kadına tüm mahkemelerde merhamet gösterilmez mi?
Sr. Deeds, imagina um tribunal que não dê razão a uma mulher que sacrificou os melhores anos da vida pelo seu tio?
Karar sizin elinizde.
A decisão está nas vossas mãos.
Karar sizin.
A decisão é sua.
Tamam, Kral, karar sizin.
Tudo bem, rei. O patrão é você.
Tamam Kral, karar sizin.
Tudo bem, rei. O patrão é você.
Ama karar sizin.
Mas o senhor deve decidir. Decidir?
Ama size kalmış, karar sizin.
É consigo, a decisão é sua.
Karar sizin.
Decidam-se.
Sizin işiniz Bayan Kane'in yeteneği hakkında karar vermek değil.
Seu trabalho não é dar sua opinião sobre a Sra. Kane!
Fakat, tabii ki bu sizin kararınız.
Mas, é claro, são vocês que decidem.
O yüzden sizin istediğiniz gibi yapmaya karar verdik — ihtiyarın ve kızın paylarını ayırdık.
Por isso decidimos fazer o que querias : Repartir o ouro com o velho e a rapariga.
Sizin yeriniz, imparatorun karar verdiği yerdir.
O teu lugar é onde o imperador decidir.
Konuş ya da benim kararıma güven, benim kaburgam keskin olsa ve dilim şarap için kavrulmuş olsa da, öğrenebilen bir adamım, ben bile sizin için seçebilirim.
Fale. Confie no meu julgamento. Meu estômago é exigente, minha língua conhece o vinho.
Sizin işiniz mahkemede karar vermek.
Para serem julgadas em tribunal.
Açıkçası ben sizin nasıl beraat kararı verdiğinizi anlayamadım.
Francamente, não vejo como podem votar pela absolvição.
Sizin göreviniz, kanıtları inceledikten sonra gerçekten suçsuz olup olmadığına karar vermek.
E é vossa incumbência dizer, depois de ouvidos os depoimentos, se ele é culpado ou não.
Ne de bedenin düşüşünü gördükten sonra sergilediği davranışı... sizin kararınızı etkilememeli.
Nem o seu estranho comportamento depois de ver cair o corpo, tem alguma influencia sobre o veredicto.
Tam da kalmak isteyip istemediğinizi soracaktım ama görünüşe göre görevliler sizin adınıza karar vermişler.
Ia-lhes perguntar se queriam ficar ou não mas, aparentemente os caseiros já decidiram por vocês.
Belki yeni aşkının heyecanı size karşı sorumluluklarını unutturmuştur... ve sizin yerinize Süleyman'la anlaşmaya karar vermiştir
Talvez esteja feliz com seu novo amor, talvez tenha esquecido das obrigações para consigo, e prefira sua "aliança" com Salomão.
Şimdiki işim sizin için Bay ve Bayan Castle dileklerinize karar verin ama şunu da aklınızdan çıkarmayın...
Agora, penso que o negócio em mãos é para você e Sra. Castle decidirem a natureza de seus quatro desejos, mantendo em mente, claro...
Sizin karar vermenizi istiyorum.
Gostaria que vocês que a julgaram...
Bu sizin kararınız.
A decisão é sua.
Nasıl isterseniz. Bu sizin kararınız.
Sejam generosos.
İngiltere kilisesinin başı ve sizin ruhani babanız olarak, benim hakkımda karar vermenizi sizlere yasaklıyorum.
Como chefe da Igreja da Inglaterra... como seu pai espiritual... eu o proíbo de me julgar.
Kararı benim vermem gerek... ama sizin ve adamlarınızın önerisine ihtiyacım var, hem de hemen.
A decisão é minha e irei tomá-la, mas preciso do seu conselho e depressa.
Sizin kararınız, ama bana onlarla kurban olma hakkımın verimesini istiyorum. " diyerek çağrıda bulunması gerçekten şantaj mıdır?
É a vossa decisão, mas deixem-me a mim o privilégio de ser morto com elas? "
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz, Bay Briggs Elena Del Barra'nın neden bu şekilde tuhaf davrandığını öğrenmek ve görevine devam ederse örgütümüz için bir tehlike olup olmadığına karar vermek.
Sr. Briggs, a sua missão, caso a aceite, será descobrir o porquê de Elena Del Barra se comportar de forma tão estranha e se esta agente-chave continuará a ser uma ameaça perigosa à nossa organização.
Sizin yaşam formunuzu taşıyan bir İlk Federasyon gezegeninde sizi idare etmeme karar verildi.
determinou-se que vos conduzirei a um planeta da Primeira Federação com capacidades para suster a vossa forma de vida.
Bu sizin karar vereceğiniz bir konu değil.
Não é você que decide isso.
- Karar sizin.
- A escolha é vossa.
Ama bu kararı vermek sizin işiniz değil.
Mas o senhor não tinha de tomar essa decisão.
Ama diğer her şey gibi sanırım bu da akıllıca bir karar olurdu. - Ama bu sizin düşünceniz.
Mas, como tudo na vida, acho que seria uma sábia decisão.
Sizin için vermesi zor bir karar olmalı.
Dever ter sido uma decisão muito dificil de tomar.
Samoilovich, sizin kararınız.
Samoilovich, o seu veredicto.
Kararı, sizin kurşununuz verecekse, kabul edebilirim.
Se for você a matá-lo, por mim tudo bem.
Bill Cody'nin yaptığı şeyi sizin için yapmaya karar verdim.
Decidi fazer por si o que Ned Buntline fez por Bill Cody.
Bu sizin kararınızdı, bunu kabullenmeniz gerek.
Foi a sua decisão, tem que viver com ela.
Sanırım bu sizin kararınız.
Acho que depende de vocês.
50.000 doları sizin almanız gerektiğine karar verdik.
Decidimos dar-lhe aqueles 50 mil dólares.
Jüriyi oluşturan baylar ve bayanlar! Tanıkların huzurunda şunu söylemem gerek ki... Sizin kararınız da - en kibar şekliyle söylemek gerekirse - pek kolay değil.
Senhoras e senhores do júri, digo-vos que, entre tais testemunhas, a sua escolha, não é fácil.
Risk çok büyük. Son karar, elbette ki sizin.
Há um grande risco, mas é claro que a decisão é sua.
Ne yapacağımıza karar vereceğiz... ve sizin için uygun olan tedaviyi uygulayacağız.
Vamos decidir o que faremos consigo, e dar-lhe-emos o tratamento necessário e adequado.
Sizin lehinize karar vermesi pek olası değil.
É pouco provável que decida a seu favor.
Diyelim ki, saldırıya uğradık, bir ölüm mangası falan gibi, ve sizin seçtiğiniz kişi bu 8 kişiden hangisinin kurtulabileceğine karar verebilir.
Suponhamos que nos ataca... um esquadrão da morte ou algo assim... e esta pessoa... pudesse decidir quem dos oito sobreviveria.
Ama sizin için doğru olmadığına karar verirseniz...
Se decidir não estar disposta...
Bu tekneyi aramaya karar verirsem ve eğer inciler sizin kamaranızdan çıkarsa bunun hesabını nasıl vereceksiniz?
Não se comparará à energia com que irei passar busca ao barco, em particular ao seu camarote para encontrar as pérolas.
Sizin yardımınızla olmasa bile. Bana gelince ben kararımı verdim.
Quanto a mim, já me decidi.
Bu konudaki kararı sizin hırslarınızla vermeyecekler. Beni mahkum etmeden önce en azından dinleyeceklerdir.
Não será a vossa ira que julgará esta questão, e pelo menos terão de me ouvir antes de me condenarem.
Komitemiz, bu odanın ömür boyu size tahsis edilmesine ve burasının sizin eviniz olmasına karar vermiştir.
O Comitê Governador aprovou por unanimidade estas instalações de maneira permanente. Este é seu lar.
Fakat bence bu durumda... kamuya karşı tehdit oluşturmadığınız hususunda... bir tıbbi görüş oluşana kadar... sizin Matteawan'daki suçluların kaldığı akıl hastanesinde... tutulmanız yönünde... bir karar vermemem düşünülemez.
Porém seria uma loucura de minha parte... não sugerir o seu internamento no... hospital psiquiátrico de Matawan. Enquanto não se define uma opinião médica abalizada,... eu declaro-o não perigoso para a convivência social.
Yoldaş Reed, Komite, Propaganda Bürosu'nda sizin gibi birine ihtiyaç olduğuna karar verdi.
Camarada Reed, a Comissão Executiva decidiu... que você faz muita falta na Oficina de Propaganda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]