Nın evi Çeviri Portekizce
3,932 parallel translation
Bu kurbanın evi
Esta é a residência da vítima.
Evet, Elbette bu kurbanın evi
Sim, claro que é a residência da vítima.
Burası, Kongo ormanlarında 44 milyon yıldır... yaşayan bir canlının evi.
Este é o lar de uma criatura da floresta que já vive aqui no Congo há 44 milhões de anos.
Projenin kaplumbağa rehabilitasyon merkezi... son iki yıldır Shella'nın evi olmuş.
O projecto possui um centro de reabilitação de tartarugas e nos últimos dois anos, tornou-se o lar de Shella.
Bir film yapımcısının evi. Postalarını kabul etmiyormuş. Çünkü Romanya'daki bir film çekiminden dönüyormuş.
É a residência de uma produtora filmográfica... que suspendeu a entrega de correio... porque acabou de regressar de filmagens ocorridas na Roménia.
- Tanrı'nın evi!
- A casa de Deus!
- Burası kadının evi mi?
- Esta casa é dela?
- Hayır, erkek arkadaşının evi.
- Não, é do namorado. - E onde é que ele está?
Harika bir kuş evi yapmışsın oğlum.
Construíste uma bela casota de pássaros, filho.
Ve Elena'nın teyzesi Jenna'nın yaşadığı evi de unutmayalım.
E não nos esqueçamos que estamos na casa onde a tia da Elena, a Jenna, vivia.
Bir infaz evi kurmuşlar, buranın birebir kopyası. Ormanın tam ordasında.
Construíram um matadouro, uma réplica da Division no meio da floresta.
- Evi terk ettim. - Ne yaptın?
- Eu mudei-me.
Evi satarız ve yarısını bana verirsin.
Vendemos a casa e tu dás-me metade.
Ed, bana evi dolaştırmayacak mıydın?
Ed, não me vais mostrar a casa?
Yasadışı kaçakçılığın ucu Daniel'e kolayca bağlanabilir ayrıca bu evi bulmamıza onun yardım ettiğini de unutma.
O contrabando ilegal pode conduzi-los ao Daniel e ele ajudou-nos a encontrar esta casa.
Hak ettiği evi olacak olan pisliğin içinde kalsın.
Que fique na sujidade que será a sua merecida casa.
Çok az kalan bu yüksek ormanlar... zamanında antik ormanlarda... yaşamış hayvanların evi.
Hoje em dia, apenas pequenas bolsas de selva permanecem - lar de animais que em tempos percorriam estas florestas antigas.
FBI'ın babanı tuttuğu güvenli evi bulmayı başaramadım.
Ainda não consegui localizar onde o FBI tem o teu pai.
Bu adamın bir yerlerde kulübesi falan mı var, diye düşündüm. Bir göl evi? Bir aile mülkü ya da?
Depois pensei : "Será que este tipo tem alguma cabana, uma casa no lago ou outra propriedade de família?"
Son yedi saattir evi süpürdüğü için aletin cıcığını çıkardı.
Porque ela tem estado a aspirar a casa durante as últimas 7 horas e desgastou-o.
Mozzie'nin güvenli evi ormanın ortasında etrafı domuz çiftliği ve bataklıkla çevrili olan kutu kadar bir yeraltı sığınağı.
O abrigo do Mozzie é um pequeno abrigo no meio da floresta, rodeado por uma quinta de porcos e um pântano.
Gallagher'ların evi hakkında bir ihbar aldıktan sonra Francis Gallagher'ın gözetimindeki çocukların ihmal altında olduğunu gördüm.
Após receber uma denúncia sobre a casa dos Gallagher, encontrei as crianças sob cuidado de Francis Gallagher, em estado de negligência.
Evi şöyle bir ilaçlatayım sidik kokulu halınızı söküp atıp, ortamı biraz daha yaşanılabilir hale getireyim.
Preciso que saiam no sábado assim posso desinfectar o lugar com insecticida, arrancar essa carpete mijada, e tornar isto aqui, habitável.
Evi almana izin verirsek bize kiralar mısın?
Se te deixarmos ficar com a casa, alugavas-nos?
Yani burama kadar geldi, en son posta şirketini arayıp bizim evi elemanın baktığı bölgeden çıkarttırdım.
Fiquei farta daquilo, liguei para os Correios e sabe, consegui que o tirassem da minha ronda.
Jacksonlar'ın evi.
Residência dos Jackson.
O evi Briggs'in yaktığını düşünüyor olamazsın.
Não podes pensar que o Briggs, incendiou a casa. O FBI disse que foi acidente,
- Belki de bugün vermeyecek. Ama kaydın bir parçası olacak. Hanley Folsom yalnızca evi ve çocuğu olmayacak kadınları terfi ettiriyor.
O Hanley Folsom só promove mulheres cuja família e casa não interfiram.
Mal kayıtlarını karıştırıp bu evi sakladım ama bizi bulacaklar!
Tratei dos registos de propriedade e ocultei este local, mas eles irão encontrar-nos!
- Burası Martha Bozeman'ın evi mi?
Esta é a residência da Martha Bozeman?
- Hayır, evi plajın tepesine daha yakın.
A casa é mais perto do que isso, mesmo por cima da praia.
Kocamın evi değildi, Benimdi.
Não era casa do meu marido, era minha.
Tabii, babasının yazlık evi hariç artık sana ait.
Excepto a casa da praia do pai dela, que... agora é tua.
Bir evi olsun olmasın döverek öldürülme normal olamaz.
Espancado até à morte é mau, com ou sem casa.
Belediyedekileri tanıyorsun, o evi de çok güzel restore edip sattın.
Tens contactos na Câmara e fizeste um belo improviso na aula.
Ölü kızların % 80'i Beacon Evi'ne gitmiş.
80 por cento das vítimas passaram pelo Beacon.
Merhaba, bunu çocukların kaldığı şu Beacon Evi'nin dışında buldum.
- Olá. Encontrei isto no exterior daquele local onde os miúdos ficam... O Beacon.
Havaalanının yanına neden huzur evi yapmışlar ki?
Porque é que existe uma casa de repouso ao lado de um aeroporto?
Ücreti ve cezayı ödemezsem ayın sonuna kadar evi kaybetmiş olacağım.
Sem os pagamentos e as multas, perderei a casa no final do mês.
Onlarınkine inanın Hayward Evi'nin yüzleri büyüdüler ama hâlâ Bayan Hayward ile geçirdiğimiz zamanların yara izlerini taşıyorlar.
Acreditem na deles... Os rostos da casa Hayward. Crescidos, mas ainda carregam as cicatrizes do tempo que passámos com a Srt. ª Hayward.
Gizli habercinin büyük ruhunun dünyadaki evi olduğunu söyledi. Eğer hediyeler verirlerse karşılığında kutsanacaklarını söyledi.
Ele clamou que este era o lar na Terra do sagrado mensageiro dos grandes espiritos e que se lhe fizessem oferendas, que as suas benções seriam muitas.
Okul ile Adrian'ın evi arasındaki yolun ve komşunun evinin etrafındaki trafik kameralarının görüntülerini gönderiyorlar.
Vão enviar as imagens das câmaras de trânsito perto da escola, da casa dele e dos vizinhos.
Kadının yerinin evi olduğunu anlatmaya çalışıyor.
Tenta mostrar que o lugar de uma mulher é em casa.
Gittim ve evi almaya çabaladığını biliyor artık.
Mas continuei, e agora, ela sabe do teu esforço para voltares a casa.
Fırını söndürmeyi unuttuğum için evi yaktığımda ya da huzur evinin bir köşesindeki sallanan sandalyede otururken değil.
Não quando eu incendiar a casa por me ter esquecido do forno ou estar sentada numa cadeira da casa de auxílio.
555 sterlinin 10 % depoziti boş evi güvenceye alır ve kalanını bu yıl içinde bir zaman sonra ödenebilir kılacağız.
Um depósito de 555 libras, 10 %, para garantir a desocupação. O resto pagar-se-á mais para a frente.
Evi satması için emlakçı bulmadın mı daha?
Já encontraste um agente imobiliário para vender isto?
Nasıl satarsın evi?
Como pudeste vender a casa?
Lütfen bu evi koru ve şeytanın girmesine izin verme.
Por favor, proteje esta casa e impede o mal de entrar.
İnsanın karısı evi gibidir.
A esposa é como a casa.
Tabii, Yüzbaşı Daniels ve kocasının parmak izleri dışında fakat bu tamamen mantıklı çünkü onların evi.
Excepto as que pertencem à Tenente Daniels, e ao marido, mas faz sentido pois é a casa deles.
evin nerede 36
evimdeyim 21
evini 27
evine hoş geldin 73
evinde 36
evime 52
evimden defol 20
evimde 50
evime gidiyorum 21
evime gitmek istiyorum 18
evimdeyim 21
evini 27
evine hoş geldin 73
evinde 36
evime 52
evimden defol 20
evimde 50
evime gidiyorum 21
evime gitmek istiyorum 18