English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / O olmaz

O olmaz Çeviri Portekizce

10,901 parallel translation
I o olmaz!
Eu não vou deixar!
Üzgünüm, o silah olmaz.
Desculpa, essa não.
Rowan, Kevin olmaz!
Rowan, o Kevin não!
Eğer bekar olmakta çok iyi olmaya başlarsan tehlikeli olmaz mı? Çok yalnız olmaya alıştığın zaman harika birisiyle birlikte olmayı kaçırmaz mısın?
Não haverá o perigo de nos tornarmos tão bons a estar solteiros, tão acostumamos a isso que percamos a chance de estar com alguém fantástico?
- Darnell olmaz.
- O Darnell está fora.
Vay şerefsiz, senin gibi dost olmaz olsun.
Cabrão, és o pior amigo do mundo.
Orası belli olmaz cicim.
É o que veremos.
- Olmaz, numarasını veremem.
Não, não podes ter o número dela.
O kitabı ben yazdım, Bay Davis hâlâ burada olduğuma göre belli ki buradaki tavırlarınızla ilgili bazı sorunlarımız var ciddi bir dış görünüş sergilemeniz gerekli, yani takım elbise giyip kravat takmanız gerek, spor ayakkabı ya da böyle pantolonlarla olmaz kırış kırış gömlekler giymeniz de uygunsuz.
Eu escrevi as regras, Sr. Davis. E enquanto estiver aqui, parece que há uns assuntos de comportamento a clarificar. Vai manter uma aparência profissional.
Ama birini sevmek algoritmaya göre olmaz.
Mas o amor não acontece no papel.
O söz olmaz, ama olacak.
Não ia falar isso, mas mais vale.
Arzu biriyle uçağa almak olmaz...! O yakıt olup olmadığını kontrol etmemişti!
Gostava era de não ter entrado num avião com um tipo que não verificou a porra do combustível!
- Gidip arasak iyi olur. İyi mi bakalım. - Olmaz.
Deveríamos de o ir procurar para ver se está bem.
Hayır, olmaz.
Não, não o posso fazer.
Bir daha olmaz.
N � o volta a acontecer.
Hayır. Olmaz.
N � o. N � o, n � o, n � o.
- O parçayı almadan olmaz!
- Mas n � o sem aquela pe � a!
Alt raflara koysanız olmaz mıydı?
N � o podia ter deixado numa prateleira de baixo?
Şimdi olmaz dedim! Baksana!
Disse que agora n � o!
- Elçiye zeval olmaz.
Não mates o mensageiro.
Sen olmadan Öbür Dünya olmaz, Frank.
O Fabuloso Além não existe sem ti, Frank.
Ah, hayır, Bay Pizza olmaz!
Não, não! O Sr. Pizza, não!
- O asla olmaz.
- Impossível.
Hiçbir zaman bağlantımız kopmaz, hiçbir zaman düşük bağlantı olmaz. HeryerdeNET.
Nunca estamos fora de alcance e o sinal nunca é fraco.
Noel Baba'ya hiçbir şey olmaz!
O Pai Natal não se magoa!
Hayır, olmaz. - Evet.
Não, não, espera, o site é claro.
Şimdi olmaz!
Isso é o ar condicionado.
- Olmaz. Kenara çekmesini söyle!
- Mande-o encostar, minha senhora!
Yemekten sonra üçümüz birlikte girsek iyi olmaz mı?
Não achas que seria boa ideia se os três déssemos um mergulho, após o jantar?
Beni kıçımdan sikmesi için eğilip ayak bileklerimi tutmam korkunç olmaz mıydı?
Não seria terrível se eu me curvasse e segurasse os tornozelos para que me pudesses comer o cu?
Olmaz.
- O quê?
1395 psi basınca sahip olup da ki bu arabanı ikiye böler, ama bu basınçta borudan çamur çıkmadan olmaz.
Não pode ser... 9,6 megapascal de pressão... O suficiente para partir um carro em dois... Sem que essa pressão empurre qualquer líquido por esse tubo.
Bu Abigail'in bebeğine de olmaz mıydı?
Isso não poderia também acontecer com o bebé da Abigail?
Olmaz, hiç bilemezsin. Yeni kocanı ikna ettiğinde posta arabası için kullanırsın.
Não, tu não sabes... se vais convencer o teu marido a pagar a diligência que está lá embaixo.
Jake'in herkesle tanışması iyi olmaz mı?
Não achas que o Jake deve conhecer todos?
İnan bana o geldiğinde burada olman iyi olmaz.
E acredita em mim quando te digo não vais querer estar aqui quando ele chegar!
O engelin üzerindeki sığ yer asla iki kez aynı yerde olmaz.
Os bancos de areia da barra nunca estão no mesmo sítio duas vezes.
Tao Tei'ler o kadar besin elde ederlerse dünyanın hiçbir köşesi güvende olmaz.
Se os Tao Tei tivessem acesso a tanto alimento, nenhum canto do mundo estaria seguro.
- Animus'un işleyişi böyle olmaz.
- O Animus não funciona dessa forma.
- Ama o ayakkabılar olmaz.
- Mas esses sapatos não.
O gün çalışmama izin yok. Bence bir sorun olmaz. Sen ne dersin Çavuş?
Não creio que isso seja problemático, pois não, Sargento?
Skype'ta konuşsak olmaz mı?
Não podemos usar o Skype?
Tamam ama önce ne diyeceğimizi kararlaştırmalıyız yoksa korkutucu olmaz aksine aptal durumuna düşeriz.
Está bem, mas temos de planear o que é que vamos dizer primeiro, senão não vai ser assustador, será apenas estúpido.
- Olmaz, tabii. Hadi, o zaman kepçeleyelim.
Bom, vamos buscar o gelado.
- Olmaz. Sayın Philips'in yağmursuz birkaç gün geçtikten sonra buraya gelmesini istiyorum.
Não, eu queria que o Sr. Philips voltasse aqui depois de uns dias sem chuva.
İlk seferde cüzdanı tutarım ve bıraktığım anda içinde para olmaz.
Sabe, tirei a carteira da primeira vez, e voltei a colocá-la à segunda, só que sem o dinheiro.
- Hayır, saatimi almadan olmaz.
- Só vou depois de ter o relógio.
Ama aşkta umut olmaz.
Mas não há esperança para o amor.
Var tabii, olmaz olur mu.
Sim, o Jeff e eu temos uma coisa.
Hayatlar söz konusu olunca kimse katil olmaz.
A maioria das pessoas não o é, até ter de apontar uma arma.
Vagaway olmaz!
O Vagaway, não!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]