English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / O ölmüş

O ölmüş Çeviri Portekizce

4,299 parallel translation
O ölmüş.
Ela foi-se.
O ölmüş.
Ela morreu.
Arkadaşım, arkadaşımız o ölmüş.
A minha amiga, a nossa amiga. Ela está morta.
O sistemi yıkmazsak üç ay içerisinde ölmüş olacağız. İnsan ırkının varlığı sona erecek.
Se não atacarmos aquela rede... vamos estar mortos dentro de três meses... e a raça humana vai deixar de existir.
Eğer aralarına dalarsam, Jack ben daha ona ulaşamadan ölmüş olur. Sen bizimle oyun oynayamazsın.
Se eu for directamente, o Jack morre antes que chegue.
Karım da 250 yıl önce ölmüş olacaktı o zaman.
E que a minha esposa estava morta há 250 anos.
Cleveland'dayken, Francis öldüğünde ben de ölmüş gibi oldum.
Em Cleveland, quando o Francis faleceu, era como se eu tivesse morrido também.
Her iki türlü de kardeşi ölmüş ve Leo paçayı kurtarmış.
De qualquer forma, o irmão acaba morto e este Leo escapa impune.
Küçük kardeşi ölmüş, ailenin silahıyla hem de.
O seu irmão menor, morto com a arma da família.
Ranko Zamani 6 sene önce ölmüş.
O Ranko Zamani está morto há seis anos.
Birazdan ölmüş olacağım o yüzden bu bilgiyi hiç bilmeden yaşayacaksın galiba.
Irei morrer a qualquer momento, portanto acho que terá de viver com o facto de nunca ter sabido.
En iyi arkadaşımın babası ölmüş.
O pai da minha melhor amiga morreu.
Kendi kanında boğularak ölmüş.
Morreu engasgado com o próprio sangue.
- Patrick ondan mı ölmüş?
- Isto matou o Patrick?
Daryl ölmüş müdür sence?
Acha que o Daryl morreu? Não.
Hiç yok ki. Gölet ölmüş artık.
O lago está morto.
- Van ölmüş.
- O Van está morto.
Bir şey bulacağız. Bir şey bulmak Erica'nın ölmüş olduğu gerçeğini ya da Boyd'un ölümle burun buruna olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
- Encontrar alguma coisa não torna a Erica menos morta ou o Boyd menos do que quase morto.
Ve sonrasında ise sahtelerini koyacak ya da ölmüş taklidi yapacak.
Sim. E depois vai usá-las para dar o grande golpe, ou rasgar o acordo... Meu Deus, é tão previsível!
- O zamana ölmüş olurdum.
- Eu estava morto.
Bu gece ne yaparsak yapalım ölmüş olacağız.
O que quer que seja que façamos esta noite, estamos mortos.
Geçen geceden hiçbir şey hatırlamıyorum. - Onu ormanda bulsak şimdiye ölmüş olacağını biliyor muydun?
- Sabes que se não o tivessemos encontrado na floresta, ele agora estaria morto?
O zaman ben bir hiç uğruna bir iyilik istemiş olacağım çünkü hepimiz ölmüş olacağız.
- E se eles não acreditarem? Então, pedi um favor à toa, porque estaremos mortos.
Bir haftaya kalmaz ölmüş olurdun. Ya da Hecky'nin sen ve paralarla beraber şehri uçurma planına izin verseydim. Mafya er ya da geç seni bulurdu.
Estarias morta no final da semana, ou se tivesse deixado o Hecky fugir contigo e com o dinheiro, a mafia iria apanhar-te mais cedo ou mais tarde.
Mankenlere ölmüş karısı hakkında yakınmasını istemem.
Eu não o quero a buzinar para as modelo sobre a sua falecida esposa.
Ethan, ev henüz havaya uçmadan önce ölmüş.
O Ethan estava morto antes da casa explodir.
Eğer istediğin buysa, sevdiğim adam ölmüş demektir.
Se é isso o que queres... O homem que eu amo foi-se.
Eğer istediğin buysa, sevdiğim adam çoktan ölmüş demektir.
Se é isso o que queres, o homem que eu amo foi-se.
... sevdiğim adam ölmüş demektir.
O homem que eu amo foi-se.
Kırmızı Kuşlardan biri hedefi şaşırmış ve sivillere ait bir evi vurmuş dokuz ya da on kişi ölmüş, büyük bir soruşturma açılmış.
Um Redbird errou o alvo e atingiu uma casa civil, e houve nove ou dez mortes, uma grande investigação.
O bebeğin ölmüş olması normal mi?
Essa boneca deveria estar morta?
Wayne, Özel Harekat Komutanlığı için ölmüş olabilir.
O Wayne está morto para a CCFE.
- Sana bir şey soracağım. Kendini ölmüş gibi gösterecek olsan nasıl yapardın?
Se fosses fingir a tua própria morte, como o farias?
Hadi ama. Bonnie 3 ay önce ölmüş ve ben ne yapıyordum?
A Bonnie morreu há 3 meses, e o que estava eu a fazer?
Ve soruşturma yüzünden davanda bir adamı ölmüş göstermek zorundaydın.
Dois anos? E o único homem que tinham para sustentar esse caso, está morto...
Ailesi o daha genç yaştayken ölmüş sonra yardımsever bir amcası ona yaklaşık 100.000 $ bırakmış.
Os pais morreram quando era adolescente. Um tio benevolente deixou-lhe quase 100 mil dólares.
Sürücü kaza anında ölmüş.
O condutor está morto.
Ölmüş bir hizmetçinin cesedini mi götürdü?
Ele levou o corpo de uma empregada morta?
Kedi ölmüş olmalı.
O gato deve de ter ido embora.
Görünüşe göre Ezekiel ölmüş.
O Ezekiel está morto.
Oksijen kaynağına vurmuş olmalılar, ölmüş!
Eles devem ter atingido o abastecimento de oxigénio, ele morreu!
Dahlia daha 14 yaşındayken hem annesi hem de babası ölmüş ve Brad onun velisi olmuş.
Quando a Dahlia tinha 14 anos de idade, os pais morreram e o Brad tornou-se o guardião dela.
Barlow ölmüş.
O Barlow está morto.
Agakian 1 saat önce hastanede ölmüş. Ne?
O Agakian entrou em morte cerebral há uma hora atrás no hospital.
Ölmüş olan oğlunu teşhise gelecekti. Tyler'ı yani.
Ela ia lá para identificar o filho falecido, Tyler.
Nick'in karıştığı bar kavgasındaki biri mi ölmüş?
Morreu alguém na rixa do bar com o Nick?
Yaptığın şeyi yapmamış olsaydın muhtemelen ölmüş olurdun.
Se não fizesses o que fizeste, provavelmente estarias morto.
- Monsenyör Paul ölmüş mü?
- O Monsenhor Paul morreu? - Sim.
Eğer beni vuracak olsaydın şimdiye çoktan ölmüş olurdum.
Se fosses atirar já o tinhas feito.
Ölmüş olan kocası, Maryland'deki en büyük bilgisayar kaçakçılığı şebekesini yönetiyormuş.
O marido morto dela comandou a maior quadrilha de contrabando.
Ölmüş olması pek sorun değil de Gibbs'in onun cenazesini alacak olması büyük bir sorun.
Não foi nada muito sério, mas o Gibbs teve de ir buscá-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]