English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ O ] / Ona sorarım

Ona sorarım Çeviri Portekizce

153 parallel translation
- O zaman ona sorarım
Bem, eu lhe perguntarei com agrado.
Eve döndüğünde, ona sorarım ve bana herşeyi olduğu gibi anlatıp itiraf edecektir.
Quando ele voltar para casa e eu lhe perguntar... Ele vai confessar e dizer-me tudo...
Detayları boş verin. Krause kendine gelince ona sorarım.
Eu pergunto como se escreve ao Krause quando ele acordar.
Ona sorarım, bilmiyorum.
- Vou falar com ela. Não sei.
Biraz daha iyi olunca ona sorarım.
Quando ela estiver melhor, eu pergunto-lho.
- Ona sorarım.
- Vou-lhe perguntar.
Ben de ona sorarım, böylece iyi olduğunu anlayabilirsiniz.
Depois eupergunto-lhe e assimjá sabe que ele está bem.
Ona sorarım.
Eu pergunto-lhe.
- Pekala, ona sorarım. - Tamam.
- Está bem, vou pedir-lhe.
Kalktığında ona sorarım.
Eu pergunto-lhe, quando ele se levantar.
Ama bu akşam ona sorarım.
Pergunto-lhe hoje.
Bu akşam eve gelip sizinle birlikte olacak, yoksa ben ona sorarım.
ou vai ter de dar-me uma explicação.
- İyi, ona sorarım.
Está bem, eu pergunto!
- Aşağı indiğimizde ona sorarım.
- Eu pergunto-lhe quando descermos.
- Ona sorarım!
- Eu pergunto-lhe!
- Ona sorarım.
Vou perguntar-lhe.
Belki ona sorarım.
- Talvez seja boa ideia eu falar com ele.
Ona sorarım.
Eu peço-lhe.
Ona sorarım.
Está bem, eu peço-lhe.
Kadınların teklif etmesine pek alışık değildir ama ona sorarım.
Não está habituado a miúdas atiradicas mas posso perguntar.
Gelecek sefer otobüste ona sorarım.
Eu pergunto-lhe a próxima vez que for no autocarro.
Ona sorarım. Ve avukatına.
Vou perguntar-lhe a ele e à advogada.
Tamam, ona sorarım, Larry David'i üzen 8 yüzüklü adama.
Vou perguntar-lhe. Digo que o Larry David está chateado.
Ona sorarım.
Eu vou perguntar-lhe.
Kyle döndüğünde ona sorarım... ve ona ulaşıp ulaşamayacağımızı görmüş oluruz.
Deixe-me perguntar ao Kyle quando ele voltar. E vou ver se a podemos encontrar para si.
- Çörekçi Çocuk gelince ona sorarım.
Perguntarei ao Rapaz do Pão quando cá vier.
Pekala, ona sorarım.
Bem, eu lhe perguntarei com agrado.
Pekala, tamam. Yarın akşam birlikte yiyeceğiz. Ona sorarım.
Está bem, vamos jantar amanhã.
- Hayır. - Tamam.Ona sorarım.
- Não.
Lütfen ona neden benimle güreşmek istediğini sorar mısınız?
Importa-se de perguntar-lhe porque me quer a mim?
Ona sorar mısın acaba beni tanıştırma şansı olabilir mi diye?
Pergunta-lhe se ela não me apresenta à Hana-ogi.
Sorarım ona.
Hei-de perguntar-lhe.
Ona sorar mısınız, imparatorun Madame de Lionne'la yaptıklarının neresi onurluymuş?
Pergunte-lhe o que a honra do Imperador tem a ver com a Madame de Lionne.
Ona, nasıI bir tecrübe yaşayacağımı sorar mısın?
Pergunta-lhe que tipo de experiência posso esperar.
Ona ben kendim sorarım.
Pergunto-lhe eu mesmo.
- Bunu ona nasıl sorarım?
- Como vou perguntar-Ihe isto?
Yakaladığımızda ona sorarız.
Porquê? Podemos perguntá-lo quando o apanharmos.
Ona da sorar mısın?
Também a podias convidar!
Görürseniz lütfen ona sorar mısınız onu ne zaman görebilirim ve ne zaman- -
Por favor, se o Sr. a vir, peça-lhe para me deixar saber... quando poderei vê-la e quando poderei...
Ona sorarım.
Bem, o consultarei.
Benim için ona soru sorar mısın?
Entregas-lhe estes cartões?
- Onunla bir daha görüşürsen benim için ona sorar mısın, en güçlü Power Ranger hangisiymiş?
Da próxima vez que falares com ele perguntas-lhe qual dos Power Ranger é o mais forte?
- Ona ben sorarım.
Pergunto-lhe eu.
Az önce içeri giren genç bayan... Ona, bizimle bir kadeh şampanya içmek ister mi diye sorar mısın? Şeyden geldiğimi söyle...
Importa-se de oferecer à jovem que entrou uma taça de champanhe, oferta do...
Bunu ona sorar mısın?
- Pergunta-lhe isso?
Bu ne tür bir kampmış sorar mısın ona?
Pergunta-lhe que tipo de campo é este.
Eğer sevgilinin burnu yamuksa... ona nedenini sorar mısın?
Se a tua mulher tivesse um nariz descaído perguntar-lhe-ias porquê? javali.
Ona hangi uçakta olduğunu sorarım, ve belki uçağa binmeden onu durdurabilirim.
Vou perguntar-lhe qual é o voo dele. Podemos tentar impedi-lo de entrar no avião.
Ona sorarım.
- Eu pergunto-lhe.
- Ona mimik için tedbir kararı var mı diye sorar mısın?
Vou falar com o advogado na segunda. Pergunta se arranjo uma injunção contra uma cara.
Biri çıkıp bana sen bu ülkenin yüz karasıydın derse, ben de ona "dili" geçmiş zamanın anlamını biliyor musun salak herif diye sorarım
Então, quando alguém diz que fui uma vergonha para o país, eu digo que isso depende do significado de "fui", imbecil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]