Üç Çeviri Portekizce
48,196 parallel translation
Karım üç gün önce doğurmalıydı.
O bebé devia ter nascido há três dias.
- Amit üç kere aradı.
Amit ligou três vezes.
- Şişe başına üç rupi alırım.
Vou levar 3 rúpias por garrafa.
Şişe başına üç rupi.
3 rúpias por garrafa.
Jairaj'a üç gün içinde 100,000 rupi ödemeliyiz.
Temos de pagar 100 mil a Jairaj daqui a três dias. Tem um plano melhor?
Bize üç gün verdi.
Ele tinha nos dado três dias.
Geçen üç haftadır, dört topluluğa bedava yemek dağıtıyoruz.
Nas últimas três semanas andamos a distribuir refeições grátis em quatro colônias.
Bugün, bir dizi patlamada beş bomba Kuzey Hindistan'ın üç metropol kentini salladı.
Hoje uma série de cinco explosões abalaram três cidades metropolitanas do norte da Índia.
Evet. Demek istediğim sadece haftada üç gün.
Sim, só três dias por semana.
Bunlar ürettiği son üç yumurta.
Estes serão os últimos três óvulos que produzirá.
Hayır tatlım. Düşündüğümüz üç isimden biriydi sadece.
Não, esse foi um dos três que falamos.
On, dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç...
10, 9, 8... 7, 6, 5, 4, 3...
Tam üç dakika içinde.
Em exactamente três minutos.
Toplamda üç tane.
Três no total.
- Rio'da Greg'in bilmediği üç çocuğu var.
- Ela tem 3 filhos no Rio e ele não sabe.
Bir, iki, üç, dört, beş. Rengârenk çocuklar.
Cinco miúdos, cores diferentes...
Aralarında üç gün fark var.
Fazem diferença de três dias, está bem?
Artık üç kişiyiz.
Agora somos três.
Jerry, üç ayrı kaynak sana harfiyen aynı şeyi söylüyorsa yalan söylediklerini bilirsin.
Jerry, se três fontes dizem a mesma coisa usando as mesmas palavras, é porque estão a mentir.
Kırmızı iniş bölgesinin üç kilometre batısı!
Três quilómetros a oeste da zona de aterragem.
Dinle, üç gün sonra adanın kuzey ucuna bir ikmal ekibi gelecek.
Ouça, uma equipa de reabastecimento chegará ao norte da ilha daqui a três dias.
Helikopterinizi o tepelerin üç kilometre ötesinde bulacaksın.
Encontrará o seu Sea Stallion a 3 km daquela cordilheira.
Duymak üzere olacağın ayak sesleri sana çok tanıdık gelecek ikiden ziyade üç darbe olacağı için.
Os passos que irá ouvir ser-lhe-ão familiares, principalmente porque ouvirá três impactos e não dois.
Bay Holmes, bu konuyla alakalı mı bilmiyorum ama ceketinizin cebinde üç tane olası kayıt cihazı bulduk.
Sr. Holmes, não sei se isto é relevante, mas encontrámos três gravadores nos bolsos do seu casaco, mas todos os seus objetos foram confiscados. Desculpe.
High Wycombe'de bir keresinde üç kişiyi zehirleyen birini yakalamıştım.
- Já lá apanhei um triplo-homicida.
Demek ki üç kardeşmişiz.
Então somos três.
Yani üç Holmes çocuğu vardı.
Portanto, eram três irmãos Holmes.
Patlama çapını boşaltmak için maksimum üç saniyemiz var.
Temos três segundos para sairmos do raio da explosão.
Bu kadın, Twitter'da bir saat geçirdikten sonra, İngiliz anakarasındaki son üç terörist saldırısını önceden bildi. Bu tür şeyler falan.
Ela previu as datas exatas dos últimos três ataques terroristas ao território depois de passar uma hora no Twitter, esse tipo de coisas.
Eğer poliste akıl olsaydı, üç şüpheli olduğunu fark ederlerdi, hepsi kardeş Nathan Garrideb, Alex Garrideb ve Howard Garrideb.
Se a polícia tivesse miolos, perceberia que há três suspeitos, todos eles irmãos : o Nathan Garrideb, o Alex Garrideb e o Howard Garrideb.
Dairesi yaklaşık üç dakika sonra patlamaya ayarlandı. Dudaklarından iptal kodunu duymazsam tabi.
O apartamento dela está recheado de explosivos e restam-lhe três minutos a não ser que ela diga o código.
Peki, bir hikaye... üç sarılma ve özel şarkım olsun.
Que tal uma história... três abraços, e a minha canção especial?
Onu tekrar görmek için üç kez daha dünyaya gittim. Dördüncü kez gitseydim bir daha geri dönemeyeceğimi biliyordum.
Voltei à Terra para a ver três vezes... e eu sabia que se voltasse uma quarta vez, nunca me iria embora.
- İçinde üç yüz tane şarkı var.
Deve ter umas 300 músicas.
Son on, dokuz, sekiz... yedi, altı, beş, dört... üç, iki, bir, sıfır.
9 8 7 6 5 4
Ama sadece üç gün sonra Larry, Iowa'dan dönmüştü. İşten eve geldim.
Mas três dias depois de o Larry ter voltado de Iwoa, eu voltei do trabalho.
Evet, yeni yasallaştırılan işim gelirimizi üç katına çıkarıyor.
O meu novo negócio aprovado legalmente está a triplicar os nossos lucros.
Onu üç gündür görmüyorum.
Sim, não a vejo há três dias.
Bill geçtiğimiz üç veya dört günde yaptıklarını anlatabilir misin?
Bill... Podes contar o que fizeste nos últimos três ou quatro dias?
Acele et dostum, personel toplantısı üç dakikaya başlıyor.
Toca a andar, pá. A reunião começa dentro de três minutos.
Bu arabada üç takip cihazı var.
Há três dispositivos de rastreio neste carro.
Bunlar da üç hafta önceydi.
Agora, isso foi há três semanas.
O yüzden al sana üç numaralı ders.
Lição número três.
Saat üç yönünde çirkin canavarlar var.
Monstros feios à direita.
Şu elemanlara birkaç chimichanga... -... ve üç Jarrito almanı istiyorum.
Quero dar-lhes umas chimichangas e três Jarritos.
Kötü kalpli dostlarım, bunlar Batman'den kalan son üç uyuz yadigârım.
Companheiros maus, eles são as três últimas recordações do Batman.
Bir, iki, üç, dört.
Um, dois, três, quatro.
Bir, iki, üç, dört, beş.
Um, dois, três, quatro, cinco.
Önümüzdeki iki, üç gün içinde seni araya sıkıştırabiliriz.
Devemos conseguir encaixá-lo algures nos próximos dois ou três dias.
Bir, iki, üç, dört...
Um, dois, três, quatro...
Son on, dokuz, sekiz... yedi, altı, beş, dört... üç, iki, bir, sıfır.
Em 10 9 8 7 6 5
üç gün sonra 30
ücretsiz 39
uçakla 22
üçte 35
üç ay sonra 19
uçuyorum 78
üçüncü gün 23
uçuyoruz 25
uçmak 22
üçüncüsü 82
ücretsiz 39
uçakla 22
üçte 35
üç ay sonra 19
uçuyorum 78
üçüncü gün 23
uçuyoruz 25
uçmak 22
üçüncüsü 82
uçuyor 28
uçaklar 26
üçüncü katta 16
uçakta 18
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
uçaklar 26
üçüncü katta 16
uçakta 18
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58