English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ş ] / Şanslısınız

Şanslısınız Çeviri Portekizce

1,086 parallel translation
Bu eyalette idama izin vermedikleri için şanslısınız.
Têm sorte em aqui não haver forca.
- Şanslısınız, sadece üç tane kalmıştı.
- Estás com sorte, só me restam três.
Çok şanslısınız. Hey Midge!
Vocês têm muita sorte.
Şanslısınız, Bu güne kadar para bile yoktu
Aqui nunca se passa nada. Vocês tem sorte. Por pouco não havia dinheiro.
Jack, Louis, benimle karşılaştığınız için çok şanslısınız.
Jack, Lois, tem sorte de estar aqui.
Böyle güzel bir bebeğiniz olduğu için şanslısınız.
Tem sorte de ter um bebé tão bonito.
Ne kadar şanslısınız!
Bem, tem sorte!
Böyle bir köpeğiniz olduğu için şanslısınız bayan.
Tem sorte por ter um cão assim, menina.
İkiniz de şanslısınız.
Tiveram ambos sorte
Böylesi bir bünyeye sahip olduğunuz için şanslısınız.
Tem sorte de estar em tão bom estado.
Şanslısınız, ben de öyle.
Nem eu. E fica grato por isso.
Hafta sonunu çıkarırsa şanslısınız.
Teria muita sorte se viver mais que o fim de semana.
Biliyor musunuz olaya geniş açıdan baktığım için şanslısınız.
Têm sorte que eu vejo mais longe.
İçindeki çocuğa çok ihtiyacın var yani sizler çok şanslısınız.
Há que se ter uma criança dentro de nós vocês parecem estar bem preparados.
Çok şanslısınız!
Sorte a sua!
Şanslısınız!
Que sorte a nossa!
O zaman, tekrar tebrik ederim. Bay Wilson, en önemli kadromuzu dolduracak kadar şanslısınız.
Então parabéns, mais uma vez, Sr. Jabez Wilson, pela posição mais importante que já teve a sorte de conquistar.
Benimle oturduğunuz için şanslısınız.
Têm muita sorte por estarem sentados comigo.
Çok şanslısınız.
É muito afortunado.
Dün gece yanınızda olmadığı için şanslısınız.
Ainda bem que não estava no avião consigo ontem à noite.
Toto'yla tanıştığınız için şanslısınız.
Não vos deram um lanche? Por sorte, encontraram Toto.
Bence, aktör olarak, biriyle yatağa girecek kadar şanslısınız.
Acho, que sendo actores, têm sorte de dormir com quem quer que seja.
Şanslısınız, gemi yolculuğuna çıkıyorsunuz.
É um sortudo, vai num cruzeiro.
Babanız donanmada olduğu için şanslısınız.
A sorte é que o vosso pai está na marinha.
Şanslısınız.
Está com sorte.
Biliyor musunuz? Siz çok şanslısınız.
Andam por aí a dizer nas ruas que tu estás a meter o nariz onde não és chamado.
Çok şanslısınız.
O senhor está-se a sair bem.
Tabi, bu benim uzmanlık alanım değil ama şanslısınız.
Claro que essa não é a minha especialidade, mas tu tens sorte.
Bugün şanslısınız Mr. Bonnington.
Hoje está com sorte, Sr. Bonnington.
Şanslısınız Monsieur Bailey.
Teve sorte, Monsieur Bailey.
Ve sana şunu söyleyeyim, o patlamada ölmediği için çok şanslısınız.
Eu acho que tiveram muita sorte em não o terem morto na explosão.
Yangın yayılmadığı için şanslısınız.
Foi uma sorte o fogo não ter alastrado.
- Sadece şanslısınız, hepsi bu.
- Tiveram sorte, só isso.
Biz azınlığız, burada olduğumuz için şanslısınız.
Nós somos a minoria, meu. Vocês tem uma sorte danada em ter a gente aqui.
Ama siz şanslısınız, Mademoiselle.
Mas Mademoiselle tem sorte.
Zamanında burada olup sizi kurtardığımız için çok şanslısınız.
Têm muita sorte em termos chegado a tempo de vos salvar.
- Şanslısınız.
- Que sorte a sua.
Ciddi bir şey değil, ama Seamus sizi bulduğu için şanslısınız.
Não foi grave, mas teve sorte pelo Seamus o encontrar naquela altura.
Şanslısınız. Ruhlar çoğalıyorlar.
Os espíritos estão agitados.
Çatısında kocaman delikler vardı. Ev? Evde yaşadığınız için şanslıymışsınız.
Vivíamos naquela casa minúscula, a desmoronar-se com grandes buracos no telhado.
Mobilyasızdı, zeminin yarısı yoktu. Düşme korkusuyla hepimiz bir köşede sıkışmıştık. Odanız olduğu için şanslıymışsınız.
Nós vivíamos num único quarto, éramos 26, sem mobília, metade do chão nem existia, e amontoávamo-nos todos num canto com medo de cair.
Zamanında gelip seni bundan kurtardığımız için şanslısın. - Kimsiniz siz?
- Quem são vocês?
Her gün sıcak öğle yemeği vermiyoruz. Bugün şanslıydınız.
Só temos almoço quente dia sim, dia não.
Yalnız olduğun için çok şanslısın, kimse için endişelenmene gerek yok!
Tens sorte, filha. Sozinha, sem teres de cuidar de ninguém.
Kız arkadaşın olduğu için çok şanslısın...
É uma sorte ter namorada.
Seni aradığımız için şanslısın.
Tem sorte de termos voltado.
- Şanslısınız.
- Está com sorte.
Arkadaşımız olduğun için çok şanslısın.
Tens mesmo sorte por nos teres por perto.
"Karşınıza çıkan bütün sınavların sonuçlarına inancınızın gücüyle katlanabildiğiniz zaman kendinizi şanslı sayın."
Considere-se afortunado quando se deparar com a provação. Quando há fé ‚ consegue enfrentar-se tais provações adquire-se a capacidade de resistir.
Şanslısınız.
Sorte a sua.
Eğer toksikolog Suzanne Morton'un cesedinde meperidin bulursa, Yalnızca sınır dışı ediliyorsanız şanslı olursunuz.
Se o toxicologista encontrar meperidina no corpo de Suzanne, tem muita sorte se for só deportado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]