English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Ş ] / Şanslıydın

Şanslıydın Çeviri Portekizce

367 parallel translation
- Sen hep daha şanslıydın.
- Sempre tiveste todas as oportunidades.
Şanslıydın.
- Teve sorte.
- Umarım bu geceden daha şanslıydınız.
- Espero que tenha tido mais sorte que hoje.
olurdun. Şanslıydın.
Se tivesses dado mais um passo terias sido.
- Şanslıydın Karl.
- Tem tido muita sorte, Karl.
Dün akşam çok şanslıydın, Sefton.
Tiveste sorte ontem, Sefton.
Bu sefer şanslıydın.
Olha só para esta maravilha!
" Sen her zaman şanslıydın ve ben sana hep imrendim.
" Sempre tiveste sorte e eu invejo-te.
Şu ana kadar şanslıydın.
Tiveste sorte até agora.
Çok şanslıydın Tubal.
Teve muita sorte, Tubal.
Şimdiye kadar çok şanslıydın Morgan.
Até agora teve sorte, Morgan.
Kabul edelim, burada olduğun için şanslıydın.
Tem sorte em estar aqui.
Bence son olayda şanslıydınız.
Acho que tiveram sorte da última vez.
- Hep şanslıydınız değil mi yüzbaşı?
Sempre teve sorte, não foi, sargento?
Şanslıydın.
Tiveste sorte.
- Chickamauga'da şanslıydınız değil mi?
por acaso esteve em Chickamauga?
Sen şanslıydın, yabancı. En azından sana bakan bir annen vardı.
Tiveste sorte, forasteiro pelo menos tiveste uma mãe que cuidasse de ti, que se preocupasse...
- Bu sefer şanslıydın.
- Tiveste sorte uma vez.
Çok şanslıydın biliyor musun.
Bom, você teve muita, muita sorte, você sabe.
Bu akşam cidden şanslıydın.
Tiveste sorte hoje.
Dostum, gerçekten de çok şanslıydın.
Tem muita sorte!
Clark bu seferlik şanslıydın.
Desta tiveste sorte.
Sen laftan anlamıyorsun galiba. Şu ana dek şanslıydın.
- Já viste que tens tido muita sorte?
- Şanslıydın.
- Foi sorte.
Her gün sıcak öğle yemeği vermiyoruz. Bugün şanslıydınız.
Só temos almoço quente dia sim, dia não.
Sadece şanslıydın.
Tiveste apenas sorte.
- Şanslıydın ben gelmemiş olsam- -
- Tiveste sorte, se eu não aparecesse.
Bu kez şanslıydınız.
Tiveste sorte naquela altura.
Şanslıydınız baylar.
Tiveram sorte, cavalheiros.
Yine şanslıydın Hawk.
Então tiveste sorte de novo, Hawk?
- Anahtar konusunda şanslıydın.
- Tiveste sorte com as chaves.
- Stoat, şanslıydın.
Bom, Stoat, teve sorte.
Son defasında, çok fazla şanslıydın.
Afinal eles dão-te sorte.
Tünel dönüşünde oldukça şanslıydın oğlum.
Tiveste sorte na curva do túnel, o carro ia todo de lado.
Dün gece şanslıydın, Nelson.
Ontem tiveste sorte, Nelson.
- Sonra, her zaman şanslıydın.
Além disso, tens uma vida encantadora.
Çocuklar, gayet iyi iş çıkarttınız, şanslıydınız.
Vocês, Vocês são um espetáculo.
Bence sadece şanslıydın ve ben para kaybettim.
Eu acho que tiveste sorte e perdi dinheiro.
Dün orada ben yoktum kardeşin ve sen şanslıydınız.
Campeão, ontem, o lutador do teu irmão teve sorte porque eu não estava presente.
Dün gece şanslıydın
Teve sorte ontem à noite.
Sen şanslıydın, Huw.
Tens tido sorte, Huw.
Acı çektiğin bitkinlik dolu günleri yatakta geçirdiğin için şanslıydın.
Sorte por sofreres, e sorte por passares estes penosos meses na cama.
Şanslıydık. Sternwoodları olayın dışında tutmayı becerdim.
Foi sorte conseguir não os meter naquilo.
Senin durumunda biz şanslıydık. Er Ackerman'ın davranışlarının sebepleriyle ilgili Araştırmayı yeni bitirdim.
Acabei de completar uma investigação sobre as razões do comportamento do Cabo Ackerman.
40 şanslı kişiden bir tanesi Farlan'ın karısıydı.
A mulher do Fardan foi uma das felizardas.
Sanırsınız ki marangoz işler yolunda gittiği için şanslıydı - sadece o bankaya gittiği için şanslıydı.
Claro, vocês pensam que correu tudo bem ao carpinteiro. Que teve a sorte de entrar nesse banco.
Babası bahçıvan olarak şanslıydı. Jimmy'den de aynısını umut ediyoruz, ama şimdiye dek boşuna, fakat iyi bahçıvan bulmak zor.
O pai dele tinha um grande dedo e esperávamos que o Jimmy o seguisse, mas não me parece e os bons jardineiros são raros.
Şanslıydım ki bu otel bana miras kaldı. Karşıma çıkan ilk iyi fırsattı. Bu işten vazgeçmem için kontağın atmasından ya da çılgınca hikayelerden daha fazlasına ihtiyaç var.
Tive a sorte de herdar este hotel, a primeira coisa boa que tenho e não será um contacto eléctrico defeituoso ou alguma história maluca que me fará desistir.
Eğer o caddede birbuçuk yıl geçirebilirsen, şanslısın demektir. Ben şanslıydım ve oradan kurtuldum.
Se se sobrevive um ano e meio naquela rua, é uma sorte.
Bu sefer de şanslıydın.
... que o polícia não apresentasse queixa contra ti. Desta vez tiveste sorte ;
Bir müzik kariyerine sahip olmanın tutkusunu ağırlarken Viyana'ya çalışmaya gitmiştim ve şanslıydım ki Schuppanzigh tarafından öğrencisi olarak seçildim.
Na ocasião, eu ambicionava uma carreira musical. Tinha ido para Viena e tive a sorte... de estudar com Shuppanzigh.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]