Tamamen değil Çeviri Rusça
768 parallel translation
- Endişelenme, tamamen değil.
- Не беспокойся.
İyileşmişsin ama tamamen değil.
Это затемнение мы в общем-то вылечили, но ещё не полностью.
Şey, tamamen değil, Miss Davis'in lastiği patlamış.
- Может быть, но не полностью, мэм. Знаете, у машины мисс Дэвис спустила шина.
Tamamen değil.
Ни ответа.
Tamamen değil, Angel.
Не совсем так, ангел.
Tamamen değil.
Не совсем.
Tamamen değil.
- Не совсем.
Tamamen değil...
Отнюдь!
Bazen tamamen örtünmüş olmuyorlar, ama donacak kadar da değil.
Иной раз они и вовсе не прикрыты... но им не холодно.
- Güzel sanatlar okuluna gitmedi, değil mi? - Hayır, tamamen tanrı vergisi bir yetenek...
- И не ходила в художественную школу?
Dava tamamen açığa çıktı değil mi?
Дело надо довести до конца, так?
Bu geceki mesele... çok da önemli bir şey değil. En iyisi bunu tamamen unutmak.
Надеюсь, она не будет сильно переживать, из-за того, что произошло.
Tamamen genç değil ama yaşlı da değil büyükanne.
"Не то чтобы совсем молодой, но и не старый, бабушка".
Tamamen şansa bağlı değil, Bridget.
Ёто не только удача, Ѕриджет.
Değil. Tamamen sağlıklı.
Да нет, совершенно здоров.
- Belki tamamen aynısı değil.
- Ну, не точно такую же.
Sahnede striptiz yaptı, tamamen soyunduğunda kadın değil erkek olduğu ortaya çıktı!
И когда она совсем разделась... оказалось, что она вовсе не девушка, а парень.
- Tamamen kayıp değil mi?
Совсем, не так ли?
Bir dahi değil ama söyledikleri tamamen doğru şeyler. Yeni krallığın düzene, kanuna ve otoriteye ihtiyacı var.
Надо в зародыше пресекать любые попытки возврата к анархии и беспорядку,
Ama tamamen beklenilmez değil.
Но не неожиданно.
Seni tekrar gördüğümüze sevinmediğimizden değil de bir de tamamen iyileşmiş halde ha?
Но ты не думай, что мы не рады видеть тебя на свободе, и тому, что ты вылечился, так?
Biz arkadaş olabiliriz, tamamen sana bağlı, şaka değil.
От тебя целиком зависит, будем ли мы друзьями, я не шучу.
- Tamamen kuru değil. Ne kadar sarhoş olursa olsun orada bir damla suda boğulması mümkün değil.
оно не совсем сухое. до какой степени напился.
Sadece gafil değil, tamamen silahsız avlayacağız.
He тoлькo вpacплox, нo и aбcoлютнo бeзopyжныx!
Ama bu tamamen kötü değil, değil mi?
Но это не так уж и плохо, нет?
Benimki değil, tamamen doğal.
А я - нет. У меня натуральный цвет.
Düşmanlıkların sebebi tamamen gözün kararmasıdır. - Onunda gözü kararmış, sence de öyle değil mi?
Противник, обезумевший от злобы, часто кажется слепым, и твой - как раз из таких.
Lamar, sen tamamen çürümüş bir herifsin, biliyorsun, değil mi?
Ламар, знаешь, ты испорчен до мозга костей.
Tamamen yalnızız, değil mi?
- Мы здесь одни?
Senin için tamamen bir yabancıydım, değil mi?
А как же все зти академики, доктора?
Muhasebecileri, Yıkım Alanı'nın vergi hesaplamalarındaki genel ve özel terorileri sayesinde, Maximegalo Enstitüsü tarafından Neo-Matematik profesörlüğüne layık görülmüştür. Uzay zaman süreminin eğri değil, tamamen bükülmüş olduğunu bulmuştur.
Их главный бухгалтер-исследователь не так давно получил титул профессора неоматематики в Максимегалонском университете, в знак признания его заслуг по развитию как общей, так и специальной теорий налогообложения группы "Зоны Бедствия", в которых он доказывает, что ткань пространственно-временного континуума не только изрядно повытерлась,
Beni ilgilendiren birinin uzun, kısa, esmer veya sarışın olması değil. Bu tamamen başka bir seviye.
Меня интересует не то, какой он снаружи - белый, серый, высокий или низкий, мне интересно то, что скрывается за вывеской.
Biz bu sarayın çok konforlu olduğunu, ve çevrenin de tamamen uygun olduğunu anlıyoruz, ama şimdi, korkarım sizin için en güvenli yer değil.
Видите ли, за Елисейский дворец мы совершенно спокойны. Но здесь, в этом отеле... Отель, разумеется, роскошный...
Fakat tamamen, kesinkes benden kopmuş değil.
Но она не разорвала со мной.
Onlar hala lekesiz değil, tamamen.
У них далеко не идеальная система охраны.
- Trajik, evet, tamamen trajik, ama Macbeth'te olduğu gibi bir trajedi değil.
- Ну да, трагично, вполне печально, но это не такая трагедия, которой является история Макбета.
Tamamen değil.
- Не только.
Tamamen normalim, deli değil, Jakovljevic.
Я совершенно нормальный! Я не псих, Яковлевич!
Mızmız ya da değil, tamamen bana sadık.
Слезливый школьник полностью предан мне.
Hiçbir ikisi birbirinin tamamen aynısı değil.
[Щелкает затвор ] [ Все вопят]
Kesinlikle normal! - Değil! - Tamamen normal.
Это нормально!
Tamamen şok edici. Alışık olmadığımdan değil.
Совсем не то, к чему я привык.
Tamamen yabancı birine, hakkımızdaki en mahrem ayrıntıları anlatıyorsun. Bizim değil, kendi hakkımda.
Рассказываешь совершенно незнакомому человеку интимные подробности о нас!
Öncelikle, tamamen ideolojik temelde aldığımızda bu istediğin mümkün değil.
Во-первых, по чисто идеологическим соображениям, это исключено.
Bir Addams olarak tamamen anlıyorsun, değil mi?
Как Аддамс, ты должен отчётливо это понимать, не так ли?
Tamamen kafayı yedi, üstelik bu sadece işinden atıldığı için değil.
Он в полном ауте. И потеря работы - только часть проблемы.
Bak, bu gezici şovun tamamen aptalca yönetilmesi..... benim hatam değil.
Послушай, это же не моя вина что это глупый балаган..... управляеться совершенно неправильно.
- Bu iyi bir fikir değil. İlk defa Komutan Krill ile tamamen aynı fikirdeyiz.
Ну, на этот раз я с командором Криллом полностью согласен.
Bence tamamen öyle değil. Sen bilirsin.
Ты можешь согласиться с этим?
Tamamen sağlıklı değil.
Он не совсем здоров,
Bu tamamen doğru değil.
Ну, не совсем верно.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56