English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / A man

A man translate Turkish

155,424 parallel translation
I do not understand how it kills a man...
Bir adamı nasıl öldürdüğünü anlamıyorum...
How can I serve a man who doesn't trust me?
Bana güvenmeyen bir adama nasıl hizmet edebilirim?
He's a man I am beginning to despise.
O, nefret etmeye başlamış bir adamım.
If a man fears that his wife has been unfaithful... I have not.
Bir adam karısının sadakatsizliğinden korkarsa... Anlamadim.
I love someone who was beaten and tortured by a man who thought he could control her.
Onu kontrol edebileceğini zanneden bir adam tarafından dövülüp işkence edilmiş birisini seviyorum.
What we need now is a man.
Şu anda bir erkeğe ihtiyacımız var.
Now, you kill a man, and you piss on his good name, I ought to clip you for that.
Şimdi, bir adam öldürüp adamın iyi adını lekelediğin için seni kırpmalıyım.
A man out of time.
Başka dünyadan bir adam.
You had me at "A man out of time."
"Başka dünyadan bir adam" dediğinde inanmıştım.
It's entirely another to believe a man can fly.
Bir adamım uçabileceğine inanmak tamamen başka bir şey.
A man needs no reason to spend time with his family. Hmm? Yeah.
İnsanın ailesiyle vakit geçirmek için sebebe ihtiyacı olmaz değil mi?
Seems unlikely that a man like you would tolerate such disrespect from the Stavros family.
Senin gibi birinin Stavros ailesinin saygısızlığını hoş görmesi olası değil.
Three tours of duty can be hell on the psyche, and being a soldier of war forever changes a man.
Üç tur insanın psikolojisini mahvedebilir, ayrıca savaşmak da insanda kalıcı izler bırakır.
A man named Giannis Petrou is using one of the containers here to hold and to murder his victims.
Giannis Petrou adında bir adam kurbanlarını tutmak ve öldürmek için buradaki bir konteyneri kullanıyor.
You kill a man in Fredericksburg who's an eyewitness.
Fredericksburg'de birini öldürdün.
Another first-termer just happy to be there, a man whose achievements had far outstripped even his own imagination.
Orada olduğuna sevinen bir başka ilk dönem vekiliydin. Başarıları kendi hayallerinin bile ötesine geçen bir adamdın.
You're a man of absolute integrity.
Dürüst birisiniz.
- Well, was it a man or a woman?
- Erkek miymiş, kadın mı?
Through a man named Austin Silwamba, a mid-level diplomat in Zimbabwe.
Austin Silwamba adında Zimbabveli orta düzey bir diplomat var...
My father always said a man only needs two things to live... Black coffee and Irish whiskey.
Yaşamak için sade kahve ve İrlanda viskisi yeterli, derdi babam.
We can tell you now, with absolute certainty, that this horrific act was carried out by a domestic terror group, led by a man named Patrick Lloyd.
An itibarıyla sizlere kesin bir şekilde söyleyebilirim ki bu korkunç olayın sorumlusu, Patrick Lloyd liderliğinde ülke içinde faaliyet gösteren bir terör örgütüdür.
Are you man enough to kill a priest?
Bir papazı öldürmeye yetecek kadar adam mısın?
But do I have your word, as warriors, that I am now a free man?
Ama savaşçı olarak, şu anda özgür bir adam olduğuma dair sözünüz var mı?
We've seen not a single man!
Tek bir erkek görmedik!
What a fool that man was.
Ne aptal adam ama.
I mean, I'm not sure I could let a white man colonize my body, and I never thought Sam would either.
Yani, bir beyazın vücudumu kolonileştirmesine izin vermem ve Sam'in de bunu yapacağını hiç sanmazdım.
Takes a... Special kind of man to do what you do.
Özel bir adam yaptığını yapmayı isteyecektir.
Holed up here like a rat pretending to play house with another man's woman and child.
Bir sıçan gibi burada saklanmış başka bir adamın kadını ve çocuğuyla evcilik oynuyor gibi yapıyorsun.
I know everything you can know about the man, and anyone that knows anything doesn't know much because all of Banneker's papers burned up in a fire in 1826.
Onun hakkında her şeyi kesin bilirim. Ve her şeyini bilen biri bu kadar bilmiyor çünkü Banneker'in tüm kağıtları 1826'da bir yangında kül oldu.
Edgar's a good man, but we'll be fine by ourselves.
- Edgar iyi biri ama tek başımıza da iyi oluruz.
Visionary words, written by a wise man centuries ago.
Yüzyıllar önce bilge bir adam tarafından yazılmış ileri görüşlü sözler.
The old man in a wheelchair?
Tekerlekli sandalyedeki ihtiyar mı?
Tell you what a bad man you really are?
Gerçekte ne kadar kötü biri olduğunu söylemem mi?
Well, maybe you're not a good man.
Belki de iyi biri değilsindir.
Why waste my breath on a dead man?
Ölü bir adama niye nefesimi boşa tüketeyim?
Good to see you, man. A couple times I thought I was too, but here I am. Look at you.
Seni gördüğüme sevindim dostum.
A good man takes care of his family.
İyi bir adam ailesine göz kulak olur.
You're an intelligent woman, you have skills, and you find it a bit of an insult that you're being asked to be a... baby vessel, right?
Akıllı bir kadınsın, yeteneklerin var. Senden bebek taşımanı istememizi aşağılayıcı buluyorsun değil mi?
Besides, Paul's a grown man.
Ayrıca Paul koca adam.
He's a local crime boss and a very dangerous man.
Yerel mafya babası ve çok tehlikeli bir adam.
Killing his right-hand man... That might be a message.
Sağ kolunu öldürmek bir mesaj olabilir.
A year ago, Josef Gashi got into an altercation with a Greek man named Giannis Petrou.
Josef Gashi bir yıl önce Giannis Petrou adında... -... bir Yunan'la kavga etmiş.
But, uh, the handling of Majid Nassar, the way you let the Russians play you like a fiddle when it came to that damn track coach, not to mention our late vice president ordering the FBI to kill the man who tried to kill you.
Ama Majid Nassar meselesinin ele alınışı, Rusların şu atletizm antrenörü konusunda seninle oynamasına müsaade etmen... Bir de rahmetli Başkan Yardımcısı'nın, seni öldürmeye çalışan adamı
She said if I refused, I was a dead man...
Reddedersem öleceğimi söyledi.
And the man... who took her from me was a monster who somehow still got his hands on a gun because unlicensed gun dealers don't have to run background checks.
Onu benden çalan adamsa bir canavardı, lisanssız silah satıcılarının geçmiş tarama yükümlülüğü olmadığı için bir şekilde silah alabilen bir canavar.
Walter, I know you're a good man... reasonable.
Ama iyi biri olduğunu biliyorum. Makul adamsın.
The man the FBI killed was a decoy and was willing to sacrifice his life to help Lozano escape.
- Evet. FBI'ın öldürdüğü adam bir yemmiş, Lozano kaçabilsin diye hayatını feda etmiş.
The man the FBI killed was a decoy.
FBI'ın öldürdüğü adam bir yemmiş.
But as the most wanted man on the planet, it's just a matter of time.
Sonuçta dünyanın en aranan adamı, yakalamamız an meselesi.
A terminally ill man tells his sister his death will have meaning, then secures a major payday from the Dabbur Zann?
Ölümcül derecede hasta bir adam kızkardeşine ölümünün anlamlı olacağını söylüyor, daha sonra Dabbur Zann'dan büyük bir maaş mı alıyor?
You wanna capture a real terrorist, put your handcuffs on this man Keaton.
Gerçek bir terörist mi yakalamak istiyorsun, kelepçelerini şu adama tak Keaton.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]