A mile translate Turkish
5,266 parallel translation
Hey, hey, that's gotta be a mile, man!
Hey, 1 mil oldu!
That's gotta be a mile!
1 mili tamamlamış olmamız lazım artık.
If you give them a little inch, they take a mile and then they'll kill you
Onlara bir milim bile yaklaşsan sana bir kilometre yaklaşırlar ve seni öldürürler.
No, there's nothing in there to see other than a mile of darkness.
Hayır, orada karanlıktan başka görülecek bir şey yok.
We could smell that stink for half a mile.
Üzerindeki kokuyu yarım mil öteden alabiliyoruz.
The closest one is about a mile up the road.
En yakın olan 2 km ileride.
About a mile up the road.
Yaklaşık 2 km uzakta.
So about a mile up that way is the site of a famous Civil War battle where two rivers merge, and they say the river turned red with blood.
Bu yolun bir mil ilerisinde iki nehrin birleştiği yer ünlü bir İç Savaş muharebesinin olduğu alan ve derler ki nehrin suyu kanla kırmızıya boyanmış.
It's about a mile from the factory where we found the other bodies.
Cesetleri bulduğumuz fabrikadan bir mil uzaklıkta.
You're already under water half a mile, you stupid bastard.
Ya zaten suyun yarım içerisindesin, seni aptal herif.
- Okay, we have statements from family members and business colleagues half a mile long.
- Pekâlâ, elimizde aile bireylerinin ve iş arkadaşlarının ifadeleri var.
- I'm in a cab. Okay, so the place... it's about a mile after you come out of the Maunabo tunnel.
Tamam, mekan Manuabo Tüneli'nden çıktıktan bir mil uzaklıkta falan.
Yeah, they won't make it half a mile.
Evet, onlar yarım mil yapmaz.
The size queens, they can smell my hog a mile away, baby.
Kraliçeler benim domuzun kokusunu bir mil uzaktan alırlar, bebeğim.
She's gonna see a sneak attack coming from a mile away.
Gizli saldırımızı kilometre öteden fark edecektir.
Abandoned deer blind about a mile out of town.
Kasabanın bir mil dışında terk edilmiş bir avcı kulübesindeymiş.
Half a mile to go, hang in there, pet.
Çok az kaldı. Biraz daha dayan hayatım.
You were off by a mile.
Seninkiyle arasında dağlar kadar fark var.
You were about a mile east of Eagle Creek.
Eagle Creek'in bir km ötesindeydin.
It's showing us that there is enough energy in a slice of cake to walk a mile.
Bu kekin içinde 2 km yürütmeye yetecek kadar enerji olduğunu gösteriyor.
Less than a mile.
Bir milden az kaldı.
I run a mile in under 6 minutes, I'm a trained paramilitary officer.
6 dakikadan kısa bir sürede 1.6 km koşabilirim, ben, eğitimli bir paramiliter memurum.
The alarm was tripped a mile from the base entrance.
Alarmı harekete geçiren şey üssün girişinin bir kilometre ötesinde.
At NSA, we park off-site, like, half a mile away.
NSA'dayken araçlarımızı tesisin bir kilometre kadar dışına park ederdik.
Radiation passed through the four-foot concrete walls and was detected a mile away from the plant.
Radyasyon dört ayaklık beton duvarı geçti ve tesisten bir mil ötesinde saptandı.
Last year, Martin Luther King Jr. stood less than a mile from here and said, "St. Louis is a city that's moving forward, embracing its future, not standing in its way."
Geçen yıl Martin Luther King Jr. buradan birkaç mil uzaklıktaydı ve şöyle dedi : "St. Louis sürekli ilerleyen, geleceği gören bir şehir, yerinde duran değil."
Come on, that's a fucking mile!
Hadi ama bitti artık.
That's how it's done. We searched a half-mile all directions.
- Yarım kilometre çaptaki her yere baktık.
Here, in a 50 mile radius.
Burada, 80 km'lik bir alan içerisinde.
When I was a little girl. My parents wouldn't allow me to go south of 8th mile.
Ben küçükken ailem bir süre güneye gitmemi yasaklamıştı.
- I want you to look at the mile marker and make a note.
- Neden?
Check all traffic cams and surveillance within a half mile.
800 m. içindeki tüm trafik ve güvenlik kameralarına bakın.
It took me all night to evacuate a 10-mile civilian radius around the town square. Gas leak.
Gaz sızıntısı.
A half mile away.
500 metre uzağımızda.
I searched border surveillance for a 100-mile radius around the city of Juarez.
Juarez şehri çevresindeki 160 km.'lik sınır kameralarını araştırdım.
This map shows all the bodies of water within a 50-mile radius of the crime scene.
Bu harita suç mahalinin 80,4km çapındaki suyun içindeki tüm cesetleri gösteriyor.
There - - there's a old gas station around mile two.
Üç km ötede, eski bir benzin istasyonu var.
Her cell's not active. We're setting up checkpoints, and every law-enforcement agency in a 200-mile radius has her photo, along with the make, model, and plate number of the van.
Tüm kontrol noktalarına ve 300 km çapındaki tüm polis teşkilatına fotoğrafını gönderdik.
23 square-mile grids are contained within the area designated by Agent Finley as a possible location.
Ajan Finley tarafından olası ihtimaller dahilinde 23 adet 1 mil karelik bir bölge tesis edilmişti.
You got a ten-mile range, got it?
- 10 mil menzili var. Anlaşıldı mı?
No radiation detected within a 100-mile radius, sir.
100 mil çapındaki bölgede radyasyon tespit edilmedi efendim.
1 / 2 mile up here, chuck a left.
800 metre sonra sola dön.
Well, I called all the pharmacies within a two-mile radius of the attempted rape asking if any male with blonde hair and brown eyes came in with an apparent eye injury.
Tecavüzün gerçekleştiği yerin iki kilometre yarıçapındaki tüm eczanelere göz yaralanması nedeniyle gelen sarı saçlı, mavi gözlü biri olup olmadığını araştırdım..
Say about a... half mile east of the Kawailoa exit.
Kawailoa çıkışının yaklaşık yarım mil doğusu denebilir.
We're a half-mile south-southeast from your port ops.
Çatışma bölgesinin yarım mil güneybatısındayız.
Each time he was busted, it was within a half-mile of Angel City Shelter.
Her tutuklanışında, Melek Şehri Barınağı'na 800 metrelik mesafe içindeymiş.
Southwest Pennsylvania, somewhere in a five square mile radius.
Güneydoğu Pennsylvania'da 8 km ² bir alandalar.
Checking a 2-mile radius from the tunnel.
Tünelden 2 mil yarıçaplı bölgeyi kontrol ediyorum.
There is a nuclear incident at the Three Mile Island plant.
Three Mile Adası'ndaki tesiste nükleer kaza var.
The true story of a 17,000 nautical mile journey of a Norwegian sailing ship, The Christian Radish, directed by Louis de Rosemont III and shot in a widescreen cine-miracle process with a seven track stereophonic soundtrack.
17 bin deniz mili yolculuk yapmış Norveç yelkenli gemisi Christian Radich'in hikayesi. Louis De Rochemont III tarafından yönetilmiş ve geniş ekran cinemiracle yöntemiyle çekilmiş, 7 stereo parçalı film müziğine sahip.
We've got a five-mile perimeter...
Sanırım Monacan değirmenine gidiyor.
miles 2190
mile 179
miley 98
miles an hour 504
miles per hour 260
miles apart 28
miles away 434
miles to go 28
miles wide 17
miles to the gallon 34
mile 179
miley 98
miles an hour 504
miles per hour 260
miles apart 28
miles away 434
miles to go 28
miles wide 17
miles to the gallon 34
miles out 42
miles long 27
miles o'brien 17
miles from home 20
miles back 19
miles from here 113
miles per second 25
miles that way 20
miles south 17
mile radius 193
miles long 27
miles o'brien 17
miles from home 20
miles back 19
miles from here 113
miles per second 25
miles that way 20
miles south 17
mile radius 193