About me translate Turkish
93,177 parallel translation
There's a lot about me you don't know, Danvers.
Hakkımda daha bilmediğin çok şey var Danvers.
She never really cared about me and only came back into my life to steal from me and frame me for a felony.
Gerçekten bana hiç değer vermedi ve hayatıma sadece benden çalmak ve bana komplo kurmak için geri geldi.
I can't believe that we're still talking about me!
Hala benim hakkımda konuştuğumuza inanamıyorum!
In the coming days, you'll hear things about me,
Gelecek günlerde benim hakkımda şeyler duyacaksın.
How does Mike know all this stuff about me?
Mike benim hakkımda bu kadar çok şeyi nereden biliyor.
So, uh, what does my tie say about me?
Kravatım benimle ilgili ne anlatıyor?
So you just forgot about me?
Öylece unuttun mu beni yani?
What is it you feel about me, Freya Mikaelson?
Neymiş bana olan hislerin, Freya Mikaelson?
You seem to have made up your mind about me.
Benle ilgili kararını vermiş görünüyorsun.
Now you say something nice about me.
Şimdi sen benim hakkımda iyi bir şey söyle.
Don't worry about me.
Beni merak etmeyin.
This isn't about me.
Bu benimle ilgili değil.
Like, if somebody had given me action figures when they interrogated me about my dad when I was 10, like, I would...
Eğer beni 10 yaşındayken babam hakkında sorguladıklarında aksiyon figürleri verselerdi bülbül gibi şakırdım.
From what you've told me about Lex, he's a man who's concerned with power.
Lex hakkında anlattıklarından anladığım kadarıyla, o tek derdi güç olan biri.
Lied about what? Ah. You know, it's over between me and Maureen.
Ne hakkında? Bu benim ve Maureen'in arasında.
You have something you really don't want to tell me about.
- Vay canına. Bana söylemek istemediğin bir şey var.
But just so I know exactly what we're talking about, why don't you tell me who you're firing?
Neden bahsettiğimizi bilmem için bana kimi kovacağını söylemeye ne dersin?
I asked him a smart question, one that I had thought about, planned out ahead of time, and he said to see him when I got out, he'd find a place for me.
Axe kampüse tekrar geldiğinde ona zekice bir soru sordum. Önceden düşündüğüm ve planladığım bir soruydu ve... Mezun olduğumda bana bir yer ayıracağını söyledi.
You notify me next time she makes a request like that before you fucking fulfill it... unless you want to start thinking about another career besides trading equities.
- Vermedim ama. Bir daha böyle bir talepte bulunursa önce bana haber ver. Yoksa değerli varlık ticaretinden başka bir kariyere başlarsın.
Tell me something about yourself.
- Bana kendinden bahset.
But then I realized the magnitude of what you were telling me... how funny the shit about Josh was... and I realized I could no longer stay silent.
Biliyorum. Fakat sonra bana söylediğin şeylerin önemini fark ettim. Josh hakkındaki o şeylerin ne kadar komik olduğunu.
Tell me about your father.
Babanızdan bahsedin.
And she was all about helping me rehabehntil the next day, she saw that I was good as new.
Sonraki gün iyileşmemde yardım etmek için geldiğinde, tamamen iyi olduğumu gördü.
If you're worried about a fight... allow me to even the odds.
Eğer savaşmak konusunda endişeleniyorsan buna bir bak.
So tell me again : why don't you just tell your family about our little secret project?
Neden, ailene bizim küçük gizli projemizden bahsetmediğini, tekrar söyler misin?
So, talk to me about this.
Bana bundan bahset.
Tell me about her.
Bana ondan bahset.
This is about your grievances with me.
- Bu bana olan kininle alakalı.
Tell me about Teo.
Bana Teo'yu anlat.
You remember when you first laughed at me when I told you about picking tomatoes?
Bana ilk güldüğün zamanı hatırlıyor musun, sana domates toplamaktan bahsettiğimde?
Tell me about Teo.
Bana Teo'dan bahset.
Tell me about my son.
Bana oğlumdan bahset.
Tell me more about the Blue Cat Lodge.
Bana şu Mavi Kedi Pansiyonu'ndan bahset.
They want me to set the record straight about Clay, about his death... The truth.
Clay ile ilgili konuşmak istiyorlar ölümü ile ilgili gerçekle ilgili.
You know what I'm talking about.
Sem me dediğimi anlıyorsunç.
There's something terrible about to happen, and I need you to help me stop it.
Kötü bir şey olmak üzere ve engellemek için yardımına ihtiyacım var.
Tell me about your people, Neptune. Back in Africa.
Afrika'daki halkını anlatsana Neptune.
Tell me what you're thinking about.
Aklından anlat.
It might be my brilliant mind or my scintillating wit, but knowing you, you're not about to flatter me.
Parlak zekam ve ışıldayan zihnim olabilir ama seni iyi tanıyorum bana iltifat etmezsin.
Something about making a man of me.
Beni erkek adam yapmakla ilgili bir şeyler.
Come on. All the panic got shook out of me about a year ago when Chuck Rhoades came calling.
Bir yıl önce Chuck Rhoades peşime düştüğünde içimdeki tüm endişe kurudu.
I don't want you to worry about being too tough on me.
Gücünü kullanmaktan çekinmeni istemiyorum.
Will you ask me about my bracelet?
- Bilekliğimi de sorar mısın?
Miss Maric wrote to me about one of his lectures and I...
Bayan Maric onun derslerinden biriyle ilgili bana yazdı... Yine mi o kadın?
All right, uh, Shandra mentioned something to me earlier about her possibly not making the writer's weekend next month?
Pekâlâ, Shandra bana önümüzdeki ay yapılacak yazarlar etkinliğine gelememe ihtimalinden bahsetti de.
So, tell me about your app.
Bana şu uygulamandan bahsetsene.
Tell me about one of your plays.
Bana bir oyunundan bahset.
You'd happily share it with a room full of strangers, but for me, you have to think about it.
Bir salon dolusu yabancıyla paylaşmaya can atıyorsun, bana gelince düşünüyorsun.
I don't care about awards, Michele, I care about science, about understanding the world around me.
Ödüllerle ilgilenmiyorum Michele,... bilimle, çevremdeki dünyayı anlamakla... ilgileniyorum.
Because I can't stand the way that Mother talks about Mileva and I don't want to give her the satisfaction of thinking she can tell me what to do.
Çünkü, annemin Mileva hakkında o şekilde konuşmasına dayanamıyorum,... ve bana ne yapacağımı söyleyebilme düşüncesinin memnuniyetini ona yaşatmak istemiyorum.
Timo, your father isn't paying me to tutor you about the ins and outs of... about girls, but if you'll indulge me,
Timo, baban bana, ee... kızlarla ilgili ayrıntıları öğretmem için para vermiyor.