All of' em translate Turkish
1,015 parallel translation
They're all closed, every one of'em.
Hepsi de kapalı, her biri.
Kathy and Harry and Jane and all of'em.
Kathy, Harry, Jane, onların tümü.
I had all kinds of jobs before this one came along... but none of'em were anything but jobs.
Buna rastlayana kadar her işi yaptım ben ama hiçbiri iş olmaktan öteye gitmedi.
Hundreds of'em, all green.
Yüzlercesini, hepsi yeşil olsun.
That'll draw a return fire. Their powder flash will blind'em for a couple of seconds, thats all I need.
Barut dumanı birkaç saniye onları kör edecektir.
You can have it for keeps for five of'em. All right.
- Beş tane verirsen sende kalabilir.
Let's fill'em up - all of'em.
Hadi onların hepsini dolduralım.
Can't keep track of'em all.
Her hastayı aklımda tutamam ya.
Get'em down here to my office, all of'em.
Onları benim ofisime getir, hepsini.
Whiskey for all of'em.
Herkese içki.
Dump'em in the sink - - all of'em.
Onları lavaboya boşalt.
Sky Masterson, the highest player of'em all.
Sky Masterson, en yüksek bahislerin oyuncusu.
ALL OF'EM OUT OF BUSINESS IN TEN MINUTES.
10 dakikada iş hayatlarını söndürdü.
- All ten thousand of'em.
- On bin tane var.
All of'em.
Hem de hepsi.
- All of'em and more besides.
- Bütün tabloları.
All right, take'em down to the hoosegow with the rest of the gang.
Pekala, onları çetenin geri kalanlarıyla birlikte hapise atın.
The fact that all three of'em was shot in the back was the only thing that raised some questions.
Aslında üçünün de arkadan vurulmuş olması soru işaretleri uyandıran tek şeydi.
You go tell your pa that a company of rangers all 14 of'em, fully armed and equipped will be in the field by daylight.
Git babana söyle, bizden bir kolcu kuvveti on dördü de baştan aşağı silahlı olarak şafakta savaş alanında olacak.
They're real big drinkers, all of'em.
Gerçek birer içicilerdir onlar, hepsi öyle.
- Well, make it all of'em.
- Hepsi diyelim gitsin.
Do you remember all of'em?
Hepsini hatırlıyor musun?
But we caught'em red-handed, all four of'em.
Ama eli kanlı canileri yakaladık, dördünü de.
All of'em sunk by an Akikaze off the Bungo Straits.
Hepsi Bungo boğazında Akikaze tarafından batırıldı.
Only way to get out of this alive is to make'em think we're all dead.
Bu durumdan kurtulmanın tek yolu, onların biz ölü sanması.
Tennesseans, Nell. 23 of'em. All the way from home.
Tennessee'liler Nell, 23 kişi,... çok uzaktan geldiler.
There they are, all nine of'em.
Şuradalar, dokuzu birden.
And you might turn out to be the funniest clown of'em all.
Sen bütün bu palyaçoların en komiği olabilirsin.
And that's not all of'em.
Ve hepsi bu değil.
HARRY JAMES AND MAX KAMINSKY, AND BUTTERFIELD, A LITTLE B IT OF ALL OF'EM, BABY!
İçki uğruna hepsini elinin tersiyle ittin, eline ne geçti?
Rode many a night herd with all of'em.
Onların hepsiyle birçok gece sürü götürdük.
All smart, tough, hard-headed guys, and I can take my pick of any one of'em.
Hepsi zarif, sert, kafası iyi çalışan adamlar ve ben sadece bir tanesini seçebileceğim.
All you think about is squeezing money out of people, sucking'em dry!
Tek düşündüğün milletin paralarını alıp onların iliğini kurutmak!
We got'em all in a nice little cluster on the south end of the island.
Hepsinin izini adanın en güneyinde bulduk.
Well... you know the first time when I was gettin'out of my britches? They was all in a tangle... and I couldn't get'em loose.
Şey... hani başta pantolonumu çıkarırken... pantolonum tele dolanmıştı... ve kurtaramıyordum.
You could've been better than all of'em.
Hepsinden daha iyi olabilirdin.
You killed all three of'em for nothin'!
Hepsini yok yere öldürdün!
- All of'em!
Tüm kızların!
- All of'em.
- Evet, hepsini!
- Sure. I sing better than all three of'em.
Oh, elbette, o üçünden daha iyi söyleyebilirim.
Bank-shaped some of'em, carpets and all.
Bazıları banka şeklinde, bazıları da halı.
I'll say she has, and she bites hard with all of'em.
Öyle olduğunu söyleyebilirim, onlarla çok fena ısırıyor.
Not all of'em.
Hepsi değil.
There are a few legitimate guys, and most of'em are phonies. And the people are all suckers. They're taken for a ride.
Ve saf insanları kandırıyorlar.
If it's all right with you, we'll drop'em at the sheriff's office and they can pick'em up on their way out of town.
Sana da uyarsa bunları şerifin bürosuna bırakacağız, böylece onları kasabadan çıkarken alabilirler.
Well, it's amazing that a person can come in here and sit down, and in a couple of hours you know all about'em
Bir kişi içeri giriyor ve bir kaç saatte onlar hakkında her şeyi biliyorsunuz. Tam öyle değil.
We heard'em making all kind of noise. We came over and beat'em off, blasted'em down.
Onları çıkardıkları garip sesler sayesinde bulup kısa sürede yok ettik.
It's all they're fit for, most of'em.
Hepsini birden.
- Well... If that's the way you feel about it... How about $ 35 for all of'em?
Şey, eğer istediğiniz buysa hepsi için 35 $ nasıl?
All of'em.
Hepsini.
All of'em.
Hepsi.