And cute translate Turkish
2,640 parallel translation
You are sweet and cute, and I never thought somebody like you could like me, but you did.
Çok tatlı ve sevimlisin ve senin gibi birinin benden hoşlanabileceğini asla sanmazdım. Ama hoşlandın.
Yes and cute too!
Evet ve çok tatlı!
Cute meet. My insatiable need for wealth and success made me walk away fr the one true love of my life.
Zenginlik ve başarı için doymak bilmez ihtiyacım beni hayatımın tek gerçek aşkından uzaklaştırdı.
He's telling the truth ; cute and honest.
Gerçeği söylüyor, tatlı ve dürüst.
See, I've had my eye on this cute guy For a few weeks and he goes into stormi's Every Saturday, so I thought I would
Birkaç haftadır gözüme kestirdiğim yakışıklı her cumartesi Stormi'ye gidiyor.
Mr. Cute-And-Bossy.
Bay şirin ve otoriter.
And really cute.
Ve oldukça tatlısın.
Cute and smart.
Hoş ve zekice.
Well, you were the cute older guy next door who would sit on his bed and play guitar in his underwear.
Sen de yatağında iç çamaşırlarıyla gitar çalan yakışıklı komşu çocuğuydun.
He's really cute and has really big arms but that's okay because he's tentative. Uh huh!
Çok yakışıklı ve kocaman kasları var ama sorun değil çünkü çok hassas.
Wow, you are like my clone, except you're a girl and you're cute.
Wow, benim kopyam gibisin, bir kız ve şirin biri olman dışında.
I mean, the cute part and the clone part.
Yani, şu sevimli parça ve şu kopya parça.
And you are like that cute cowboys...
Aynı Muhteşem Yedili'deki masum köylüler gibisin.
Three-I was super serious about that troll thing, and not a like a "cute doll with the hair" troll, like a "distract you with a crystal and steal your baby" troll.
Üçüncüsü, bu trol konusunda çok ciddiyim,... ayrıca şu "güzel saç kesimi" olan trollerden bahsetmiyorum,... bahsettiğim "seni kristaliyle kandırıp,... ve hatununu çalan" tiplerden.
- And no, at no point did an even remotely cute boy look my way and say, "hey, Chloe."
- Ve ne yazık ki hiçbir şekilde, yakışıklılıkla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir çocuk bile bana merhaba demedi.
He's cute, cuddly, chicks dig him, and he will sleep on the floor.
Sevimli, yumuşacık, piliçler ona bayılıyor ve yerde yatıyor.
Look, I'm applying for that merit scholarship everyone's talking about, and if I'm gonna get it, then I can't afford to let my grades slip because I'm hanging out with some cute boy.
Herkesin bahsettiği başarı bursuna başvuruyorum, eğer bunu alabilirsem sırf tatlı bir çocukla takıldığım için notlarımın düşmesini istemem.
Then this cute guy comes in the restaurant and starts checking me out.
Daha sonra bu yakışıklı adam içeri girdi ve beni süzmeye başladı.
Talks like this, but he's really cute, and they love each other.
Böyle konuşur. Ama gerçekten tatlı bir çocuk. Birbirlerini seviyorlar.
And you look super-cute in that sweater vest.
Ayrıca o örgü yelekle aşırı tatlı görünüyorsun.
At that time he was terribly cute and getting little photos in New York magazine.
O zamanlar gerçekten şirindi ve New York dergisinde fotoğrafları çıkmıştı.
He's very cute. He's very seductive, he's perfect and he's gay.
Çok yakışıklı, çok çekici, mükemmel.
It's not some cute arrangement where you humor me and use me for babysitting when you want to see a movie.
Bu, bir film izlemek istediğinde benim suyuma gidip de beni bebek bakıcısı olarak kullandığın tatlı bir anlaşma değil.
No, it's not ground-breaking, but it's fun, and the kids are cute, and Matt is really good.
Evet, çığır açan bir şey değil ama yine de zevkli. Çocuklar tatlı, Matt çok iyi oynuyor.
Some really cute girl just messaged me on Facebook, says she's read the article I wrote about you, and now she wants to meet me.
Tatlı bir kız bana Facebook'tan şu mesajı yolladı. Senin hakkında yazdığım yazımı okumuş ve benimle tanışmak istiyormuş.
My name is Anna and I've met a really cute guy on the net.
İsmim Anna ve internette çok tatlı bir çocukla tanıştım.
That's true, and it's really cute and nice and smiling in its anthro... Hey, honey.
çok hoş ve tatlı... ve gülümsüyor bu antro... tatlım.
And showed some cute photos.
Birkaç resim gösterdin...
And she's super-duper cute, aren't you?
Ve çok süper tatlısın sen, değil mi?
I... you want me to talk about how cute and sweet she is, and she is very cute and sweet, and I...
Benden onun ne kadar tatlı ve sevimli olduğunu anlatmamı istiyordunuz ki öyle gerçekten çok tatlı ve sevimli ben...
Dr. Watson is cute... and nice.
Dr. Watson nazik ve hoş biridir.
And that... Is what they call a "meet cute."
İşte buna "Güzel Tanışma" derler.
And Cody's not that cute.
Cody de o kadar hoş biri değil.
Well, you might think stupid, but one man's stupid is another man's cute and fun.
Sana aptal gelebilir. Birine göre aptal olan diğerine göre güzel ve eğlencelidir.
Cute. "an honest and powerful read."
Hoş. "Dürüst ve güçlü bir kitap."
And I think you're gonna look really cute in a tuxedo.
Ve bence smokinin içinde çok hoş görüneceksin.
So I thought maybe you could come by and give me, like, you know, a female's perspective on whether she'll think it's cute or nice, and you know, if she would like it.
O yüzden düşündüm de belki sen..... bana bir kadın gözüyle onun hoşuna gidebilecek hoş, güzel..... birşeyler... Seveceği birşeyler işte.
- It's a lot shorter, but it's still kinda cute and flirty.
- Bu çok daha kısa ama hala hoş ve çekici.
Lydia... get off your cute little ass and dance with me now.
Lydia, o güzel poponu kaldır ve benimle dans et.
He's cute and he's paying.
Şirin biri ve ödeme yapıyor.
The uniforms were cute and the batons were sparkly,
Üniformalar çok şık, bastonlar da cıvıl cıvıl olmalıydı.
And you're really cute too, Granny.
Sen de çok güzelsin nineciğim.
I prefer suave and debonair, but cute works too.
Hos ve kibari tercih ederim ama, tatli da uyar.
She's cute in a kind of Amy Adams kind of way.
Tatlı biri Amy Adams'ı andırıyor.
And back then, it was cute, so he didn't want to get rid of it.
İlk zamanlar çok şirindi. Atmaya kıyamadı.
And you know what? Now I'm gonna go break his camera and his pretty little cute little button nose and I'm gonna shove it up his success spot.
Şimdi gidip kamerasıyla küçük sevimli düğme burnunu kıracağım ve onun başarı noktasına monte edeceğim.
Where's the wheelchair and the cute nurse? Fine.
Tekerlekli sandalyeyle şirin hemşire nerede?
And I think it'd be really sad to lose such a cute, cuddly little lemur like that.
Bence böylesine küçük, şirin lemurların yok olması çok üzücü bir şey.
And I am serious, biracial couples... Mmm... such cute babies.
Ve çok ciddiyim, ayrı ırktan olan çiftler öyle şirin bebekler ki.
I serve drinks and I look cute.
İçki servis eder ve şirin görünürüm.
If a cute girl like that's wandering around a college campus needing a hug, there's gonna be a hundred guys and at least six women willing to give it to her.
Onun gibi tatlı bir kız kampüste ağlayarak dolaşırsa yüzlerce adam ve en azından altı kadın sıraya dizilir.
cute 842
cute girl 18
cute kid 40
and counting 62
and cross 26
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cut 152
cute girl 18
cute kid 40
and counting 62
and cross 26
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cut 152
and clean 18
and c 97
and climbing 16
and carl 28
and congratulations 82
and cold 23
and coffee 27
and close the door 22
and change 35
and come back 23
and c 97
and climbing 16
and carl 28
and congratulations 82
and cold 23
and coffee 27
and close the door 22
and change 35
and come back 23