And cross translate Turkish
4,333 parallel translation
We have no option other than to camp and cross at first light.
Kamp kurup, ilk ışıkla beraber karşıya geçmekten başka şansımız yok.
Yes, I checked and double-checked and cross-checked all the names and all the checks cleared.
Kontrol ettim, hatta iki kere ve hatta çaprazlama kontrol ettim ama hepsi temiz çıktı.
Hemoglobin, hematocrit, draw blood and cross match, then prepare two units.
Hemoglobin, hematokrit, kan alın ve karşılaştırın. Sonra da iki ünite kan hazırlayın.
I do not believe that our seemingly innocent interrogator is here simply to dot the I's and cross the T's.
Görünüşe göre pek uygun olmayan sorgulayıcımız burada sadece detayları doldurup gitmeye gelmemiş.
We need a stat type and cross as soon as the guy gets here.
Adam gelir gelmez nakil için uygun kan gruplarını öğrenelim.
You testified to the Federal Environmental Protection Agency on behalf of Cross Pulp and Paper.
Cross Selüloz ve Kağıt adına Federal Çevre Koruma Ajansı ifadenize başvurmuş.
Cross Pulp and Paper were allowed to continue on, business as usual.
Cross Selüloz ve Kağıt için devam etmenize izin verildi aynı tas aynı hamam.
Cross Pulp and Paper...
Cross Selüloz ve Kağıt...
You help them all you can, then you cross your fingers and hope they find a safe passage through the world.
Onlar için elinizden gelen her şeyi yaparsınız. Sonra da hayata iyi bir başlangıç yapmaları için şans dilersiniz.
Cross the list with know associates of each victim and see if you get a hit.
Listeyi kurbanlarla arkadaş olanlarla bir tara bakalım ne bulacaksın.
You know that I would cross to hell and back to bring her home, but I can't!
Onu geri getirmek için cehennemin kapılarını zorlayacağımı biliyorsun ama yapamam!
Um... We have been on the road all day and this is strictly routine dot the I, cross the T kind of thing.
Tüm gün yoldaydık ve şimdi bu bürokrasi berbat bir durum oluşmasını sağlıyor.
Cross-checking by race and age.
Irk ve yaşa göre kontrol ediyorum. Jeff Deveau diye biri var.
Espo, why don't you cross-reference their records and see if there are any similarities between the two of them?
Espo, sen de kayıtlarını karşılaştırıp ikisinin arasında bir benzerlik var mı diye bak.
And do not, whatever you do, cross that woman.
Ve ne yaparsan yap, ama sakın bu kadınla ters düşme.
I lost men, good men, trying to cross, and then watched a massacre, unable to...
Karşıya geçmeye çalışırken iyi adamlarımı kaybettim. O kötü manzarayı izledim. Elimden hiçbirşey gelmedi.
Um... You know, when I was a child in Mexico, I would sit next to my father on the hood of our pickup, and we would watch the oil trucks cross the border in America.
Ben Meksika'da bir çocukken kamyonetimizin başına babamın yanına otururdum beraber Amerika sınırını geçen petrol kamyonlarını izlerdik.
We have you on tape arranging to help a known terrorist illegally cross the border, we have photos of you meeting that same terrorist, and we have evidence that you helped supply weapons for a planned terrorist attack on the United States.
Tanınan bir teröristin kaçmasına yardım ederkenki görüntülerin var. Aynı teröristle buluştuğunda çekilmiş resimlerin var. ABD'deki planlı bir terörist saldırısına silah tedarik edilmesine yardım ettiğine dair kanıtlar var.
4,500 billboards nationwide, and they're gonna cross-promote the new album.
Bütün Amerika'da toplam 4,500 reklam panosu ve yeni albümüm için de reklam olur.
I'm sorry, but I crossed the line, and before I cross it again, I... I think we should think this through.
Üzgünüm, ama haddimi aştım bir daha aşmadan bence bunu etraflıca düşünmeliyiz.
He said that twice a week, five of Ryland trucks loaded with Mexican-produced goods cross the border and come to a warehouse somewhere in North Dallas.
Haftada 2 kere, Meksika üretimi mallarla dolu Ryland kamyonlarından 5i sınırı geçip, Dallas'ın kuzeyinde bir yerde bulunan bir depoya geldiklerini söyledi.
We cross-referenced it with telephone records and eyewitness accounts, and, uh-oh, we found 11 lies.
Telefon kayıtları ve görgü tanıkları sayısını inceleme altına aldık ve 11 tane yalan bulduk.
So I cross-checked the newspaper crime column with the sheriff dispatch records, and on the night of July 18, 1988- - that would be one month before Wade Burke vanished- - a deputy responded to a possible sexual assault on the 400 block of Ferndale Road.
Gazetenin suç sütunuyla şerifin görev kayıtlarını karşılaştırdım ve 18 Temmuz 1988 tarihinde ki bu tarih Wade Burke'in ortadan kaybolmasından bir ay öncesi Ferndale Road, 400'de bir şerif muhtemel bir cinsel saldırı olayına yanıt verir.
Because the Leszno and the Ogrodowa never cross.
Çünkü Leszno ile Ogrodowa sokakları asla kesişmez.
A seven-foot-tall, cross-dressing Cambodian... is throwing glitter and fish guts at a billboard on the B.Q.E.
2,15 metrelik Kamboçyalı bir transvestite B-Q Otobanı'ndaki reklam panosuna sim ve balık bağırsağı atmış.
And you also happen to be the only person in this office I can trust to call me out when I cross the line.
Bu ofiste çizgiyi aştığımı bana söyleyebilecek tek insansın.
Ladies, I must warn you that once you cross this threshold you waive your right to sobriety, chastity, dignity, and a couple other "ity-ties."
Hanımlar, sizi uyarmalıyım ki bu eşikten içeriye adım attığınız an ciddiyet iffet haysiyet ve bu tarz "... et " lerden feragat ediyorsunuz.
I know that you and he were looking Into cross-species dna found at various crime scenes, And that you had discovered
Seninle onun farklı suç mahallerinde bulduğunuz çapraz tür DNA'sını araştırdığınızı ve kanunsuz kahramanın aslında bir insan-hayvan kırması olduğunu keşfettiğinizi biliyorum.
I thought I was the only one and that Muirfield had gotten rid of all the others, but then I got wind of homicides coming out of your precinct with cross-species DNA.
Çok uzun zamandır yalnız olduğumu ve Muirfield'ın diğer herkesten kurtulduğunu sanıyordum. Ama sonra bölgende gerçekleşen ve içinde çapraz-tür DNA'nın olduğu cinayet vakalarından haberdar oldum.
So Padre, looking at all the information, both the event and the timeline, most of it is audio - although there is some physical, if we include the moving cross.
Peder, elimizdeki verilere baktığımızda, hem olaya hem de zaman çizelgesine, çoğunluğu seslerden oluşuyor. Eğer hareket eden haçı dahil edersek bazı fiziksel kanıtlarımız da var.
And you prosecute me wrongly... another body will drop, and that'll be your cross to bear.
Beni haksız yere yargılarsanız bir başka ceset daha bırakılır o da sizin sorununuz.
Salif and Hazar must cross just a corner of this hostile desert to reach their goal.
Salif ve Hazar, hedeflerine ulaşmak için bu saldırgan çölün sadece bir köşesini geçmeleri gerekiyor.
And only because Jamm was going to double-cross you, and I made him stick to his word.
Jamm sözünde durmayacağı için, ben de ona sözünü tutturdum.
Have mercy on her, and comfort her family and her friends by the power of the cross.
Ona merhamet et... Ve kutsal haçın gücü adına ailesini ve dostlarını rahatlat.
I mean, sure, he's miserable and he's hurting, but you know what? There's not a doubt in my mind that he's gonna cross that finish line - - not one.
Berbat ve yaralı bir durumda olduğunu biliyorum ama onun bu işi bitireceğinden tek bir an bile şüphe etmedim.
But Rome follows a Christian cross, and you Jews would do business with Rome.
Roma Hristiyan haçını takip eder. Ve siz Yahudiler, Roma'yla iş yapacaksınız.
- Our cavalry leap the trenches draws their infantry in... - My lady, you must- - -... and their cannon cannot cross.
- Süvarilerimiz siperlerden atlayıp piyadelerini bize doğru çekerse toplarını karşıya geçiremezler.
Father and I play polo tomorrow, and you know how cross he gets if I come in late the night before a match.
Yarın babamla polo oynayacağız. Maçtan önceki gece eve geç gidersem nasıl kızdığını sen de biliyorsun.
I'm just here to cross some T's and dot some I's.
Buraya son detayları halletmeye geldim sadece.
You tell him it was Smit's idea, and he tried to kill you, he tried to double-cross you, and now you're scared.
Her şeyin Smit'in fikri olduğunu,.. ... sonra seni öldürmeye ve kazıklamaya kalktığını,.. ... şimdi de korktuğunu söyleyeceksin.
You know, you cross me on this, and you're never, ever gonna get the Veep on camera again.
Eğer bu konuda benimle ters düşersen bir daha asla başkan yardımcısını kamera karşısına alamazsın. Ne sikime...
And lastly, the nails that secured Christ to the cross, and possibly some of those pieces of the cross itself.
Son efsaneye göreyse İsa'yı çarmıha bağlayan çiviler ve çarmıhtan da birkaç parça.
I joined a firm in St. Louis and was sent out west to sort out a cross-claim.
St. Louis'teki bir firmaya katıldım ve bir yan dava için kuzeye gönderildim.
And how are we going to cross that open field without the guards spotting us?
Açık alandan korumalar bizi farketmeden nasıl geçeceğiz?
I don't know anybody who's tried to cross 5 times and always got caught.
Sınırı geçmeye çalışırken 5 kez yakalanan başka birini tanıyorum.
Cross-reference the names, Sid, and see which ones come up most.
İsimleri eşleyip en çok hangilerinin geldiğini anla, Sid.
Intel cross-channeled arcade's hack-job And we've pinpointed it smack dab in the center of that den of thieves.
Intel, Arcade'in hack işini çapraz kanalize etti ve biz doğruca bu hırsızlar ininin - merkezindeki bir yeri belirledik.
Your codenames for this op are Cross Bolt and Butter Face.
Bu operasyona özel koadlarınız : Cross Bolt ve Tereyağı Surat.
Cross Bolt, while Butter Face has him distracted in the kitchen, you'll rappel down the building into the living room and that's where you'll find the hard drive.
Cross Bolt, Tereyağı Surat mutfakta adamın dikkatini dağıtırken binadan aşağı iple oturma odasına ineceksin ve burası hard disk'i bulacağın yer.
Butter Face, when you are sure that Cross Bolt has the drive, I want you to lure him into the bedroom and you are a go to give him a ( bleep ) job.
Tereyağı Surat, senden, Cross Bolt'un diski aldığından emin olduğunda adamı, cazibenle yatak odasına götürmeni ve ona sakso çekmeni istiyorum.
I cross-referenced her blood with the other avengers and something alarming came up.
Kanını diğer İntikamcı'larla çapraz karşılaştırma yaptım ve endişe verici bir durumun yaklaştığını fark ettim.
cross 587
crossing 34
crossed 31
cross my heart and hope to die 25
cross your heart 18
cross your legs 16
cross me 33
crossed lovers 23
crosser 18
cross your fingers 16
crossing 34
crossed 31
cross my heart and hope to die 25
cross your heart 18
cross your legs 16
cross me 33
crossed lovers 23
crosser 18
cross your fingers 16
cross my heart 78
cross you 16
crossed us 17
crossed you 18
crossed me 28
cross him 16
crossed him 20
and counting 62
and clear 27
and children 37
cross you 16
crossed us 17
crossed you 18
crossed me 28
cross him 16
crossed him 20
and counting 62
and clear 27
and children 37
and clearly 63
and child 20
and cut 152
and cute 22
and climbing 16
and clean 18
and carl 28
and c 97
and congratulations 82
and cold 23
and child 20
and cut 152
and cute 22
and climbing 16
and clean 18
and carl 28
and c 97
and congratulations 82
and cold 23