And d translate Turkish
122,933 parallel translation
Stand down and come out!
Yerinizi terk edin ve dışarı çıkın!
You two are blowing up buses and you don't even know they use them to transport human prisoners?
Havaya uçurduğunuz otobüsün insan mahkûmları taşıdığını bilmiyor muydunuz?
I know I promised we'd get you a nuke, and... I'm gonna make good on that, but... it's not exactly like running down to the corner store for a loaf of bread.
Sana bir nükleer bomba getireceğime söz verdiğimi biliyorum ve sözümde duracağım ama bu iş o kadar basit değil.
I mean, these guys are bad news, absolutely, and they probably hate the Clarkes, but even though they've killed thousands locally, they've never reached outside central Africa.
Yani bu adamlar sağlam pabuç değiller kesinlikle ve muhtemelen Clarke'tan nefret ediyorlar ama yerli binlerce insanı öldürmüş olsalar bile Orta Afrika'nın dışına hiç çıkmamışlardır.
I'd like you to pay us for Celina's medical treatment and, no doubt, the therapy it's going to take to make sure she fully recovers from what you've put her through.
Hiç şüphesiz alacağı terapinin ona yaptıklarını tamamen düzeltmesinden de emin olacaksın.
But he thought you'd pay, and maybe you would have.
Ama ödeyeceğini düşündü ve belki de öderdin.
Stand up... walk out... and never speak to me or anyone I know ever again.
Kalk ayağa... Dışarı çık... Ve bir daha benimle ya da tanıdığım biriyle konuşma.
Once I heal up, I take the cure, and everyone I've ever known is wiped from my memory.
İyileşince tedaviyi uygulayacağım ve tanıdığım herkes aklımdan kayıp gidecek.
He'd run his right hand up the back of my neck into my hair and pull it.
Sağ elini ensemden saçımın arasına sokup saçımı çekerdi.
And with the other hand, he'd pull me in and out.
Diğer eliyle beni ileri geri oynatırdı.
And I thought maybe... it'd be something that you'd be interested in looking at.
Belki ilgini çekebilecek bir şeydir diye düşündüm.
I want Sigefrid and Erik out of Lunden and soon.
Sigefrid ve Erik'i Lunden'den ve yakında dışarıda istiyorum.
May the food fill your bellies, the shine burn your throats, and may the ladies tickle your wands.
Yemekler karnınızı doyursun,... içki boğazınızı yaksın ve hatunlar aletinizi gıdıklasın!
I've seen a demon and witches... but there's more out there, isn't there?
Bir iblis gördüm. ... ve cadılar... Ama dışarıda daha fazlası var, değil mi?
You and me, outside, now.
Sen ve ben, dışarıda, şimdi.
Yeah, I've been working these black market channels for a long time, and the good news is, the buyer lives here in D.C.
Kara borsa ağını hep takip ederim, iyi haber şu ki... Alıcı burada D.C'de yaşıyor.
I think he'd leap at the chance for mine. Okay, well, I will stop in my office and see what I can find, and I will meet you between I and K streets.
Tamam, ofise uğrayıp ne bulabileceğime bakacağım.
We're climbing. Up and out we go.
Yukarı tırmanıyoruz ve dışarıdayız.
I'd like to commend Baron Broadmore for moving his family into a cottage two and a half miles south of his compound.
Baron Broadmore'u ailesini evinin dört km güneyindeki bir kulübeye taşıdığı için takdir etmek isterim.
With night coming on, it'll be pitch black out there. And you ain't going anywhere till morning.
Gece çökünce dışarısı zifirî karanlık olacak ve sabaha kadar bir yere gidemezsiniz.
One day, Cyan and I, we were tracking a, uh, a Dark One through the Outlying Territories. And when we found him, he'd been trussed up and, uh, caged by slavers. And then I hear Flea.
- Günün birinde Cyan ve ben Dış Bölgeler boyunca bir "Karanlık Olan" ın izini sürüyorduk ve onu bulduğumuzda bağlanmış ve köle tacirleri tarafından kafeslenmişti.
I just always thought you'd die on horseback, under a big sky, wind and blood in your hair. Not in this rat hole.
Senin bu sıçan deliğinde değil de rüzgâr kanlı saçlarını dalgalandırırken masmavi gökyüzünün altında at sırtındayken öleceğini düşünürdüm.
You're bringing in the jizz fridge and, when it's empty, you're going to carry me back out in it.
Sperm dolabını getireceksin ve boşalttığın zaman beni o dolapla dışarı çıkaracaksın.
You just need to get me back out onto the truck, and we're home free.
Beni dolabın içinde dışarı çıkaracaksın ve işimiz bitecek.
I just knew you'd pull the rug out right from under me when I finally gave in and slept with you.
Sonunda pes edip seninle yattığım zaman beni yüz üstü bırakacağını biliyordum.
But it'd be easy to repair and sell for at least 200 Euros.
Ama tamir edilse en az 200 Euro'dan satılır.
I didn't go to the police because I assumed he'd gone home and was avoiding me so we didn't have another argument.
Haber vermedim çünkü eve gittiğini ve tekrar tartışmamak için uzak durduğunu sandım.
You can speculate from the outside looking in, and if you keep it up, you can do your stand-ups from Guam.
Dışarıdan içerisi hakkında atıp tutabilirsin. Ama devam edersen stand-up'ını Guam'da yaparsın.
And not only is sharing information with outside personnel a threat to national security. It also puts the people you confide in at risk.
Personel dışı kişilerle bilgi paylaşmak ulusal güvenliğimize karşı bir tehdit ve sırdaşlarınızı da tehlikeye atıyor.
And he said he'd get back to you when he can.
- Müsait olduğunda size ulaşacak.
Sure, tell him the President loved fuel cells 10 years ago, just like everybody else, but the technology hasn't advanced, so he'd like to stick to wind and solar.
Herkes gibi Başkan'ın da on yıl önce onları sevdiğini söyle. Ama teknolojileri ilerlemediği için rüzgâr ve güneşe daha meyilli.
And the only thing you could talk about was moving to D.C. to work in the mailroom of some senator that nobody had ever heard of.
Tek bahsettiğin şey, kimsenin adını bilmediği bir Senatör'ün posta odasında çalışmak için DC'ye taşınmaktı.
Find out whatever else you can on Browning Reed, - and if they own other properties in D.C.
Haklarında ne bulabilirsen bul, DC'de başka mülkleri var mı diye bir bak.
A guy from D.C. United Gas checked it out and said it was okay.
DC Birleşik Gaz'dan biri gelip baktı. Sıkıntı yokmuş.
Well, it's his first public appearance away from the White House setting, and the idea is to bring his agenda directly to the people, to showcase the more personal side of Tom Kirkman.
Beyaz Saray dışında ilk kez halka karışacak. Ana gayesi, programını doğrudan halka aktarmak ve Tom Kirkman'ın kişiliğini göstermek.
You're an outsider, and you don't owe anything to anyone.
Dışarıdan birisin. Kimseye hiçbir borcun yok.
Okay, I never thought I'd use "Hookstraten" and "friend" in the same sentence.
"Hookstraten" ve "dost" sözcükleri bir araya gelemez sanırdım.
Look, I understand that this is Washington, D.C., and I understand that you're a politician, but we have a chance to finally move forward on this thing, maybe even save some lives.
Anlıyorum, burası Washington ve sen de bir siyasetçisin ama bu meselede somut bir adım atma fırsatımız var. Hayat bile kurtarabiliriz.
Hookstraten said she'd deliver the vote, and she did.
Sözcü, sözünü tutacağını söyledi ve tuttu.
Though, I expect he'll contact you first, once he's pulled together the charges for the illegal search and seizure.
Ama sanırım önce o size ulaşacak, yasa dışı arama ve el koyma için.
Sharp as a tack and as chauvinistic as Joan of Arc.
Bir tilki kadar zeki, Jeanne d'Arc kadar şoven.
I just wanna get out and... go home.
Sadece dışarı çıkıp... eve gitmek istiyorum.
Shepherd is still out there, preparing to execute Phase Two, a catastrophic attack we still know nothing about, and Roman is our only solid lead.
Shepherd hala dışarıda, İkinci Aşama'yı uygulamaya hazırlanıyor, hâlâ hakkında hiçbir şey bilmediğimiz katastrofik bir saldırı. ve Roman bizim tek sağlam liderimiz.
We'll force them off the road and leave them there.
Yolun dışına sürmeleri için zorlayıp onları orada bırakacağız.
Did you just go out and buy these?
Dışarı çıkıp bunları mı aldın cidden?
I'd love to help you, but, uh, I'm actually pretty busy trying to investigate the spiritual plane and reclaim my tattered soul from eternal damnation.
Yardım etmek isterdim ama manevi değerleri araştırmaya çalışmakla ve parçalanmış ruhumu sonsuz cehennemden kurtarmakla meşgulum.
And I'd scavenge the rest.
Ve geri kalanını topladım.
Yeah, and I'd bet my bed roll that there's a tracking device on this truck.
Evet, yatağıma bahse girerim bu kamyonda bir izleme cihazı var.
Now I am gonna go and have incredible sex with a complete stranger and forget I ever met you.
Şimdi gidip, hiç tanımadığım biriyle, seni tanıdığımı unutmak için delice sevişeceğim.
... why don't we get out of the house today and we'll go buy some new ones.
... peki bugün neden dışarı çıkıp da, sana yeni ayakkabılar almıyoruz.
Nice to see you out and about.
Seni dışarda görmek ne güzel.
and daddy 20
and dad 64
and drink 28
and don't come back 66
and don't be late 24
and don't worry 302
and don't get me wrong 30
and don't say 42
and down here 16
and don't forget 164
and dad 64
and drink 28
and don't come back 66
and don't be late 24
and don't worry 302
and don't get me wrong 30
and don't say 42
and down here 16
and don't forget 164
and done 40
and dr 337
and don't you forget it 37
and don't move 29
and don't call me 18
and died 36
and deep down 27
and dangerous 40
and down 68
and drunk 16
and dr 337
and don't you forget it 37
and don't move 29
and don't call me 18
and died 36
and deep down 27
and dangerous 40
and down 68
and drunk 16
and did 22
and did he 39
and don't 39
and do you know what 33
and dinner 20
and david 20
and do you 86
and damn it 17
and did she 20
and did you 118
and did he 39
and don't 39
and do you know what 33
and dinner 20
and david 20
and do you 86
and damn it 17
and did she 20
and did you 118