And whatever translate Turkish
11,276 parallel translation
We'll be proud of all the fun you're gonna have, and whatever dress you pick out, or...
Yapacağın tüm eğlence için ve her ne elbiseyi giyersen giy seninle gurur duyuyoruz...
And whatever it is, I'm in.
Ve her ne ise ben varim.
Because as I said, I wasn't the fastest, and I wasn't the brightest, and whatever, you know.
Çünkü dediğim gibi, en hızlı değildim, en zeki falan da değildim.
We started getting people driving by the house, and parking, and ripping at the shrubbery to have a souvenir, you know, and taking my grass, and my leaves, and whatever.
Evin önünden arabasıyla geçenler, park edenler, hatıra olsun diye çalılardan bir parça koparanlar, çimlerimi, yapraklarımı alanlar falan oluyordu.
This is not just a bunch of metal and glass and whatever that giant magical crystal-looking thing is made of.
Bu iş sadece metalden, camdan ve o dev sihirli kristal görünümlü şey neden yapılıyorsa ondan oluşmuyor.
How about whatever you win, we put towards your debt and whatever you lose, we charge to Karl?
Kazandıklarının hepsini borcuna yollamaya kaybettiklerini de Karl'a yüklemeye ne dersin?
I know that you were trying to get with him, and you're throwing all this kid shit at me, and whatever.
Onunla olmayı denediğini biliyorum ve tüm bu çocuk bokunu bana atıyorsun, ve aman neyse ne.
You gotta start cutting along the joint line, and whatever you do, don't puncture the intestines.
Birleşme noktalarından kesmeye başlamalısın, ne yaparsan yap, bağırsaklarını çıkartma.
And whatever that thing is maybe we can use it to prove that she's our new Big Bad.
Ve o şey her neyse onun yeni Kötü Adamımız olduğunu kanıtlamada kullanabiliriz.
And whatever you're gonna try to do to me to get me to talk, he'll do worse.
Beni konuşturmak için her ne denersen o daha kötüsünü yapar.
You are still vice president in charge of coffee, correspondence, and whatever the fuck else you do out there.
Sen ise hala kahve işinin, yazışmaların... ya da her ne sikim yapıyorsan o işin müdür yardımcısısın.
Help me out, and I'll do whatever you want.
Bana yardım et, ne istersen yaparım.
All right, grab some snacks and, uh, whatever you want to drink.
Pekâlâ, atıştırmalık bir şeyler ve ne içmek istiyorsanız onu alın. İşte.
It's whatever you're comfortable with, and how much you wanna get paid.
Ne kadar rahat edeceğine, ve ne kadar para istediğine bağIıdır.
- I know, and I'm sorry, whatever it's...
- Biliyorum ve sorun neyse üzgünüm...
I was hired to win, and I have a responsibility to use whatever resource I have.
Kazanmak için kiralanmıştım. Ve sorumluluğum var Elimdeki her kaynağı kullanmak için.
Without a job, I'd-I'd never get a loan and start a mortgage, whatever that is.
İşim olmadan kredi alamazdım. İpoteğe de giremezdim. O her ne demekse.
Anyway, Ray claims he was with that little girl, Leila whatever her name is, and she backs him up.
Ray'in iddiasına göre Leila ile beraberlermiş ya da adı her neyse.
And I'm not... whatever you think it is...
Ve ben sandığın gibi biri değilim.
Will you strive to love and respect him always, be honest and kind, and stand by him whatever may come?
Onu her zaman sevmeye ve saygı göstermeye çabalayacak, dürüst ve nazik olacak ve ne olursa olsun yanında duracak mısın?
Mrs. Allen, whatever you know can help us build a case against Rykoff and Marks.
Bayan Allen bildiğiniz şeyler... Rykoff ve Marks aleyhine dava açmamıza yardım edebilir.
I'm going to make right on our son, with the full force and authority of this department, whatever it takes.
Oğlumuz için derhal harekete geçeceğim. Emniyetin bütün imkanlarını ve gücünü kullanacağım. Ne gerekiyorsa.
Look, whatever you guys want, just take it and leave.
Bakın beyler, ne istiyorsanız alıp gidin.
You come in here and you start feeding into her hallucinations or whatever the hell you want to call it, you're gonna push her right over the edge.
Sen de gelip gördüğü hayallerden bahsediyorsun. Sayende aklını tam kaçıracak.
You are going to get back on with Jack and tell him you will do whatever it takes to clear your name.
Jack ile konuş ve adının temize çıkması çıkması için ne yapması gerekiyorsa yapmasını söyle.
So here is this foul stack of stench justifiably offensive in any category, and I ask you why after she left his power or whatever it was that gave her fear or revulsion or repulsion, why did she twice after that
Buradaki kötü koku, her konuda haklı saldırgan, ve sormak istiyorum ; onun gazabında kurtulduktan sonra ya da ona korku veren her ne ise kin veya nefret de olabilir, neden o kadın, iki defa kişisel olarak onu Oklahoma'da ziyarete gitti?
Hundreds an hour. American citizens saying whatever the hell you people are doing down there with the Coke cans and Long Dong Ding, whatever the fuck it is, stop it.
Amerikan vatandaşları diyor ki, ne cehennem yapıyorsanız orada, kola kutularıyla, Long Dong Ding midir her ne s. kimse artık o şeyle, artık durdurun.
I mean, shit. He been blessed, the fact that you let him between your long-ass legs, and now this whole intern-whatever?
Yani, çok şanslı, uzun bacaklarının arasına davet ettin, şimdi de "stajyer" olmasına yardım ettin.
- Tom, can you please pick up your bag and stop- - - Yeah, I know, bag. Whatever.
Tekrar sigaraya ne zaman başladın?
You know those kids'cards when you open them and they play, like, "Who Let the Dogs Out" or whatever?
Hani şu çocukların oynadığı kartları açınca "Köpeği Kim Saldı" yı çalıyor ya da başka bir şey ya?
Uh, we got his operation sorted and then, a couple of months later, he was back on his Harley, doing whatever it is you guys do. Which is none of my business!
Operasyonunu ayarladık ve, birkaç ay sonra, Harley'ine bindi, artık sizler her ne yapıyorsanız.
We would pay it back quickly, because we're both really good at what we do, and-and we just kinda wanna avoid all the interest, you know, and-and the bank foreclosures, or whatever, destiny foreclosures or whatever.
Sana çabucak geri ödeyeceğiz çünkü ikimiz de yaptığımız işte iyiyiz ve bütün çıkarlarımızdan vazgeçmek istiyoruz yani işte banka haczi ya da her ne haczi olursa olsun.
And, Dad, I ran out of jobs, so do whatever you want!
Baba, işler başımdan aşkın ne istersen onu yap!
As of this morning, Ford's carved out a huge swath of the park for whatever storyline he's cooking up and thrown half of the existing storylines into disarray.
Bu sabah itibarıyla Ford tezgâhladığı hikâye teması her neyse, parkın büyük kısmını yeniden biçimlendirip mevcut hikâye temalarının yarısını darmadağın edip attı.
I'll go get whatever you want out of that prison and bring it back myself.
Şu hapishaneden almak istediğiniz her neyse gidip ellerimle getireceğim.
A couple more years of this and... then I can have whatever life I want.
Bu işle birkaç yıl daha ve sonra istediğim hayata sahip olabilirim.
It's about you and... your need for feelin'sexy or whatever. Being desired.
Seninle seksi hissetme ihtiyacınla, arzulanmakla falan ilgiliymiş.
Yeah, well, I don't normally, like... do this, like, wake and bake or whatever.
Normalde bunu yapmam. Sabahın köründe dumana asılmam.
Whatever the hell those I jumped in and after them, man, ok?
Onu kaçırıp, bu şeyin içine girdiklerini gördüğümde bu herneyse işte, ben de hemen peşlerinden atladım dostum, tamam mı?
Whatever happened to live and let live?
Ne olur yaşamalarına izin verseniz?
I need you to cancel your meeting or whatever you're doing, and I need you to come home right now!
Toplantın falan ne varsa iptal et, hemen eve gelmen gerek!
Then you make out and have sex until we question the status of our friendship or whatever, you know?
Sonra işi pişirip seks yaparlar ta ki arkadaşlığımızın durumunu sorgulayana dek.
If whatever killed detective Henry and the medical examiner is contagious, then we've all been exposed.
Eğer Dedektif Henry ve adli tabibi öldüren şey bulaşıcıysa, o halde hepimiz buna maruz kaldık.
The pilot was very grateful and said to the boy, "You can have whatever you want."
Pilot minnettar olmuş ve o çocuğa " ne istersen senin olsun.
And now I've got this 17-year-old daughter who thinks her mother is, you know, whatever.
Ve şimdi 17 yaşında bir kızım var, annesini nasıl düşünüyorsa.
Whatever it is you're hiding, it's wedged between your radius and your ulna.
Her ne saklıyorsan bileğinle dirseğin arasında bir yerde.
Between the SIM card switching and Ko's tight grip on whatever's in his briefcase, I don't like the looks of this, Finch. Stay close, Mr. Reese.
SIM kart değişimi ve çantasındaki şeye sıkı sıkıya sarılmasını düşününce bu işin görüntüsünden hoşlanmadım Finch.
Whatever's left we'll take in food and coin. See to it.
- Geriye kalan ne varsa yiyecek ve altınla alacağız.
Oh, Frances, I'm sure that you and Robert are gonna be able to work out whatever little bump in the road you're going through.
Frances, Robert'la sorununuz her neyse... bunun üstesinden geleceğinize eminim.
Look, I'll match whatever Jackie was giving you and I'll up it 20 %.
Bak, Jackie sana ne kadar veriyorsa... ve % 20 fazlasını vereceğim.
And just like that P.I. from Zagreb who couldn't find whatever it was that you were looking for, some FBI training exercise isn't going to fix it, either.
Aynen Zagreb'teki özel dedektifin her ne arıyorsan onu bulamadığı gibi, FBI talimleri de işleri yoluna koymayacaktır..
and whatever you do 86
and whatever happens 34
and whatever it is 26
whatever 7954
whatever you say 750
whatever works for you 17
whatever helps you sleep at night 20
whatever you need 442
whatever you think is best 17
whatever works 54
and whatever happens 34
and whatever it is 26
whatever 7954
whatever you say 750
whatever works for you 17
whatever helps you sleep at night 20
whatever you need 442
whatever you think is best 17
whatever works 54
whatever you want 745
whatever it takes 474
whatever do you mean 52
whatever happens 538
whatever that means 174
whatever happened 140
whatever you are 68
whatever you do 548
whatever you think 49
whatever you're doing 92
whatever it takes 474
whatever do you mean 52
whatever happens 538
whatever that means 174
whatever happened 140
whatever you are 68
whatever you do 548
whatever you think 49
whatever you're doing 92