And you know that translate Turkish
32,110 parallel translation
See, I know that, and you know that.
Gördün mü, ben biliyorum. Sen de biliyorsun.
I don't date guys at work, and you know that, so I need you to find that footage
İşten kimseyle çıkmadığımı biliyorsun. O görüntüleri bulman gerek.
If this Aelle is going to kill you, then me and all my brothers will seek him for revenge, and you know that.
Eğer Aelle seni öldürecekse ben ve bütün kardeşlerim ondan intikam almak isteyeceğiz bunu biliyorsun.
I know what I want, and that's you.
Ne istediğimi biliyorum, seni.
I'm not that person anymore, and I know that you can change, too.
O kişi değilim ben artık ve sen de değişebilirsin.
But I do know that I can't save your life. And you aren't going anywhere.
Bildiğim tek şey, senin hayatını ben kurtaramam ve buradan bir yere gidemezsin.
You know, if Walt actually liked Tim, saw in him what Paige saw, he'd realize that she made the logical choice and he'd stop trying to win her.
Bak ne diyeceğim, eğer Walt Tim'i gerçekten sevseydi Paige'in onda gördüğünü görürdü, onun mantıklı bir seçim yaptığını anlar ve onu kazanmaya çalışmaya son verirdi.
Captain, I know you're trying, but dropping a 60-pound hook into that muck might puncture a hole in the car and drown her.
Komiser, uğraştığınızı biliyorum ama 30 kiloluk bir kancayı bu pisliğin içine daldırmak arabada bir delik açıp, boğulmasına sebep olabilir. Tim geldi.
I know you have a lot you want to say, but she needs to conserve oxygen right now, and crying doesn't help that.
Söylemek istediğin çok şey var biliyorum ama şu anda ihtiyacın olan oksijenini idareli kullanmak ve ağlamak buna yardımcı olmaz.
And we both know that you didn't learn that from me.
Ve ikimiz de bunu benden öğrenmediğini biliyoruz.
! Yes, and I resent you for trying to bond with Ralph when we both know that I'm the one that he should be learning from, not you.
- Evet, ve sana içerledim çünkü ikimiz de senden değil benden bir şeyler öğrenmesi gerektiğini bilmemize bir şeyler öğrenmesi gerektiğini bilemize rağmen onunla bağ kuruyorsun.
Look, I know you're the kind of guy that needs positive reinforcement, and I'm the kind of girl that can't give it to you. Not in my nature.
Bak, olumu pekiştiriciye ihtiyaç duyan biri olduğunu biliyorum fakat ben onu sana verebilecek tipte bir kız değilim.
Every time you think I should give you a pat on the back, just hit that button and know that, even though I don't say it enough, I really mean it.
Sırtını sıvazlamam gerektiğini düşündüğün her an o tuşa bas ve unutma ki yeterince söylemesem bile öyle demek istiyorum.
And then this man who wants to kill you... - That everything you've ever told me was a lie. He tells me that I don't know you at all.
Bir de seni öldürmek isteyen bu adam gelmiş bana seni hiç tanımadığımı söylüyor.
If you give me that, then I will sit in the corner and you will not know I exist for the entire night. Deal?
Eğer bunu yaparsan bütün gece bir köşede oturacağım ve varlığımı hissetmeyeceksin bile, anlaştık mı?
And keep in mind- - wait, wait, wait, keep in mind when you answer that I was your age once, like I said, so I know that your inclination is to tell me exactly what you think I want to hear.
Hatırla, bekle bekle. Bu soruya cevap verirken söylediğim gibi bir zamanlar senin yaşında olduğumu hatırla. O yüzden duymak isteyeceğim şeyleri söyleme eğiliminde olduğunu bildiğimi bil.
It don't have to come to that and you know it.
yapabilecek bir şeyim yok ve siz de biliyorsunuz.
And you should know it's love that brought you here
Ve bilmelisin ki seni buraya getiren şey aşktı
But you're gonna be eating that pepper, and if I know you, you'll forget and rub your eye.
Ama o biberi yiyeceksin ve eğer seni tanıyorsam biberi ellediğini unutup biberi ellediğini unutup gözünü kaşıyacaksın.
And I didn't know that it's you?
Yani bunları yapanın sen olduğunu bilmiyordum.
You know, sometimes I just want to jump off this balcony and into that pool down there.
Bazen şu balkondan aşağıdaki havuza atlayıveresim geliyor.
it's my day off, and... you know what, actually, I don't need more than that.
bugün tatil günüm, ve... ne biliyor musun, aslında, bu kadarı benim için yeterli.
I wanted to let you know that I read your research, and your award is well-deserved.
Bert? Araştırmanı okuduğumu ve ödülünü layık bulduğumu söylemek istedim.
You know, that's the first time in modern history that I've ever walked past a cookie without the urge to stop and binge.
Evet, modern tarihte ilk defa durup yemek için acele etmeden kurabiyelerin yanından geçtim.
And... you actually coded a man's brain, so, you know, there's that.
Sen de bir adamın beynini yeniden kodladın. Hem de öyle böyle değil.
Hey, about that kiss back there... uh, you know, it was in the moment and Clyde seemed like he was...
Orada seni öpmüştüm ya... ortam onu gerektirdi ve Clyde'da biraz...
Use your anger intelligently and I promise you, my son, that one day, the whole world will know and fear Ivar, the Boneless.
Öfkeni zekice kullan sana söz veriyorum oğlum bir gün, bütün dünya Kemiksiz Ivar'ı tanıyacak ve ondan korkacak.
I know that you were one of Washington's best and brightest.
Washington'ın en iyi ve en parlak adamı olduğunu biliyorum.
Yeah, you know, something that loves me and needs me and isn't allowed to leave.
Evet, bilirsiniz beni sevecek ve bana ihtiyacı olacak ve terk etmeyecek bir şey.
And I know for a fact, you won't need that long.
Ama o kadar dayanamayacağını da biliyorum.
You know, Leonard, the more I think about it, there are a number of mutually owned items in this apartment that you and I should go through.
Baksana Leonard, düşündüm de bu dairede konuşmamız gereken eşit derecede ikimizin olan bir sürü eşya var.
I know that this is a strange question, but I'd like for you to not misunderstand and hear me out.
Tuhaf bir soru olacak biliyorum ama yanlış anlamadan beni dinleyebilirsen çok sevinirim.
I know that, and I'm amazed at what you've learned, what you can do.
Bunu biliyorum. Öğrendiğin şeylere de hayranlık duyuyorum. Yapabildiklerine de...
I'm not saying I do, but if I did, it would behoove you to tell us everything that you know about Ricky and his friends.
Yaptığımı söylemiyorum, ama eğer yapsaydım, Bildiğiniz her şeyi bize söylemeniz gerekecek Ricky ve arkadaşları hakkında.
You know that I'm a big fan of arts and crafts.
Bilirsin ben sanatın ve zanaatın büyük bir hayranıyım.
However, what your keen powers of observation have failed to glean... is that what we do is older than you and older than me... and the people on my side know what it is.
Ancak gozlem yeteneklerinin keskinligi bir seyi gozden kaciriyor burada yaptigimiz sey, senden de benden de uzun zamandir var ve benim tarafimdakiler islerini biliyorlar.
You know, thoughts like that. And then when I thought about that I started thinking about you, of course, Mister.
Böyle düşünceler belli ki bana seni hatırlatıyor.
So your niece, who's a high school senior whose name you don't even know stole these gold bars, which were manufactured in Korea and should be at the Federal Reserve Bank in New York. And then you people stole them from her. That's what you're telling me, right?
Yani ismini bilmediğiniz liseye giden yeğeniniz Kore Bankası tarafından üretilip şu an New York FRB'de bulunması gereken bu altın külçelerini çaldı ve sizler de bunu yeniden çaldınız.
You know the saying, "save it and it'll go bad?" That's what happened.
"Çok değer verirsen, bok olur çıkar."
Hey, sorry if you got caught up in that little tiff between Lake and I, but I want you to know, since joining the play, I feel like there's another side of me that really wants to come out.
Lake ile aramızdaki anlaşmazlıkta arada kaldıysan üzgünüm ama bilmeni isterim, oyuna katıldığımdan beri dışarı çıkmak isteyen başka bir yönüm var gibi hissediyorum.
I know you've wanted this for a while, and now that you're the big one-six, maybe it's time.
Bunu bir süredir istediğini biliyorum ve artık 16 olduğuna göre belki de vakti geldi.
Look at my face and tell me that you do not want to know what happened.
Yüzüme bak ve neler olduğunu öğrenmek istemediğini söyle.
When you don't know when and where that crazy bastard will pop up.
O şerefsizin ne zaman ve nereden çıkacağı belli değil üstelik.
The fact that you have to know is the fact that the only trustworthy people in this world are you and me, only the two of us.
Asıl bilmen gereken bu dünyada sadece birbirimize güvenebiliriz. Sen ve ben.
However, what your keen powers of observation have failed to glean... is that what we do is older than you and older than me... and the people on my side know what it is.
Ancak gözlem yeteneklerinin keskinliği bir şeyi gözden kaçırıyor burada yaptığımız şey, senden de benden de uzun zamandır var ve benim tarafımdakiler işlerini biliyorlar.
You have the same name as someone I know and that's quite interesting to me.
Tanıdığım biriyle adaş olmanız ilgimi çekti de ondan.
I've seen you with your son and I know that shit happens with couples, just... you're gonna find him, Clay.
Seni oğlunla beraber gördüm ve çiftler arasında böyle şeylerin olduğunu biliyorum. Sadece... Onu bulacaksın Clay.
I know you're just doing your job, and a good one at that.
İşini yaptığını biliyorum, iyisin de.
You know, all breakfast, it was "Pee-wee-this" and "Pee-wee-that."
Her biri. Kahvalti boyunca, "Pee-wee söyle," "Pee-wee böyle" deyip durdular.
My dad told me that people have always looked at the patterns of the stars to predict what was going to happen in their lives, and if you could understand those patterns, you'd be able to know what was gonna happen before anyone else did.
"Hayatlarında ne olacağını tahmin etmek için insanlar her zaman yıldızların şekillerine bakarlar,... ve o şekilleri anlayabilirsen,... birisi bir şeyi yapmadan önce ne olacağını bilirsin."
And, um... you know, there was... there was one plane that was about to land, and another one about to take off.
Ve, um... Bilirsin,... bir tane... inmek üzere olan bir uçak vardı,... ve diğeride kalkmak üzereydi.
and you know that how 18
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you didn't tell me 78
and you're next 17
and you 7643
and you know it 1023
and you know 574
and your daughter 42
and you're welcome 67
and you too 176
and your wife 79
and you didn't tell me 78
and you're next 17
and your father 132
and you're here 49
and your point is 28
and your friend 42
and yourself 86
and your brother 50
and you're right 279
and you're wrong 34
and your friends 28
and you're like 53
and you're here 49
and your point is 28
and your friend 42
and yourself 86
and your brother 50
and you're right 279
and you're wrong 34
and your friends 28
and you're like 53