English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Are they gone

Are they gone translate Turkish

564 parallel translation
I know they're gone, but where are they gone?
Onu görüyorum, ama nereye gittiler?
Are they gone?
Gittiler mi?
Ephraim, are they gone now, for good?
Ephraim, dönmemek üzere mi gittiler?
- Are they gone?
- Gitmiş mi?
- Are they gone?
- Gittiler mi?
- The company... are they gone?
- Tiyatro topluluğu... gittiler mi?
Are they gone, Mama?
Gittiler mi anne?
- Are they gone?
Gittiler mi?
Those bonds are negotiable as money, and they're gone.
O tahviller parayla aynı değerde ve artık yoklar.
When times are gone, they are not old, they're dead.
Zaman geçip gittiğinde, eski değil ölmüş zamandır.
They are always worrying what is going to be in the world tomorrow after they are gone.
Yarın, gittiklerinde dünyaya ne olacağını merak ederler hep.
Guess on me, I'm crying to myself because they are gone
Ben kendime ağlıyorum. Onlar yok artık.
When they are gone... then must I count my gains.
Onlar bir gitsin de o zaman görürüz bakalım ne kazanmışız bu işin sonunda.
They've gone, but don't worry, Reb and the folks are watching.
Gittiler. Ama endişelenme. Reb ve diğerleri izliyorlar.
When these things are gone, they're really gone.
Bu şeyler bozuldu zaman, tamiri mümkün değildir.
Stockpiles are rapidly diminishing and when they are gone, we must die.
Stoklar hızla azalıyor ve bittiğinde, öleceğiz.
It's all over, they are gone.
Artık bitti, gittiler.
They are gone, drink.
Gittiler, iç haydi.
You see, Mamma was right, they are really gone.
Gördün mü, annen haklıymış, gittiler.
Let's forget our differences. They are gone.
Önceki günün acı sözlerini unutalım.
They are gone because you could not pay them.
Gittiler çünkü paralarını ödeyemediniz.
1943, 1944 These are the years of whiteness, of emigrations. They weren't gone, they were still there, with their eternal snows
1943, 1944 şu yıllarda beyazlık vardı, ve göç, geçmediler, hala oradaydı, ebedi karlarla dolu
- Are they all gone?
- Hepsi de gitti mi?
Are you sure they have gone?
Sanırsam bu sonuncu kapı kapanışıydı.
Well, as they say on TV the mere fact that you realize you need help indicates that you are not too far gone.
Televizyonda söyledikleri gibi yardıma ihtiyacın olduğunu anlaman gösteriyor ki üzüntün fazla ilerlememiş.
The Horses, they are gone.
Atlar!
Now there are only two, and they will be gone as soon as I have...
Şimdi iki kişi kaldı. Ve onlar da gidecek.
Are they gone long?
- Hayır. - Ne kadar zaman yoklar?
I can never forget those beautiful days but they are gone forever.
O hiç aklımdan çıkmayacak güzel günler bir daha geri gelmemek üzere gitti.
With Mussolini gone, they are finished.
Mussolini'nin gidişiyle, herşey bitti.
They are all gone, except you three.
Hepsi gitti, üçünüz hariç.
They are gone so quickly.
Çok çabuk gittiler.
"Where was all good people in my fairytails had gone?" I said "They are still alive."
Bir gün bana, "Senin masallarındaki iyi insanlar nereye gitti" dedi.
They are missing. Signore Cipriani informs me that when he locked up the place... the bodies were gone.
Sinyor Cipriani, kapıyı kilitlerken cesetlerin gitmiş olduğunu söyledi.
- They are gone.
- Gittiler.
I'm just saying the ones left behind are wondering if they should have gone too.
Dediğim sadece şu ki, kalanlar, kalmalarının doğruluğu konusunda hayli şüpheliler.
Others will disperse after they are gone.
Onlar öldükten sonra diğerleri dağılacaktır.
The coffins are open. They're gone.
Tabutlar açık, hepsi gitmiş.
Let's play, they are gone.
Oynayalım, onlar gitti.
They are all gone now What should we do now?
Şimdi hepsi gittiler ne olacak şimdi?
There are no bodies. They must be gone.
Gitmiş olmalılar.
What are they going to say when he's gone?
Gittiğinde ne diyecekler?
In our Institute there are scientists and Ph. D's who could have retired ten years ago without anyone ever noticing that they have gone.
Enstitümüzde, on yıl önce emekli olsalar yoklukları belli olmayacak bilim adamları ve doktorları var.
They are gone.
Gitmişler.
They are gone.
Kaçmışlar
As soon as they are gone Nasser will close the straits and # # # Eilat again.
Onlar gider gitmez Nasır boğazı kapatıp tekrar Eilat'a girer.
How are you going to explain the fact that they're gone?
Gitmelerini nasıl açıklayacaksın?
Sister, they are gone!
- kız kardeşim gidiyorlar.
My clothes are gone They're gone
Elbiselerim yok. Kaybolmuş.
- I'm sorry but they are all gone.
- Üzgünüm, hepsi çıktılar.
- They are all gone!
- Hepsi gitti!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]