English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Are they alive

Are they alive translate Turkish

412 parallel translation
Are they alive, or are they dead?
Hayattalar mı, yoksa öldüler mi?
Are they alive?
Onlar yaşıyorlar mı?
- Are they alive?
- Onlar hayatta mı?
- But are they alive?
- Ama onlar yaşıyor.
Are they alive?
Hayattalar mı?
Are they alive?
Yaşıyorlar mıydı?
- Your parents, are they alive?
Ailen yaşıyor mu?
Are they alive?
Yaşıyorlar mı?
Doctor, are they alive?
Doktor, yaşıyorlar mı?
Millions are alive right now, and that fact alone tells scientists a lot as they comb the cosmos for alien life.
Milyonlarcası halen hayatta, Ve bu gerçek bilim adamlarına evreni uzaylı yaşamı için taramalarını söylüyor.
People who are dead, yet they're alive.
Ölmüş insanlar, sanki canlılarmış gibi.
You don't know how many dreams I have had, how many nightmares... but they are alive, even in the dreams, its terrible.
Kaç tane rüya gördüm bilemezsin, kaç tane kâbus ama capcanlıydılar, rüyada bile. Korkunçtu.
Tell them where we are. Tell them we may still be alive if they hurry.
Onlara acele ederlerse hala hayatta olabileceğimizi söyle.
I know that's not very comforting... the Red prison camps being what they are... but there is the chance that he's alive.
Esir kamplarının durumunu göz önüne alırsak, bu hiç iyi bir haber değil, ama hayatta olma ihtimali var.
If they are alive, these children, some of them bedridden, what could you do?
Bu çocuklar hayattaysa, bazıları yatalak, ne yapabilirsiniz?
It seems to me that the plants come alive they are happy and dreamy and even tuneful
Bana öyle geliyor ki, bitkiler canlanıyor.. onlar mutlu, hülyalı.. ve hatta ahenkliler.
They are alive!
Canlılar!
The interests of the people you love have been frustrated by these events, but they are still alive and valid.
Bu olaylar, sevdiğin insanların çıkarlarını köstekledi ama hala hayatta ve meşrular.
I prefer them because they are alive.
Onları istiyorum çünkü canlılar.
They are alive.
Üzüm canlı değil mi?
Are they to be taken alive?
Canlı mı alınacaklar?
- Are they all alive?
- Hepsi sağ kalmış mıydı?
But those who are alive are they all here?
Ama onlardan geriye kalan herkes burada, değil mi?
Are they still alive, then?
Hâlâ hayatta mı oluyorlar?
Now, as to your representatives, you have my sacred word as an Eminian that they are alive and well.
Elçilerinize gelince, sizi temin ederim hayattalar ve iyi durumdalar.
On Vulcan, the teddy bears are alive, and they have six-inch fangs.
Vulcan'da, oyuncak ayılar canlıdır ve 15 cm'lik pençeleri olur.
A lot of them are alive, but they won't be for long.
Bir çoğu yaşıyor, ama çok uzun yaşayamazlar artık.
They are wanted dead or alive.
Kanun onları, ölü ya da diri istiyor.
Alive they are expensive.
Canlı kalmaları pahalıya patlıyor.
They are still alive but tied up like cattle.
O, onları barda alıkoymuş durumda.
Fascinating? Those people are friends of ours out there, if they're still alive.
Eğer hâlâ hayattalarsa, o insanlar bizim arkadaşlarımız.
Our seniors are being captured, we don't even know whether they're alive or dead!
Hocalarımız ellerinde rehin bize ancak siz yardım edebilirsiniz. 'Usta Fang'
Are they all alive?
Hepsi yaşıyor muydu?
In other words, they are alive as long as you are alive.
Diğer bir şekilde söylersek sen yaşadıkça onlar da yaşayacak.
The only way they'll stay alive is by telling that Jap Major where we are.
Hayatta kalmalarının tek yolu da Japon Binbaşı'ya nerede olduğumuzu söylemeleri.
Are they still alive?
Hala yaşıyorlar mı?
It seems as if they are no longer alive.
Sanki, hayattan kopmuşlar gibi.
"Where was all good people in my fairytails had gone?" I said "They are still alive."
Bir gün bana, "Senin masallarındaki iyi insanlar nereye gitti" dedi.
What about your parents? Are they both alive?
Bu arada sizin aileniz efendim, hala hayattalar mı?
At least they are alive.
En azından hayattaydılar.
They are walling us in alive, the cursed wretches!
Bizi diri diri gömüyorlar, lanet olasıcalar.
That is the key, not you know. While we are alive, they will have food.
Biz hayattayken, yemek kaynakları hiç tükenmeyecek.
- They are alive.
Yaşıyorlar.
They are alive.
Yaşıyorlar.
They do it to feel they are alive.
Onlar da yaşadıklarını hissetmek için böyle yaptılar.
Look around, they are alive!
Etrafına bak, onlar hayatta!
They are taking care of me as if I were some sort of guinea pig, but I know I'll never leave this island again, at least not alive.
Beni sanki kobaymışım gibi incelemeye aldılar, ama biliyorumki bu adayı bir daha terketmeyeceğim, en azından yaşarken.
They are authentic and they are alive.
Hepsi gerçek ve canlı.
They are all inside and alive.
Hepsi içeride, hepsi canlı.
They use inanimate materials, while mine are alive.
Diğerleri dondurulmuş malzemeler kullanır, biz ise taze.
They are still talking about them. The ones that are still alive.
Bacak dedim de en azından hala ayaktalar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]