Be quick translate Turkish
2,577 parallel translation
They'll be quick to panic and overreact.
Cabucak panikleyip ters bir seyler yapabilirler.
Be quick.
Hızlı ol.
We're going to cut you out. We'll be quick as we can, OK?
O ikisini doğrayacaklar, çabucak olacağız, tamam mı?
Be quick... or be gone.
Çabuk ol ya da defol.
They'll be quick to panic and overreact.
Bu illete bir başkasını daha kurban etmeyeceğiz.
You had to be quick because you were alone.
Eskiden hızlı davranmak zorundaydın çünkü tek başınaydın.
Problem is, you have to be quick if you want to catch one.
Ama siz "Acaba hangisine binsem?" diye düşünürken geç kalırsınız.
O-okay, uh, well, I-I know that, uh, we're all anxious to get to the turkey, so I'll be quick.
Pekala, biliyorum hepimiz hindi için sabırsızlanıyoruz.
You always use up all the hot water. I'll be quick.
Her zaman tüm sıcak suyu sen kullanıyorsun.
It'll be quick and, I promise, relatively painless.
Çabuk bitecek ve söz veriyorum oldukça acısız olacak.
I'll be quick.
Çabucak hallederim.
Be quick... be quick...
Çabuk ol. Çabuk ol.
Be quick, or else you'll miss the metro.
Çabuk olun yoksa metroyu kaçıracaksınız.
Be quick, then.
Çabuk ol o zaman.
Be quick...
Çabuk olun.
Be quick...
- Çabuk ol.
Be quick.
Çabuk ol.
Be quick!
Çabuk ol!
Not a lot of foot traffic on sub-level eight but it is patrolled, you'll have to be quick.
8. katta çok fazla insan olmaz ama devriye var, yani acele etmen gerek.
I promise I'll be quick. Yeah, well,
Söz veriyorum çok hızlı olacağım,
( SIGHS ) It's gotta be quick.
Acele edeceğiz.
This will be quick.
Lafı kısa keseceğim.
The couple must be quick.
Hızlı olmak zorundalar.
The exchange must be quick, as the tiny chick, unprotected, could freeze to death in seconds.
Değişim hızlı olmak zorunda. Korunmasız olan minik yavru saniyeler içinde donabilir.
I was having such big problems, so quick, there was a genuine fear about the practicalities of, if I don't do it soon I won't be able to do it at all.
Çok kısa sürede çok büyük problemlere maruz kalmıştım, içimde, eğer bunu şimdi yapmazsam, bir süre sonra fiziksel olarak yapabilmemin mümkün olmayacağı korkusu vardı.
Please, I'll be really quick.
Çok hızlı davranırım.
But perhaps we shouldn't be too quick to judge.
Ama yine de, bu kadar acele karar vermeyelim diyorum.
And you'll be happy to know it's the quick-dissolve kind.
Aç şunu!
Hey, quick question : are you gonna be stopping by daily
Hey, sana bir soru : Regina'nın mektuplarını bırakmak için her gün uğrayacak mısın?
Rumor has it you already killed one yourself, so don't be so quick to judge.
Söylentilere göre, zaten bir tane öldürmüşsün bu yüzden, çabuk yargılama.
Quick question, though, doc - - you think they would actually be cool with shooting the commercial at my house?
Bir şey soracağım. Sence reklamı benim evimde çekmeye akılları yatar mı?
As my daughter would be very quick to tell me, "T.M.I."
Kızım olsa çok aceleci olduğumu, ve fazla konuştuğumu söylerdi.
Probably within about 15 seconds, he'd be strapped down that quick,'cause we all knew exactly where our straps were and what we were supposed to do.
15 saniye gibi kısa bir sürede kemerleri bağlanmış olur. Çünkü hepimiz kemerlerin yerini ve ne yapmamız gerektiğini biliriz.
If there's any consolation, it'll probably be a fairly quick birth, I imagine.
Eğer teselli olacaksa, oldukça hızlı bir doğum olacağını düşünüyorum.
Well, don't be too quick to option her life rights before you make sure she's back on her meds.
Peki ama yaşamının telif hakları için hızlı davranma en azından ilaçlarını kullanmaya devam ettiğine emin ol.
George was quick learning that life with the mothers could be a real mother.
George annelerle takılmanın gerçek bir anne olmayı sağladığını çabucak öğreniyordu.
Be quick.
Acele edin!
Trust me, if he could see how she looked going out now, he wouldn't be so quick to leave her hanging.
Bana güven, çıkarken nasıl göründüğünü görebilseydi bir daha böyle bekletmeye cesaret bile edemezdi.
Broken bones and a few injuries might be a quick cure for a fuzzy memory.
Kırık kemikler ve birkaç yara bulanık hafızaları için hızlı bir tedavi olabilir.
I wouldn't be so quick to congratulate me.
- Beni hemen tebrik etme bence.
Look, I'll be really quick...
- Hemen işimi göreceğim.
We'll be right back after a quick break.
Kısa bir aradan sonra tekrar burada olacağız.
Wow, okay, that was quick.
Vay be, tamam, bu hızlı oldu.
I wouldn't be so quick to convict me... just yet.
Beni mahkum etmeniz o kadar çabuk olmayabilir,..
Mm-hmm. Uh, if you want a quick look, I'd be happy to take over.
Ah, hizlica bir goz atmak istersen, ben zevkle devralirim
It's fine, he is always quick.
Olur be zaten hızlı sikişir.
They need to be prepared for a quick exit.
Hızlı bir kaçış için hazırlıklı olmalılar.
We'll be as quick as we can, Mr. and Mrs. Freelander, though we may, and I emphasize the word "may,"
Bunu elimizde geldiğince çabuk halledeceğiz. Ama belki de- - Belki kelimesini altını çiziyorum.
I wanna be honest with you for one quick second.
Bir saniyeliğine sana dürüst davranıp bir şey söyleyeceğim.
I'm just gonna make a quick, um, phone call, and I'll be back...
Hızlı bir telefon görüşmesi yapacağım. Geri döneceğim.
Actually, I don't know how quick I'm gonna be walking away from this one.
Bu adamı öyle kolay bırakabileceğimi sanmıyorum.
be quick about it 26
quick 4440
quickly 2632
quickly and quietly 17
quick question 224
quicker 70
quick thinking 17
quick as you can 63
quick as you like 16
quickly now 51
quick 4440
quickly 2632
quickly and quietly 17
quick question 224
quicker 70
quick thinking 17
quick as you can 63
quick as you like 16
quickly now 51