Beats me translate Turkish
883 parallel translation
Beats me how they do it.
Nasıl yapıyorlar bilmiyorum.
Walt Cushman beats me into Gloucester, I'll hang myself with an eel.
Walt Cushman Gloucester'a benden önce dönerse, kendimi yılan balığıyla asarım.
I wanna get there before anyone beats me to it.
Oraya herkesten önce varmalıyım.
Must I kiss the hand that beats me?
Bana vuran eli öper miyim?
Beats me.
Bilmiyorum.
What beats me is that a man in your position, a magistrate... somebody whose job it is to judge other people - I wonder what sort of sentence you'd pass... if the Glue Man was brought before you and your friends on the bench?
Sizin mevkiinizdeki bir adam, bir yetkili amir görevi diğer insanları yargılamak olan bir kişi eğer ki siz ve arkadaşlarınızın karşısına Tutkal Adam çıkartılsaydı nasıl bir ceza verirdiniz acaba?
Beats me. I don't know what keeps him going.
Onu hala hayatta tutan ne bilmiyorum.
Beats me every dang game.
Her elde yeniliyorum be.
- Beats me where you hide the stuff.
- Gizlediğim şeyler için bana kızıyorsunuz.
She comes to me twice a week, beats me black and blue, for which I- -
Haftada iki kez gelip bana güzel bir masaj yapıyor, ben de ona...
This beats me, sir.
Bunu anlayamıyorum, efendim.
Beats me!
Ben bilmem!
- Beats me paying you overtime.
Eşit mi?
Beats me.
Ben yokum.
- He beats me.
- Bana vurdu!
Beats me.
Anlamıyorum.
It beats me.
Beni aşıyor.
Beats me, Jim.
Bilmiyorum Jim.
Beats me.
Kim bilir?
Beats me.
Beni etkiledin.
Sure beats me, Ethan... how you could've stayed alive this long.
Beni şaşırtıyorsun Ethan... Nasıl bu kadar zaman hayatta kalabildin?
Beats me.
Beni yener.
I know. Beats me how they ever acquitted her, though.
Yine de onu nasıl beraat ettirdiklerine bir türlü akıl erdiremiyorum.
He beats me for no reason.
Beni hiç nedensiz dövüyor.
- Beats me how I ever got this far.
- Buralara nasıl geldiğimi anlamadım bile.
- Beats me how they get men to do it.
- O adamlar buna nasıl dayanıyor anlamıyorum?
- Beats me.
- Bilmem.
Beats me.
Beni aşar.
Beats me how women can go for you cowboys.
Kadınların siz kovboylara bayılmasına hayret ediyorum.
Beats me how you do it.
Nasıl oluyor aklım almıyor.
Beats me.
- Ben kapattım.
Beats me.
Hiçbir fikrim yok.
That's good. Beats me.
Benim elimden iyi.
Warlock beats me.
Warlock bizi mahvetti.
What beats me is that I failed to reach the children.
Canımı sıkan, çocuklara ulaşmayı başaramamış olmak.
Beats me why Paris is always pictured as a lady
Düşünüyorum da Paris kentini ne diye bir kadın gibi gösterirler ki.
TO SING CAROLS THEN WHAT'S THE PO I NT OF BEING ALIVE? BEATS ME.
Ayrıca yılbaşında şarkı söylemeleri için işyerine çocukları getiremiyorsan yaşamanın anlamı ne?
It beats me.
Beni asar.
What beats me is why you're playing this thing so cozy... like this was a jailbreak.
Benim anlayamadığım, neden böyle kıvırttığın. Sanki hapisten kaçıyorsun.
- Beats me, buddy.
- Ben de bilmiyorum.
How you two can stand there wasting time with small talk beats me.
Orada durup boş laflarla nasıl zamanınızı harcadığınız hakkında hiçbir fikrim yok.
Beats me how anybody could take it easy with that broad.
O fahişeyle beraber, nasıl iyi vakit geçirilir, şaşıyorum!
Beats me how you young people live in such a mess.
Siz gençler böyle bir karmaşada nasıl yaşayabiliyorsunuz anlamıyorum.
Beats me.
Bilmem.
Beats me.
Ben bilemem.
- Beats me.
Anlayamıyorum.
Beats me.
Ben de anlamadım.
You must agree with me that nothing beats a good, juicy murder case.
Şunda hemfikir olmalıyız, hiçbir şey iyi, ağız sulandırıcı bir davaya benzemez.
- Beats the hell out of me, sergeant.
- Nereden bileyim çavuş?
- Beats me.
- Ben de anlamadım.
My daddy beats my mommy My mommy clobbers me
Babam annemi dövüyor, annem beni marizliyor