English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Now look

Now look translate Turkish

16,297 parallel translation
Now look.
Şimdi bak.
Now look what you've done.
- Yaptığınıza bakın.
Now look at me.
Şimdi bana bak.
Now look. Everything they ever owned, gone.
Şimdiyse sahip oldukları ne varsa uçtu gitti.
Now look what you did!
Şu yaptığına bak!
Now look what you've done.
Şimdi yaptığına bak.
Now look who's the liar here.
- Asıl yalancı kimmiş?
You look like a real cavalryman now. And you look like the cat that's got the cream.
Sen de ciğer bulmuş kedi gibi görünüyorsun.
Now, how would that look, eh?
- Edilmem garip kaçardı.
Now, look.
Bu da ne?
Now, take a look at this list.
Şimdi şu listeye bir göz at.
Now, that..... that scares me more. Look at that.
Şuna da bakın.
What are you going to do now, look for this Malone guy yourself?
Şimdi ne yapacaksın? Bu Malone denen adamı mı arayacaksın?
- No, now, now, now, look...
Hayır, dinle...
Now look there.
Şuraya baksanıza bir.
Look, now that Gabe is here, I'm afraid this is where we part ways.
Bak, Gabe de geldiğine göre korkarım yolları ayırıyoruz.
- Now, Jake, look.
Bak, Jake.
Sarge, look. A gun and a picture of Pimento. What do you have to say now?
Sarge, bak silah ve Pimento'nun resmi şimdi ne diyeceksin bakalım.
If I may, imagine Pimento's dirty, pale body being pulled out of a manhole after a couple days'sewer bloat. - Now squint your eyes... and look at Hitchcock. - Mm.
Mazur görün ama şöyle bir fikrim var, Pimento'nun pis ve solgun bedeninin birkaç gün bekleyip şiştikten sonra rögar kapağından çekilerek çıkarıldığını hayal edin.
But 100 years from now, when people look out their windows and they see that tower, they're gonna see the name "Brand" and that's a name they will never forget.
Fakat 100 yıl sonra insanlar camdan bakıp şu kuleyi gördüklerinde Brand soyadını görecekler ve asla unutamayacaklar.
Look at you right now, trying to clean up his mess. But once there's nothing else that Titus can get from you, he will leave you with an unpaid dental bill and a refrigerator full of spoiled wedding shrimp.
Ancak, Titus'un seninle işi kalmadığı zaman... ödenmemiş bir dişçi faturası ve buzdolabı dolusu bozuk karidesle tek başına bırakacaktır seni.
Now don't give me that look.
Bana o bakışı atma.
I mean, she knows that I think she's a better actress than I am. I just happen to have a fucking certain look that people like right now.
Yani, benim ondan daha iyi bir oyuncu olduğumu düşündüğümü biliyor, sadece insanların bu aralar hoşuna giden belli bir görüntüm var işte.
I... I'm just gonna make sure that, you know, people don't look down upon you like they do now.
Sadece insanların tıpkı şu an yaptıkları gibi sizi küçük görmediklerinden emin olacağım.
Oh, you look so stupid right now.
- Tam bi'dangalak gibi gözüktün şu an.
Now. How do I look?
Nasıl görünüyorum?
Now, look here.
Elimde kod adları, sayılar ve çapraz referans sayfaları mevcut ama elimde olmayan şey noktaları birleştirip ne haltlar döndüğünü bana anlatacak biri. Şuna bak şimdi.
Now. Come on. Look inside.
Hadi içeri bakın.
Look, I'm retired now, but I will help you.
Bakın, ben artık emekliyim, ama size yardımcı olacağım.
Look. Brainstorming sesh starting now.
Beyin fırtınası yapalım.
Look, we're all getting sidetracked right now!
Konudan sapmayalım!
Now, just look along this corridor.
Şimdi, şu koridora bir bak.
Well, I can look at myself without disgust now.
Artık kendime tiksinmeden bakabiliyorum.
I have to look after you now?
Şimdi bir de seni mi kollayacağım?
And look at me now.
Şimdi hâlime bak.
Now, look.
Bak.
Now, look ahead, keep looking ahead, that's it.
Şimdi, ileri bak, ileri bakmaya devam et, işte böyle.
Now, look, teamwork makes the dream work.
Bakın şimdi, ekip ruhu olmadan başarı gelmez.
Look, I've been zapped and poked and prodded, and now I just I wanna be left alone.
Bak, günlerdir elektrik yedim, her tarafıma girip çıktılar ve şimdi sadece yalnız kalmak istiyorum.
Now I look at Ross and Kincaid and all the others being turned into soldiers, being trained, putting up a brave front.
Şimdi bakıyorum da Ross ve Kincaid ve diğer hepsi eğitilerek, cesur gibi görünerek birer asker oluyor.
Now, I look to you to break this stalemate or I will be forced to find myself a new general.
Şimdi... bu çıkmazı kırmak için size güveniyorum. Yoksa kendime yeni bir general bulmak zorunda kalacağım.
Easy now, ally, you look done in.
Artık özgürsün dostum. Yorgun düşmüş gibisin.
Well, sure, yeah, it's a wonderful day now, but look at that storm coming.
Tabii, evet, harika bir gün var şimdi ama yaklaşan fırtınaya bir bakın.
Hmm... Now take a good look at that card, please.
Karta iyice bir göz atın.
Now, look, if we work together, everything's gonna be fine.
Bakın, birlikte çalışırsak, her şey yoluna girer.
- And when you look at my right hand... I'm gonna st... uh, uh, I'm gonna stop you right now. MELVOY :
- Sağ elime baktığınızda...
Now i look around me and i see crews filled with men
Şimdi etrafıma baktığımda adam dolusu bir sürü tayfa görüyorum.
For some time now, I have been holding my entire world together with both hands, keeping my men in line, seeing to their needs, and the only way that endures is if I look the part.
Şu zamana değin tüm dünyam, ellerimin arasındaydı. adamlarımı hizada tutmak, ihtiyaçlarını gözetmek .. ve tum bunlar öyle görünmem sayesindeydi.
Now, if it turns out that I'm right about this, he'll look like a fool, but at least his ignorance of the players involved will be some defense.
Eğer bu konuda haklı çıkarsam o bir aptal gibi görünecek ama olaya karışanları tanımaması onun için bir savunma olabilir.
Well, look, Josh, the only gift that I need is your friendship and your presence in the room right now.
Josh, ihtiyacım olan tek hediye arkadaşlığın ve şu an odada yanımda olman.
- Seth. Look, I'm working 20 hours a day here on a normal day with the campaign in full swing, and now this is on my plate?
Normal bir günde kampanya için günde 20 saat tam randımanlı şekilde çalışıyorum, şimdi de bana bunu mu söylüyorsun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]